30 Mayıs 2016

Demokratlar niye yanıldı?

Bense baktığımda İslamiyetin demokrasiye mani olmayacağını ama Müslümanların demokrat olamadığını görüyorum

Belki de bu soruyu  “demokratlar yanıldı mı” diye sormak daha doğru.

Demokratların kendi içlerinden bile “yanılmışız” diyenler olduğuna göre böyle bir soru ilk başta manasız görünebilir.

Ancak önce “yanılgının” ne olduğuna bakmak gerekir ya da demokratların ne ile “suçlandığına.”  İslamcı kökenden gelenlerin demokrat olamayacaklarını öngörememekle eleştiriliyorlar en hafif söyleyişle. Bugünkü kötü gidişattan sorumlu tutuluyorlar; iktidara geldikleri ilk yıllarda AKP hükümetine ve Recep Tayyip Erdoğan’a prim verdikleri gerekçesiyle.

O halde bu suçlamaların hakkaniyetli olup olmadığına karar vermenin bir yolu var bence. O da Recep Tayyip Erdoğan ile AKP’nin o günkü söylem ve çizgisiyle bugünkü söylem ve çizgisini karşılaştırmak.  Aynı olduğunu, değişmediğini söyleyebilecek biri yoktur herhalde.

Doğru değerlendirme yapmak için, Erdoğan’ı ve AKP’yi kimlerin hangi dönem desteklediğini, hangi dönem eleştirdiğini saptamaya ihtiyaç var.

Demokratlar onları ne zaman takdir etmiş ne zaman tenkide başlamış, bunu görmek lazım.

Bir siyasetçinin, bir siyasi partinin neredeyse birbirine tamamen zıt iki farklı dönemi varsa, asıl vahim durum onların politikalarını onaylamak veya karşı çıkmak anlamında hep aynı noktada durmaktır.

Bu çerçevede ben, geçmişte Erdoğan’a ve AKP’ye muhalif olup da yeni dönemde yanında yer alanları bile yadırgamam. Nihayetinde kendi siyasal eğilimleridir; bu eğilim demokrasiyle pek bağdaşmasa da.

Sonuçta onlar görüşlerini değiştirmemiş, Erdoğan ve AKP onların çizgisini benimsemiş demektir.

Tıpkı iş başına geçtikleri ilk dönemde demokratların savunduğu ilkeleri hayata geçirmeye başlamış olmaları gibi.

Ya bütün bu süreçte hep “övenler” ile hep “yerenler”, onlar nasıl bir tutarlılık iddiasında  bulunabilirler?

Şimdi gelelim esas önemli meseleye…

Demokratlar nasıl oldu da anlayamadılar “takiye” yapıldığını, diğerleri kadar “ferasetli” olmadıklarından mı…

Öyle ya, kendilerini ulusalcı, Kemalist, solcu olarak tanımlayan kesimler,  doğru bir yol izlediklerinde yahut beğenilecek bir karar aldıklarında da hiç güvenmediler bu İslamcı kökenli siyasetçilere,  devlet idaresinde ne yapıldığına değil kimin yaptığına baktılar.

Ve ortak kanaat şu ki haklı çıktılar.

Bu haklılık demokratların “öngörüsüz” olmasından değil, “önyargısız” davranmasından doğan bir netice.

Şimdi ülkenin sahip olduğu bir avuç demokratı itham edenlerin, demokratlardan daha iyi bildikleri bir tek şey var çünkü. O da bu topraklarda muktedirlerin iktidarlarını mutlaka bir vesayete dayandırarak sürdürmek isteyecekleri. Kendilerinden biliyorlar.

Bu açıdan “biz olsak ne yapardık” sorusuna verilen cevap ayrıştırıyor demokratları.

Ve demokrat olmanın gereği, aksi bir tutum ve davranış sergilemedikçe, demokrasiyle çelişen bir politika izlemedikçe, yönetenlerin kökenlerine ve aidiyetlerine bakmadan onlara şans tanımaktır.

Öyleyse baştaki soruya verilecek en net ve kestirme yanıt şudur: “Demokrat oldukları için.”

“Bir avuç demokrat” diyorum çünkü gerçekten de ister solcu, ister liberal, ister Kemalist, ister muhafazakâr kanattan olsunlar evrensel bir demokrasi anlayışına sahip olanlara ve sahip çıkanlara deyim yerindeyse parmakla gösterilecek kadar az rastlanıyor bizde.

Öyle ki mağduriyet yaşayan grupların iktidara gelmeleri halinde kimseyi mağdur etmeyecek bir sistem oluşturmak yerine “rövanş almaya” baktıkları, bakacakları bir yer burası.

Hatta mağduriyeti yaşayan toplumsal zümrelerden bir bölümü başka bir mağdur zümrenin bunu hakettiğini düşünüyor. Bugün içinde bulunduğumuz endişe verici manzarada dahi.

Mağduriyetten adalet doğmuyor.

“Bunca zaman biz sıkıntı çektik artık siz çekeceksiniz” anlayışı geçerliliğini hiç kaybetmiyor maalesef.

“Kindar nesiller” yetiştirme arzusu boşa dile getirilmiyor.

“Kendine demokrat” tabirinin bizim buralardan çıkması tesadüf değil.

Kısacası “demokratların yanılgısı” denilen şey aslında “eşyanın tabiatına uygun” olmayı tarif ediyor.

Çok tartışılan İslamiyet demokrasiyle bağdaşır mı mevzuuna gelince…

Devlet teokrasi ile yönetilmeye kalkışılırsa hiçbir din demokrasiyle bağdaşmaz…

Hıristiyanlar, Yahudiler, Müslümanlar demokrat olabilir elbette.

Bu malumu ilam…

Bense baktığımda İslamiyetin demokrasiye mani olmayacağını ama Müslümanların  demokrat olamadığını görüyorum.

Beni şaşırtan bu.

Ve ne hazindir, Atatürk’ün laiklik ilkesi dolayısıyla bize en büyük mirası olan “tek Müslüman demokratik ülke” olma ayrıcalığını ve talihini Tunus’a devretmek üzereyiz.

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Ahmet Altan’ın dünya turu ve Nobel

Ahmet Altan cezaevindeki hücresinde anılarını yazarken “Ben sizi unutacağım ama siz beni hatırlayacaksınız” demiş...

Yazar, hayal gücü ve dünyayı dolaşmak

Ben bu defa müjdeler getiren bir eylül bekliyorum

Ahmet Altan’dan bir armağan

Washington Post’un 2017nin En Önemli 50 Kurgusu listesinde Ahmet Altan’ın ABD’de Endgame adıyla yayımlanan romanı da var

"
"