03 Aralık 2010

'Işık Yolcusu'nun Bitmeyecek Öyküsü

Türkan Saylan’ın yaşam öyküsünden esinlenerek Ayşe Kulin’in “Türkan, Tek ve Tek Başına” romanı, İpek Kadılar Altıner tarafından tiyatroya uyarlandı.

Sağlık ve eğitim alanındaki hem akademik hem de sivil toplum çalışmalarıyla adını daha hayattayken Cumhuriyet tarihimize yazdıran Türkan Saylan’ın yaşam öyküsünden esinlenerek Ayşe Kulin’in “Türkan, Tek ve Tek Başına” romanı, Tiyatro Ayna prodüksiyonu olarak İpek Kadılar Altıner tarafından tiyatroya uyarlandı.


Romanlara konu olan, bırakın romanı insanı yüreğinden yakalayan bir yaşam öyküsüne sahip olmak... Bunun, dört duvar arasında dedikoduyla, kurabiye tarifi paylaşarak, plazalarda şık sunumlar hazırlayıp ünvan peşinde koşarak, televizyonlarda ahkam kesip boy göstererek veya kalantor dostlar edinip davetlerden geri kalmayarak olmadığını açıkça görüyoruz.

Öyle bir yaşam öyküsü ki bu kolay kolay yazılamaz. Türkan Saylan bu öyküyü kendi yazmıştır; Tüm zorluklara göğüs gererek, engellerden yılmayarak, toplumun sorunlarına kulak tıkamayarak, mesleğinin onurunu kişisel menfaatler uğruna satmayarak, sorumluluk alarak ve sonuçlandırana dek sabırla çalışarak, inanarak ve çevresini de inandırarak...

Bitmeyecek bir öykü bu. Oyunun galasında sahneye çıkan onlarca ve Anadolu’da umut ve güvenle geleceğe odaklandığını bildiğim binlerce gencin Türkan annelerinin, Türkan hocalarının izinden gideceğine, onlara verilen emeği boşa çıkarmayacaklarına, ‘Işık Yolcu’sunun gericiliğe, cehalete, umursamazlığa, karanlığa karşı verdiği mücadeleye devam edeceklerine ve bu öyküyü yazmayı sürdüreceklerine eminim.

Bunları düşünmeye vesile olan oyuna geri dönecek olursak... Dizisiyle her hafta ekranlarımıza konuk olan Türkan Saylan’ın hayat hikayesinden yola çıkarak bir felsefeyi sahneye taşımak elbette ki sancılı eskizler, planlar gerektirmiştir. Dekor ve kostüm tasarımında bilgiyi, deneyimi ve estetiği zirveye taşımış olan Osman Şengezer’in tasarımı ilk anda sadeliğiyle şaşkınlık yaratsa da oyun ilerledikçe bu sadeliğin altında yatan amacı kavrıyorsunuz.

Hakan Altıner’in yönettiği az sayıda oyuncunun düzeyli performanslarıyla gerçekleşen oyunda Türkan Saylan’ın gençliğini Yeşim Alıç, son zamanlarını da Dilek Türker canlandırıyor. Saylan, Dilek Türker’in dili, gözleri ve heyecanıyla yılmayan duruşuna devam ediyor. Türker’in sesinde ve duruşunda tüm salonu büyüleyen bir etki, bir ahenk var. Türkan Saylan’ın anısını Dilek Türker gibi çağdaş değerlere sahip çıkan, protest tavrını herzaman sürdüren,  polemiklerle gününü geçirmeyen, derdi toplum için sanat olan ama bunu yaparken de sanatsal estetik kaygıyı gözeten ender bir sanatçının yaşatıyor olması ayrı önem taşıyor.

Türkan Saylan’ın anısına esas saygı, eğitimin kutsallığına inanmayı ve bu yolda elde olan kaynakları seferber etmeyi, kurucusu olduğu Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin projelerinde yer almayı, sivil toplumun gücünü kavramayı ve gönüllü olarak bu gücü toplum yararına hakim kılmayı gerektirir.

Yazarın Diğer Yazıları

Bir Avuç Gökyüzüne Bakış

Bir avuç insan; iki bin de olsak beş bin de… Yanında, yamacında, arkasında değil resmen karşısında ise sayıyla ifade edilemeyecek ölçüde bir büyüklük; bir zihniyet…

'Deliler gösteriyor körlere yolu'

Geçen Cumartesi akşamı Kocaeli Belediyesi Şehir Tiyatrosu’nun davetlisi olarak az sayıda eleştirmen dostumuzla İzmit’e Kral Lear’ın galasına gittik

Sanatçı muhafız olmaz

Klasik müzik dünyasında besteciliği ve konser piyanistliğiyle haklı bir üne sahip bir sanatçımız Fazıl Say

"
"