25 Nisan 2018

Cumhurbaşkanı kim olmalı?

HDP’yi de dışlamamasında yarar olan Vatan İttifakı’nın, bütün muhalefet partilerini içermesi önemlidir

Cumhuriyet Halk Partisi’nin, 22 Nisan Pazar günü attığı adım her türlü takdirin üzerindedir. Sayın Kılıçdaroğlu’nu öngörüsü, liderliği ve sergilediği devlet adamlığı için; ülke çıkarını her şeyin önüne koyarak İyi Parti’ye geçen 15 CHP milletvekilini de belki de tarih yazacak olan bu özverileri için içtenlikle kutluyorum.

Türkiye’nin içte ve dışta karşı karşıya bulunduğu, devletin varlığına kasteden gelişmelerle başa çıkılabilmesi için CHP-İyi Parti-Saadet Partisi, ayrıca seçime katılamayacak veya katılsa bile barajın altında kalacak bütün partilerin bir araya gelmeleri ve bir “Vatan İttifakı” oluşturmaları ikinci adımdır. Kılıçdaroğlu’nun, “amaç vatanı kurtarmak” sözü ve Atatürk’ten aldığı, “Konu vatansa, gerisi teferruattır.” ifadesi, ittifakın adını da koymuştur.

Bu ittifakın amacı mevcut iktidarın değiştirilmesi ve tartışmalı referandumla getirilmek istenen, dünyada adı duyulmamış, “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”nin, seçimleri izleyen ilk TBMM çalışma döneminde kaldırılıp, parlamenter demokrasiye dönülmesi olmalıdır. Akşener’in bu yönde hareket etmeye hazır olduğunu gösteren sözleri yerindedir ve cumhurbaşkanlığı adaylığı için de önemli bir avantajdır.

“Vatan İttifakı”nın cumhurbaşkanının kim olacağını, daha doğru bir ifade ile nasıl olması gerektiğini bu “amaç” belirlemelidir. İttifakın cumhurbaşkanının, seçimlerden sonra başkanlık sisteminin olmayacağını bilmesi ve bunu kabullenmesi şarttır ancak yeterli değildir.

Vatan İttifakı’nın cumhurbaşkanının, Türkiye Cumhuriyeti’nin laik, demokratik, sosyal hukuk devleti ilkelerini özümsemiş olmasının; son on altı yılda, çağdışı hale getirilmiş olan başta eğitim sistemi ve yargı olmak üzere ülkenin kurumlarının, Cumhuriyet’in niteliğine uygun hale döndürülmesine destek olacağının;  görevde kalacağı süre içinde de bu temel ilkelere uygun davranacağının güvenceye alınması gereklidir.

“Vatan İttifakı”nın cumhurbaşkanı adayı olarak Abdullah Gül’ün adının geçmesi, hemen bunları düşündürmektedir.

Gül, insani nitelikleri tartışılamayacak olsa da, siyasi kişiliğinin AKP ve Erdoğan’dan farklı olmadığını, Dışişleri Bakanlığı ve Cumhurbaşkanlığı dönemindeki tutumu ile kanıtlamıştır. Bu gerçek göz ardı edilirse, Cumhuriyet’in laik, demokratik, sosyal hukuk devleti niteliklerine yaklaşımları konusunda, aynı düşünce yapısındaki iki siyasi kişiliğin uygulamaları arasında da bir fark olmadığı bir kez daha görüldüğünde çok geç olacaktır.

Cumhurbaşkanlığının güçlü bir adayı olarak tanıtılmaya çalışılan Meral Akşener ve ortaya çıkabilecek diğer partilerin adayları için de Cumhuriyetin temel ilkelerini özümsemiş oldukları ve bu ilkelere uygun hareket edecekleri konusunda duraksama duyulmaması temel koşuldur.  

Öte yandan, Akşener’in Vatan İttifakı yerine, CHP’yi bile dışarıda bırakan, sadece iki parti ile ittifak yapabileceğine ilişkin sözleri, üzerinde düşünülmüş, kesin bir tutum ise, yanlıştır. Ortak amaca varılmasını daha baştan olanaksız kılar. Kanıtı da, Bahçeli ve MHP’nin 7 Haziran seçimlerinden sonra takındıkları, 1 Kasım seçimine ve bugünlere gelmemize yol açan tutumudur. Akşener’in ve İyi parti’nin bu ölümcül yanlışı tekrarlamayacaklarını umarım. Bu, CHP’nin demokrasi uğruna İyi Parti lehine yaptığı büyük özveriyi de bir anda anlamsız kılar.   

Türk vatandaşı olduklarını unutmadıkları ve Türkiye partisi olmayı; ulusun ve ülkenin birliği, bütünlüğü ve dirliği için çalışmayı kabul ettikleri takdirde HDP’yi de dışlamamasında yarar olan Vatan İttifakı’nın, bütün muhalefet partilerini içermesi önemlidir.

Bu koşullarda, herhangi bir kişinin, Vatan İttifakı’nın ortak cumhurbaşkanı adayı olması veya ikinci turda İttifak’ın adayı olarak desteklenmesi ancak özetlediğim türden bir ilkeler anlaşması şartıyla kabul edilmelidir.

Partiler kendi adaylarını çıkaracaklarsa CHP’nin doğal adayı Kılıçdaroğlu’dur.

Kılıçdaroğlu aday olmayacaksa gecikmeden çıkıp, “Ben cumhurbaşkanlığına aday olmuyorum çünkü seçimlerden sonra parlamenter sisteme dönülecektir. Cumhurbaşkanının temsili görevlerinin olduğu, ülkenin, TBMM, Başbakan ve hükümet tarafından yönetildiği parlamenter sisteme geçileceği için de ben başbakanlığa adayım.” demesi, aday olmaması ile ilgili olarak dile getirilen anlamsız eleştiriyi de temelsiz bırakır. Ayrıca amacın parlamenter sisteme dönmek olduğunun, ana muhalefet partisi ağzından güçlü bir teyidi de olur.

Amaç Türkiye’yi içeride ve dışarıda, 16 yılda içine düşürüldüğü durumdan bir an önce çıkarmaktır. Bu da ancak ilkeler üzerinde anlaşmak ve bunu yaşama geçirecek güçlü bir ittifak kurmakla olur. Geçmişinde Cumhuriyet’in temel ilkelerine bağlı olmadığının somut kanıtları hatta işaretleri bulunmamak kaydıyla, cumhurbaşkanının kim olacağı, yukarıda yazdıklarım dikkate alınmak kaydıyla, teferruattır.     

 

 

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

S 400, Patriot ve çaresizlik

ABD’nin S400’lerin NATO sistemleri ile uyumlu olmadığı ve F35 savaş uçaklarının teknik özelliklerinin Rusya’nın eline geçeceği savları gerçeklerle bağdaşmamaktadır

Gündemi akıldan çıkarmamak

Yönetim İstanbul seçimini yeniletmekle, kendi meşruiyetini yine kendisi ortadan kaldırmıştır

"Monşer" aklı

Anayasa değiştirilirken, bir zamanlar kendisine de doğruları göstermeye çalışan “Monşer”ler kadar bile dik duramayan Davutoğlu “zehir, zemberek” açıklama yapmış