09 Nisan 2013

Bir Avuç Gökyüzüne Bakış

Bir avuç insan; iki bin de olsak beş bin de… Yanında, yamacında, arkasında değil resmen karşısında ise sayıyla ifade edilemeyecek ölçüde bir büyüklük; bir zihniyet…

Bir avuç insan; iki bin de olsak beş bin de… Yanında, yamacında, arkasında değil resmen karşısında ise sayıyla ifade edilemeyecek ölçüde bir büyüklük; bir zihniyet…

Bu çağa fazla romantik kalan bir avuç insan...

Bu çağa hükmetmeye kararlı bir zihniyet…

Hükmetmek derken değiştirerek, dönüştürerek, ezerek, yererek, adeta intikam alırcasına ve arsızca sevinerek…

El etek öpmeliydik…

Kadrolaşmalıydık…

İhalelere dosya hazırlamalıydık…

Hele hele AVM’lerden yer kiralamak için tepişmeliydik… Kültürel değerlere sahip çıkmak ne demek? Çok romantik hareketller bunlar… Ve ne yaptılar?

Bu romantikliğe göz yaşı yakışır dediler. Baştan aşağı yaşa boğdular.

Yıllardır ‘yasa’ boğdukları gibi…

Ne ceza, ne özür, ne kabul, ne de vicdan…

Bunların hiçbiri yeşil zırha işlemiyor maalesef.

Sosyal medyada dün Emek Harekatı gündemdeydi. Hazırlıklı gidilmeliydi… Görünürde seslerinden ve bedenlerinden başka hiçbir silaha ihtiyaç duymayan ama ‘Büyülü Perde’nin tüm büyüsüne sahip bir güruh vardı.

Oysa bilmezler ki o büyülü perde açıldığında insanın gözünün önündeki perde açılır… tüm renkleri görmek için… fikirleri açılır… evrenin anlamını keşfetmek için… dili açılır… ‘merhaba’ demek için, şarkı söylemek için… elleri açılır… selam için, dokunmak için, paylaşmak için…

7 Nisan’da adımlar hızlandı İstiklal Caddesinde, sesler yükseldi, ayaklar yere sağlam bastı. Bir yandan da düşünceler sosyal medyada sınırlı alanlara sığdırılmaya çalışıldı. İşte bunlardan birkaçı:

Vasıf Kortun “Şehirde bir koca kütüphane, bir ansiklopedik müze yok, AKM’nin içi bomboş, akibeti de meçhul. Emek’den ne istediniz? Neyimiz gelişti?”

Özen Yula “Kentsel Dönüşümcüler neyi neye dönüştürdüğünüz,neyi neyle ikâme ettiğiniz o kadar mühim ki! Köy belleksizliğiyle içine sıçtınız şehrin! Aferin!”

Yavuz Baydar “Atilla Dorsay maalesef bugünden itibaren gazeteciliği bırakıyor. Son derece üzgünüm. Emek vandalizmidir sebep. Kültür barbarlığıdır.”

Yağmur Yağmur “Biber gazından dolayı fenalaşanlara su satmayan MADO...! Kırk yıl susuz kalsam kapına uğramam bundan kelli...! Yuhhh!!!”

Üzüntü, kırgınlık, sitem ve ayıplama içeren bir yığın kelime sarfediyoruz mecburen.

Peki bir yanda birleşme arzulanıp bu uğurda bir yığın değerden feragat edilirken diğer yanda ayrışmayı körüklemek neden?

Bu rutubetten kurtulup bir avuç gökyüzüne gülümseyerek bakacağız elbet, diz üstüne çökmeden.

Yazarın Diğer Yazıları

'Deliler gösteriyor körlere yolu'

Geçen Cumartesi akşamı Kocaeli Belediyesi Şehir Tiyatrosu’nun davetlisi olarak az sayıda eleştirmen dostumuzla İzmit’e Kral Lear’ın galasına gittik

Sanatçı muhafız olmaz

Klasik müzik dünyasında besteciliği ve konser piyanistliğiyle haklı bir üne sahip bir sanatçımız Fazıl Say

Yeraltı bizi bekler!

Çok uzun bir aradan sonra yeniden buluşmayı getiren ve gerektiren bir iç dürtü... Düşünmek, söylemek ve yazmak bizim tek silahımız