Kara parayla mücadelede Cumhuriyet tarihinin “en büyük” operasyonu olarak bizzat İçişleri Bakanı Süleyman Soylu tarafından açıklanan Bataklık Operasyonu iddianamesinden yeni bilgiler gün ışığına çıkıyor.
Dosyada “suç örgütü lideri” olarak adı geçen ve uyuşturucu ticaretinden elde ettikleri parayı aklandıkları iddia edilen Nejat Daş ve Çetin Gören’in faaliyetleri, savcılık soruşturmasında tek tek ortaya konuldu.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın iddianamesinde suç örgütünün liderleri, yöneticileri ve üyelerinin siyasi ve bürokratik bağlantıları, çalışmaları ve temaslarına yer veriliyor.
Mesela, örgütün iki liderinden birisi olan Çetin Gören’e Interpol’ün kırımızı bülteniyle aranırken dönemin Elazığ Valisi Oktay Çetin Kaldırım tarafından silah taşıma ruhsatı verildiğini iki hafta önceki Büyüteç’te (https://t24.com.tr/yazarlar/tolga-sardan-buyutec/turkiye-bunu-da-gordu-kirmizi-bultenle-aranan-firariye-silah-ruhsati-verildi,31759) duyurmuştum.
Bugün de yine aynı dosyadan bilgilendirme yapmaya devam ediyorum.
Dosyanın ek klasörleri içinde yer alan iki ifade, siyaset – devlet – suç örgütleri zincirinin nasıl kurulduğunu gösteren bir örnek olması nedeniyle önemli.
Meraklıları hatırlayacaktır; İstanbul Emniyeti kadrosunda görevli olup yurt dışından getirilen uyuşturucu paralarının taşınması için makam şoförünü görevlendirmek ve makam aracını tahsis etmek suçlamasıyla gözaltına alınan emniyet müdürü Necmettin Yüksek‘in adı gündeme gelmişti.
Yanı sıra, örgüt lideri olmaktan tutuklanan uyuşturucu baronu Nejat Daş var.
Zorlu Center buluşmasındaki vali ve savcı kimmiş?
İşte; Daş ve Yüksek’in soruşturmanın ek klasörleri içinde yer alan ifadeleri az önce sözünü ettiğim ilişkiler yumağının çözülmesine ışık tutuyor.
İki zanlının ifadeleriyle birlikte suç örgütünün temasta olduğu bir savcı ve bir valinin kimliklerinin üzerindeki sır perdesi de kalkıyor.
Önce operasyonun ilk aşamasında Edirne Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talimatıyla gözaltına alınan şüpheli Emniyet Müdürü Necmettin Yüksek’in ifadesinden başlayalım.
Yüksek, 4 Mayıs 2020’deki ifadesinde özetle şu bilgileri veriyor:
“ (…) Nejat Daş ile yaklaşık 1 sene önce Zorlu Center'ın lobisinde tanışmıştık. Tanışmamıza vesile olan şahıslar Ankara'dan tanıdığım Türk Hava Kurumu Üniversitesi Mütevelli Heyeti Üyesi ve Mamak Belediye Başkanlığı hukuk işlerinden sorumlu Sadık Karayel, Çağlayan Adliyesi’nde halen terör savcısı olarak görev yapan Onur Ekinci ve eski Erzincan valisi, şuan Merkez Valisi olan Süleyman Kahraman'dı.
* Bu şahıslarla eskiye dayalı ahbaplığım vardır. O gün de bu vesile ile beni davet ettiler. Nejat Daş'ın orada olduğundan haberim yoktu. Şoförlüğümü yapan İbrahim Halil Akgül ile birlikte gittiğimizde Nejat'ı bana hatırladığım kadarıyla Sadık yahut Süleyman Bey tanıştırdı.
