Birçoğunuz bildiği ve sevdiği bir şarkı vardır, Masum Değiliz. Söyleyebileni, söyleyemeyeni birçok müzik grubu ve sanatçısı bu şarkıyı söyledi ve bundan ekmek yedi. Masum Değiliz gibi milyonlarca insana ulaşmış bir şarkıyla futbolun bazı ortak noktaları var. Onlardan biri de şu: Karakterli karaktersiz, yetenekli yeteneksiz birçok insan futbolun kalbinde yer alıyor ve bundan ‘ekmek’ yiyor…
Galatasaray-Fenerbahçe maçını izlemeye oturduğumda not defterim ve atıştırmalıklarımla karşılaşmaya hazırdım. İzliyorsun, muhabbette 2-3 tane kaçamak yorum yapıyorsun falan, değişik bir şey yok. Ama kısa süre sonra FelipeMelo, Emre Belözoğlu, WesleySneijder gibi ne yaptığını bilmezler, sahada bu 3 ismin körüklediği kargaşanın farkında olmasına rağmen yeteneksizliği ve bilgisizliği sebebiyle maçın kontrolünü kaybeden hakem grubu ve son olarak bu iki faktörü çok iyi kullanarak sahada tekme atılmadık yer bırakmayan futbolcu insanlar…
Sayelerinde hayatımdan iki saat çöpe gitti. Galatasaray-Fenerbahçe maçını izlediğime çok pişmanım…
SÜRÜNÜN ÇAKALLARI
Türkiye toplumunun futbola bakışı Euro 2008’den bu yana dünya genelinde değişime uğradı. Leeds United taraftarını öldüren Türkiye futbol toplumu, birden bambaşka bir boyuta geçti. Daha doğrusu futbolda ya da başka alanlarda ileri olan Batı, bizi artık böyle bilmeye başladı.
Bu yalan!
Bunu da ispatlayan Batı’nın bağrından kopmuş gelmiş üç insan…
FelipeMelo, Emre ve Sneijder…
Bu üç ismin de Avrupa kariyerleri oldukça sağlam. Emre Belözoğlu, Türkiye futbolunun en kariyerli futbolcusu… (Arda onu geçeceğe benziyor)
Sneijder ve Melo’yu anlatmaya gerek yok. Ve bu 3 ismin senede kazandığı toplam para 8,5 milyon Euro. Maç başı ücretleri dahil etmedim. Bu 3 insanın da psikolojik danışmanları olduğu bilinen bir gerçek. Hadi Emre’yi memlekette tanımayan yok ama Sneijder ve Melo’da durum daha farklı…
Bana göre Sneijder ve Melo’nun psikolojik danışmanları Türk futbol seyircisini çok iyi tanıyor. Hemen hemen hepimiz maçı izledik. Melo, