10 Temmuz 2022

Minik kedinin düşündürdükleri

"Elbette mutluyum; çünkü ben insanım, çevremi değiştirmek iyileştirmek yeteneğine sahibim. Bu yolda vereceğim uğraş benim mutluluğumun gücüdür ve insanlığımın özüdür" 

Aslında deli gibi siyaset yazmak istiyorum.

Ülkemizde olanı biteni ve belki de olacakları yerel - genel demeden yazmak…

Geçen haftaki yazımla duygusal bir giriş yaptığımı düşünen çok sayıda dostum, arkadaşım ve hatta okurlarımdan aynı duygusallıkta geri dönüşler aldım. T24'te yazmam konusunda çok sayıda tebrikle birlikte geldi bu geri dönüşler.

'Babamın Öğütleri' başlığıyla kaleme aldığım yazım, sadece babaların değil annelerin de öğütlerini hatırlatmıştı çok kimseye… Ve bu öğütlerin yaşamlarında neleri etkilediğini paylaşmak isteyen okurlarım ve dostlarımla anne-baba-çocuk iletişimi ve bundan olumlu olumsuz etkilenen hayatlar üzerine sohbetler ettik… 

Ben, geçen hafta babamın öğütlerinden yola çıkarak konuyu köşe yazarlığının ilke ve prensiplerine boşa getirmemiştim.

İşin aslı; doğru mecralarda, doğru köşe yazarlarını takip ettiğinizde her satır size, başka bir dünya açacak kadar zengin bir kütüphanenin kapısını aralar…

Desen: Selçuk Demirel

* * *

Benim okul yıllarımda, okuduğun gazeteyi koltuğunun altında gezdirmek önemliydi. Bir kimliği taşır gibi olurdunuz. İlişkileri baştan tayin eden bu seçim, ayrıca bir iletişim diliydi.

Bunun yanında tek bir gazeteyle ülkenin en zengin kütüphanesini koltuğumun altına sıkıştırıp gezmenin başka ayrıcalıklarını da yaşardım.

Benimle aynı gazeteyi okuyan bir büyüğümün, her haber ve köşe yazısını okumadan bırakmadığı gazetesini, bir kitabın sayfalarını çevirir gibi özenle sütunlara denk getirerek dikey katlayıp okuması ise yine benim için unutulmaz gazete okuma tekniklerinden biri olmuştu.

Bir dönem gazete ve köşe yazarlarını okumanın ayrıcalıkları ve incelikleri vardı. Acaba bugün ne yazmış diye merakla beklediğim yazarları okumak için köşe bucak sakin bir yer ve bir bardak çay aradığım mekanlar gözümün önüne gelmeye başladı.

Eskidenmiş o köşe yazarları, şimdi öyle yazar mı kaldı? diyenleriniz olabilir. Ama bence hâlâ çok özel köşe yazarları var. Benim size tavsiyem, iyi bir köşe yazarının farkını görebilmek için en az babanızın (annenizin de) öğütleri kadar tüm yaşamınıza etki edecek yazılar yazıp yazmadığına bakmalısınız.

* * *

Ocak ayında minik bir kedinin üşümüş, aç haliyle; penceresinin önünde miyavlama sesine doğru bakındığında karşılaşır İlhan Selçuk.

"Minik kedi soğuktan ve açlıktan acı çekiyor. Dışarıda kalırsa belki ölecek. Çünkü çevresiyle uyum sağlayamıyor." diye düşünür.

Onun için, çevresiyle uyum kuramayan canlı yaşayamaz.

'Minik Kedinin Düşündürdükleri' başlıklı köşe yazısında şu tespitleri çok önemlidir:

"Toplum koşulları doğanın bir parçasını ve insanın çevresini oluşturur. Kişi (canlı) bu çevreyle uyum kurabildiğince mutludur."

Donmak üzere olan minik kediyi evinin içine alır, bir kaba süt koyar, karnı doyan ve sıcaktan mayışan kedi mışıl mışıl uyumaya başlar.

Kedi artık mutludur, İlhan Selçuk da öyle…

"Elbette mutluyum; çünkü ben insanım, çevremi değiştirmek iyileştirmek yeteneğine sahibim. Bu yolda vereceğim uğraş benim mutluluğumun gücüdür ve insanlığımın özüdür." 

Üniversite yıllarımda okuduğum ve günlüğüme özenle not aldığım bu satırları, çevremizi sadece değiştirebilme değil, iyileştirebilme yeteneğimizin ancak bizi mutlu edebileceği sonucu çıkardığımız büyük bir insanlık mesajı olarak kabul ederim.

Seçimler yaklaşırken İlhan Selçuk'un yaklaşık kırk yıl önceki bu yazısından dersler çıkarılmasını ümit ediyorum.

Değişim iddialarıyla gelip bir iyileşmeye neden olamıyorsa, değişim iddiasının kimseye bir fayda sağlamadığını artık bilmeli siyasetçi.

Ve siyaset, yaşamı paylaştığımız ve çevremizi oluşturan her canlı için mutlak bir iyileşmeye ve mutluluğa neden olmalıdır.

Yoksa kim ne yapsın siyaseti…

 Eyvallah.

Serdar Gündoğ kimdir?

Serdar Gündoğ, Pınarbaşı / Kayseri doğumlu. İlk ve Orta Okulu Ankara'da, Liseyi ise Aydın'da tamamladı. Dokuz Eylül Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, İktisat Bölümünü İzmir'de bitirdi.

Türkiye'nin ilk haber portallarından Bodrumhaber.com ve aynı adla yayımlanan günlük gazetenin genel yayın yönetmenliğinin ardından çeşitli yerel haber portallarında ve Posta ve Milliyet gazetelerinin eklerinde haftalık yazılar yazdı.

2009 yılından itibaren yerel ve genel seçimlerde kampanya yöneticiliği ve danışmanlıklar yaptı. 

Çevre ve insan temalı farkındalık projeleri için fikir ve senaryolarına da katkı sağladığı kısa filmler ve belgesellerin yapımcılığına devam ediyor.

Marka ve siyasi danışmanlıkları bulunan Serdar Gündoğ, Frame Bodrum Kültür ve Sanat Merkezi yöneticiliği yapmaktadır.

Yazarın Diğer Yazıları

Kazanmanın anlamı üzerine!

Ufukta kurultay ya da bir genel seçim görünmüyor olsa da önemli bir bölümü iktidar bloğundan olan sandığa gitmeyen seçmenin varlığı, emanet oylar vs. gibi şeyler bir kenarda dursun; siyaset için bu uzun ve ince bir yol olan zaman diliminde; yerel seçimlerin kendi denkleminden bağımsız şekillenen seçmen iradesinin analizini gerçekçi şekilde yapmak CHP adına yapılacak en değerli iş olur

"Çocuklar, hayatta hiç mülkiyet hissim olmadı!"

Teşvikiye de oturdukları evden başka bir mülkü yoktur gerçekten de. Ve ne yazık ki yaşamı, gönülden bağlı olduğu ülkesi ve inandığı değerler uğruna elinden alınan İpekçi, kaybından sonra Gülriz Sururi'nin girişimi ve Aydın Doğan'ın desteğiyle tamamlanan Bodrum'daki o evi hiç göremeyecektir

Konforlu bir esaret; mülkiyet

Mesela bugün siz kime oy vereceksiniz ve ne için? Mesela bu tercihte bir sahiplik ideolojisi mi yoksa bir gönül ilişkisi mi belirleyici olan?