* Nejat muhabbete çok dâhil olmuyordu. Sadık ve Süleyman Bey, Nejat'ı daha önceden de tanıyor gibiydi. Lakin savcı beyin Nejat'ı daha önceden tanıdığını düşünmüyorum. Çünkü ayrıldığımız zaman ‘Necmettin bu adam kim? Bunun bir GBT'sine, kim olduğuna, ne iş yaptığına bakıp araştırmak lazım’ dedi. Daha sonra savcı bey Çağlayan Adliyesi'ne, ben görevli olduğum şubeye, Sadık Bey ve Süleyman Bey de şoförüm ve makam aracım eşliğinde Eyüp Sultan Camii'ne Cuma namazı kılmaya gittiler.
* Daş ile ilk tanıştığımda da bu adamın gerçekte kim olduğunu, geçmişini ve kişilik özelliklerini bilmiyordum. Ahbaplarımın tanıştırması nedeniyle de o an için bir şüphe duymadım. Sultanbeyli İlçe Emniyet Müdürlüğü'ne atanmam sonrasında ‘hayırlı olsun’ ziyaretine geldi. (…) “
Daş, ne anlattı?
Dosyada “bir numaralı isim” olarak yer alan uyuşturucu baronu Nejat Daş ise, süreci şöyle anlattı:
“(…) Ben, Necmettin Yüksek'i yaklaşık 1 sene önce Levent'te bulunan Zorlu Center'ın lobisinde tanıdım. Yanımda uzun zamandır Ankara'dan ahbaplığım olan şu an Mamak Belediye Başkanlığı'nda hukuk işlerinden sorumlu aynı zamanda Türk Hava Kurumu Üniversitesinde Mütevelli Heyeti Üyesi olan Sadık Karayel de vardı. Ben, Karayel ile yaklaşık 2,5 sene önce Ankara'da bir ortamda tanışmıştım. Ama şu an ne şekilde tanıştığımızı ve kimin aracı olduğunu hatırlamıyorum.
* O gün; Sadık Bey, beni İstanbul'da görevli bir vali ve savcı ile tanıştırdı. Bu iki şahsı ilk defa orada gördüm. Necmettin müdürü Sadık Bey çağırdı. Necmettin müdür lobiye şoförü İbrahim ile birlikte geldi. Tanışmamız bu şekilde oldu. Sadık Bey yanında bulunan vali ve savcıyı uzun zamandır tanıyordu. Bir ahbaplıkları vardı.
O gün Sadık Bey’in çağırması üzerine oraya gittim. Sadık Bey, beni birileri ile tanıştırmak için çağırmadı. Olaylar spontane gelişti. Beni Necmettin Müdür ile Sadık Bey, ‘Bak bu Nejat abimiz, kendisi iş adamıdır, İstanbul'da çeşitli yerlerde döviz büroları vardır, yukarıda da ofisi vardır’ diyerek bizzat tanıştırdı. (…) ”
Makam şoförünün anlatımları
Dosya kapsamında suç örgütü üyesi olduğu iddiasıyla yargılanacak Polis Memuru ve şüpheli Yüksek’in makam şoförü İbrahim Halil Akgül ise, Daş ile Yüksek’i tanıştıran aracıyı anlatırken AKP’li belediyeci Karayel’in fiziksel özelliklerini tanımladı.
Akgül şunları söyledi:
“(…) Bu şahsın yanında 3 şahıs daha bulunuyordu. Muhabbet ve sohbetten duyduğum kadarıyla bunlar bürokrasi ve devlet kademesinde bir konuma sahip olan şahıslardı. Bildiğim kadarıyla bu şahıslardan birisi vali, birisi savcı, birisi de Ankara'dan gelen belediye başkanı yardımcısı olarak hatırladığım bir şahıstı. (…)”
* * *
Halen İçişleri Bakanlığı bünyesinde Merkez Valisi olan Kahraman, kaymakam kökenli bir bürokrat. 2004 – 2010 yılları arasında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nda Teftiş Kurulu Başkanı olarak görev yaptı. Sonra, Karaman Valisi yapıldı. 17-25 Aralık sürecinin ardından ise 2014 – 2016 yılları arasında dönemin Başbakanı Binali Yıldırım’ın memleketi olan Erzincan’ın valisiydi.
Soruşturma dosyasına bakıldığında Vali Kahraman, Savcı Ekinci ve AKP’li belediyesi Karayel’le ile ilgili herhangi bir adli işlemin bulunmadığı görülüyor.
