13 Mayıs 2024

Siyaset ve iktidar

Siyaset, bir anti-iktidar teorisi ve pratiği olmalıdır

Günümüzde siyasetin genel geçer tanımı ve amacı iktidarın ele geçirilmesi için yapılan faaliyet olarak yerleşmiştir. Siyaset “bilimi” de “iktidarın bilimi” olarak sloganlaştırılmıştır. Günlük yaşam pratiğinde olsun, ana akım siyaset teorisinde olsun “iktidar” ölçülüp biçilebilir bir nicelik, bir kantite, hatta bir metadır. Amaç edinilecek, elde edilecek, korunacak, artırılacak (maksimize edilerek), başkalarından esirgenecek bir maldır.

İktidar/güç/egemenlik sözcükleri eşanlamlı değil ama yakın anlamlıdır. Birkaç nüansa dikkat edilirse bunun esaslı bir sakıncası da yoktur: Egemenlik hem hükmetme, yönetimi altında bulundurma, hem hükümran olma (nihaî kural koyma gücüne sahip olma) anlamında kullanılır. İktidar hem yapabilme yetisi hem kaba güç demektir. İktidar/güç meşru ise (meşru kabul ediliyor ise) bu da otoritedir (yetke).

Birinci paragraftaki genel tanım ve ondan türeyen kavramlar aslında siyasetin teorisini de pratiğini de karşılayamayan indirgemelerdir. İktidar siyasetin tek boyutu değildir, siyasi faaliyetin çok çeşitli biçimleri vardır. İktidarın anahtarı da olsa seçim/sandık/oy’dan ibaret değildir siyaset. Düşünceyi ifade, kolektif davranışlar, dernek ve parti faaliyetleri, anayasa ve yasa yapımı, kurumsal olmayan katılımlar, muhalefet eylemleri, parlamento-dışı ve sistem karşıtı süreçler, vs.--bunların hepsi siyasettir ve siyaset biliminin inceleme konuları arasındadır.

Genel geçer tanımın dar sayısal ilgisine ancak “siyaset muhasebeciliği” adı verilebilir. Kapitalizmin “kâr maksimizasyonu” gibi siyaset de “oy maksimizasyonu” ile iktidarı elde etmekten ibaret sayılırsa, siyaset yalnızca mekanikleştirilmiş olmaz, anlamını ve önemini de yitirir. İktidar ve non-iktidar ikili karşıtlığına sıkışır, bir iktidar fetişizmine yol açar, pragmatik ve oportünist bir reelpolitik anlayışına ve giderek de güç politikası (macht politik) zorbalığına dönüşebilir. Siyasi faaliyetlerde sık gördüğümüz sığlığın, siyasi analizlerde çok rastladığımız yüzeyselliğin altında bu yaklaşım yatar denebilir. Statükocu düzenlerin iktidar hesaplarından çok daha fazla bir şey olan siyaset, özünde kirli bir şey olmayıp sadece kirletilmiş bir toplumsal etkinliktir. Düzgün siyaset, insan ihtiyaçları temelinde, hak ve hukuka uygun, demokratik usuller çerçevesinde yürütülen çok boyutlu bir faaliyettir. Kamu hizmetlerinin eşit ve âdil biçimde daha iyi görülmesini sağlayacak alternatif projeler için toplumdan vekâlet istenmesidir. İktidar ise, elde edilmiş bir üst-pozisyon veya ayrıcalık değil, bir görev yeri olmalıdır.

Halk tarafından seçilmiş ve paraları halk tarafından ödenen memurlar olarak görülmesi gereken iktidar “sahipleri”, halka karşı zorbalık ve egemenlik taslayamamalıdır. İktidar, kuramda ve uygulamada minimize edilmesi, eşit paylaşılması, bir veya birkaç elde toplanmaması, ademi merkezileştirilmesi, coğrafi olarak dağılması gereken bir toplumsal ilişkiler sistemidir. Siyasetin kendisi veya en önemli tarafı da değildir.

Siyaset, bir anti-iktidar teorisi ve pratiği olmalıdır. (Devleti inkâr eden bir anarşist görüşten söz etmiyoruz; burjuva devleti sönümlenirken onun yerini alacak olan, özgür üreticilerin kooperatif birliğinin geleneksel iktidar anlayışını reddedişinden bahsediyoruz.)

İktidar siyasetin amacı olarak yanlış kavramsallaştırılmamalıdır. İktidar, adil ve mutlu bir toplum yaratmak için yapılan siyasi faaliyetlerin gerçekleştirilebilmesini sağlayacak bir araçtır. İktidara bir amaç olarak bakarsanız, ancak içi her şeyle doldurulabilecek bir güç arsenali elde edersiniz. Nitekim öyle oluyor--kişisel ve kolektif patolojileri meşrulaştıran “güç, haktır” doktrinleri dahil.

Not: İlk bakışta fantezi gibi görülebilecek yukarıdaki iktidar eleştirisi ve alternatif iktidar anlayışı aslında normatif siyaset teorisi için büyük önem taşımaktadır.

Yazarın Diğer Yazıları

Anayasa: Değişiklik mi yenileme mi?

Değişiklik derseniz bu anayasa elde kalır, yeni anayasa derseniz, bu meclisin bunu yapacak ehliyeti ve temsilci niteliği olduğu tartışmalı

Tarım ve madencilik

Siyanürlü muazzam atık toprak kütlelerini tasfiye etmek için 400 bin kamyon gerekir diyerek bu saatte işin imkansızlığını ima eden bakanlar, bunu bilmiyorlar mıydı? Niye bu yönteme izin verildi? Gangster şebekesinin bu yığını arkasında bırakıp sıvışacağı belli değil miydi? Nal toplamak devlete mi düşerdi?

Profesyonel politikacılar ve boşuna siyaset

Türkiye’de partiler, başka yerlerde genellikle olduğu gibi, birbirlerinden ayrışarak farklı sınıf kesimlerini, çıkar ve baskı gruplarını, ideolojileri ve programları temsil etmiyorlar. Büyük çoğunluğu merkez sağda ve aşırı sağda toplanmış durumda. Amaçları daha çok iktidar, daha çok vurgun

"
"