13 Ekim 2024

Minicik bir beden!

Minicik bedenlerin nereye dönse yüzleri, belki iyilik saracaktı dünyayı…

Bir kadın
Anne olmalı
Bir motor üstünde
 

Arkasında
Minicik bir beden
Kızı olmalı
 

Nasıl da sarılmış
Gidiyorlar
Eve olmalı
 

Akşam karanlığı
Belki de ayazı
Üşümüş olmalı

Denk geldiler bana
Bir kırmızı ışıkta
Rastlantı olmalı 

Görünce manzarayı
Isındı yüreğim
Sevinmiş olmalı

Unuttum her kötülüğü
Baktığım yerde
İyilik olmalı

 Ama en çok da
Sevgi gördüm
Umut dediğin
Bu olmalı…

Eyvallah
Minik Kız

* * *

Eve gidiş yolumda, bir anne ve sıkı sıkıya ona sarılmış minik bir kız çocuğunu motosikletin arkasında gördüğüm yıllar önceki bir akşam vakti, bu satırları not düşmüştüm defterime.

Kimdi o anne ve çocuk, nereden gelip nereye gidiyorlardı bilmiyorum.

Fakat mutluluktu o halleri, onu o kadar iyi biliyordum ki.

Ve sonra, yani aslında bu haftaki yazıma başlamadan önce; Narin’in, Sıla bebeğin başına gelenleri okudukça, üzerine düşündükçe minicik bedenlerine aldırmadan işlenen kötülüğün, dünyanın hükümdarlığı karşısında yazacak takatim de kalmıyor.

Oysa o minicik bedenlerin nereye dönse yüzleri, belki iyilik saracaktı dünyayı…

Eyvallah.

Serdar Gündoğ kimdir?

Serdar Gündoğ, Kayseri'nin Pınarbaşı ilçesinde doğdu. İlk ve Orta Okulu Ankara'da, Liseyi ise Aydın'da tamamladı. Dokuz Eylül Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, İktisat Bölümünü İzmir'de bitirdi.

Türkiye'nin ilk haber portallarından bodrumhaber.com ve aynı adla yayımlanan günlük gazetenin genel yayın yönetmenliğinin ardından çeşitli yerel haber portallarında, Posta ve Milliyet gazetelerinin eklerinde haftalık yazılar yazdı.

2009 yılından itibaren yerel ve genel seçimlerde kampanya yöneticiliği ve danışmanlıklar yaptı.

Çevre ve insan temalı farkındalık projeleri için fikir ve senaryolarına katkı sağladığı kısa filmler ve belgesellerin yapımcılığı yanında kültür ve sanat etkinlikleri de düzenleyen Serdar Gündoğ'un marka ve siyasi danışmanlıkları devam ediyor.

Yazarın Diğer Yazıları

Önce eğitim... Ama görmemişik ki!

Sokakları, gün yüzünü göstermeden temizlemeye başlayan Ahmet Işık,  bugün yaşına rağmen gülen yüzü ve kadim Anadolu insanına özgü; ders olarak okutulsa yeri olan söylemleri ile hala yaşamayı ve işini çok ciddiye alıyor...

Babamın dünyası...

Yanımda oğlum, arka koltukta babam… Bir babanın hasret, mutluluk ve sevda dolu türkülerinin baş dinleyicisi olmanın gururuyla salladım direksiyonumu…

Yeni Türkiye’de ‘konuşmak ya da konuşmamak’ işte bütün mesele bu!

Gün geçmiyor ki, benim de içinde sayıldığımı düşündüğüm bir kısım ‘Eski Türkiye’linin dili, bir kısmının da nutku tutulmasın ‘Yeni Türkiye’de

"
"