Yargılama başladığında işin boyutları nereye uzanacak, kimlerin ilişkileri ortaya çıkacak, tanık olacağız.
İkinci masanın konuğu
Bataklık dosyasından çıkan ilk masa fotoğrafı buydu.
Gelelim ikinci fotoğrafa.
İkinci resmin önemli ismi ise Türk siyasetinde özellikle merkez sağda Hasan Amca/Hasan Abi adıyla bilinen Hasan Soylu. Yani, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun babası.
Hasan Soylu ile ilgili işaret fişeğini oğlu Süleyman Soylu hakkında ağır itham ve iddialarda bulunan suç örgütü lideri çekti.
Suç örgütü lideri, kendisine yakınlığıyla bilinen Memleketçi Sanayici ve İş Adamları Derneği Başkanı (MİSİAD) Genel Başkanı Feridun Öncel'in gözaltına alınması sonrasında yayımladı.
Bir parantez açayım burada.
Aslına bakarsanız MİSİAD Genel Başkanı Öncel de 1980’lerin sonu ile 1990’ların başında Ankara’dan geçmiş bir isim.
Ankara’da “ülkücü mafya” olarak ünlenen Ümit Ölmez’in faaliyette bulunduğu dönemde Öncel de benzer tanımlamayla Ankara’daydı.
O dönemde Ankara Emniyeti Asayiş Şubesi’nin – şimdilerde suç örgütleriyle mücadele eden organize suçlarla mücadele birimleri o yıllarda henüz kurulmadığı için – zaman zaman misafiri olmuşluğu vardır!
Ölmez’in bir sabah Büyükesat’ta bir benzin istasyonunda öldürülmesinden sonra Öncel de Ankara’yı terk etti. O tarihten itibaren sanıyorum memleketinde yaşamaya başladı. Adı sanı duyulmaz oldu. Yıllarda sonra Şanlıurfa’da MİSİAD Genel Başkanı sıfatıyla sivil toplum örgütü lideri olarak yeniden karşımıza çıktı.
Parantezi kapatıyorum.
Suç örgütü lideri, Soylu ile Öncel’in aynı masada gösteren bu fotoğrafa karşın Soylu Ailesi herhangi bir açıklama yapmamayı tercih etti.
Ardından hafta başında yeni fotoğraflar ortaya çıktı. Organize suç örgütü lideri olarak resmi kayıtlarda yer alan Drej Ali lakabıyla tanınan Ali Yasak’ın oğlunun Eylül 2019’da İstanbul’daki düğününde çekilen fotoğrafta Hasan Soylu, yeraltı dünyasının isimleriyle aynı masada görülüyor.
Hatırlatayım, aynı düğüne MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile MHP’li Celal Adan, Semih Yalçın, AKP’li Metin Külünk ve Seyit Eyyüpoğlu katılmıştı.
Masada Drej Ali’nin hemşehrisi olan Mehmet Fatih Bucak da Hasan Soylu ile yan yana.
Bataklık iddianamesinin 251. sayfasında Bucak’ın içinde yer aldığı bir grubun uyuşturucu baronları arasında baş gösteren husumetin ortadan kaldırılması için devreye girdiğine dikkat çekiliyor. Hem de Bataklık dosyasının sanıklarından Mehmet Salih Tulpar ve Soylu’nun hemşehrisi olan Sarallar grubuyla birlikte.
* * *
Fotoğraflar, fotoğraflar, fotoğraflar…
Yolsuzluklar ve vurgunlara karışanların, yeraltı dünyasının önde gelen isimlerinin AKP’li siyasetçilerle, AKP’nin atadığı bürokratlarla, devlet görevlileriyle yan yana fotoğraflarının ortaya çıkması, iktidarın tabanında kapatılması güç gedikler açıyor.
İktidar, oylarındaki erozyonu önlemek amacıyla ne yaparsa yapsın, bu görüntüler ve fotoğraflar tabandaki kaymayı sona erdiremiyor.
Anketlerden anlaşılan tablo bu.