Tiyatro sezonunun sonuna yaklaşıyoruz. Yüzümüzü güneşten tarafa döndürmeye çalışsak da içimizde bir karabasan dolaşıyor. Sahnede oynananlardan ziyade çevremizde oynananlar bizi daha çok etkiliyor. Oyuncular da bizi şaşırtıyor; unvanlar altındaki pası saklayamıyor. Makamlar ise en amatör kumpanya dekorlarından bile daha derme çatma; “püf!” deseniz yıkılıverecek gibi. Bir taraftan ödüller sahiplerini bulurken, diğer taraftan tiyatrolar turne hazırlıklarına başlıyor. Bu hareketli ortamda biz de sezon bitmeden şimdiye kadar ihmal ettiğimiz oyunları izleyebilmek için koşturuyoruz. İzlenimlerin ve beğenilerin farklı olması biz eleştirmenlerin sahnelenmekte olan eserlerin çoğunu görmesi gerekliliğini doğuruyor.
Ödül törenleri çeşitli protestolara ve isyan dile getiren sözlere uygun bir platform oluşturuyor. 15. Afife Tiyatro Ödülleri’nde AKM’nin kapatılmasına ilişkin salondan eleştiriler gelmişti. Oyun yazarı Tuncer Cücenoğlu 40.yılı onuruna takdim edilen ödülü alırken, bu ödülü her birinin ismini tek tek okuyarak Silivri’de tutulan demokrasi savaşçıları için aldığını belirtti ve salonun yoğun alkışıyla desteklendi. En İyi Erkek Oyuncu ödülünü alan Reha Özcan da sanatçı üzerindeki baskıyı protesto eden kısa bir konuşma yaptı. Dün akşam ki 16. Sadri Alışık Oyuncu Ödülleri Töreni’nde ise önce Komedi dalında En İyi Oyuncu ödülünü alan Suzan Aksoy, Kültür ve Turizm Bakanı Günay’ın aramızda olmayışına ilişkin sitemini dile getirdi, sonra da ‘edepli sanatçılar’ olduğunun altını çizdi. Zira bugünlerde duyarlı sanatseverler, sanatçıya edep dersi vermenin kimsenin haddine düşmeyeceğini konuşuyor; hele bir siyasinin ve iktidar temsilcisinin...
Gecede Onur Ödülü takdim edilen Genco Erkal da bu ödülden dolayı maalesef sevinç duyamadığını, Muhsin Ertuğrul’un satışa çıkarıldığı, AKM’nin kapalı tutulduğu, Devlet Tiyatrolarının toptan kaldırılmasının gündeme geldiği, Muammer Karaca Tiyatrosu’nun otel yapılmak istendiği, heykellerin iktidarın beğeni ölçüsüne göre yıkılabildiği ve bundan dolayı sanatçıların tehdit altında olduğu bir ortamdan duyduğu üzüntüyü dile getirdi; ancak bu ödülü sarıldığı güzel günler umuduyla aldığını da belirtti. Gecenin düzenleyicilerinden Kerem Alışık da sunumu sırasında Emek Sineması’nın kapatılmasına değindi ve yoğun alkış aldı.
2 Mayıs akşamı demokrasi, laiklik ve bağımsız sanatın iflah olmaz savunucusu eleştirmen-yazar Üstün Akmen’in başkanlığını yürüttüğü Tiyatro Eleştirmenleri Birliği’nin Ödül Töreni’nde daha ağır eleştirilerin ve sitemlerin yankı bulacağından eminim.
Mayıs ayında fırsat bulabilen sanatseverler için “edepli sanatçıların edepli oyunlarından” seçtiğim önerilerimi paylaşmak yararlı olacaktır.
İstanbul Şehir Tiyatroları’nda Tehlikeli İlişkiler, rejisi, müziği, koreografisi ve oyunculuklarıyla sezonun görülmesi gereken oyunlarından. Yine Şehir Tiyatrolarının Marat-Sade’ı ve Dünyanın Ortasında Bir Yer’i önceliklendirilmeli. Bakırköy Belediye Tiyatrosu’nun Külhanbeyi kurgusu ve müzikleriyle keyifli bir oyun. Kent Oyuncularından Zorla Güzellik ise dinamik ve tutarlı bir oyunculuk performansı arayanlar için ideal bir oyun. Ankara Devlet Tiyatrosu’nda Yastık Adam ve Eskişehir Belediye Tiyatrosu’nun Gayri Resmi Hürrem’i de izleme şansını elde ettiğim yapımlar.
Edepsizliğin, densizliğin, kaypaklığın diz boyunu geçip boğazımıza kadar geldiği şu günlerde sanatın özgür alanında kanat çırpanlara, bağımsızlığı düstur edinen emektarlara, bizi kanatlarının ucuna takıp berrak günlere ulaştırmak için umut verenlere selam olsun...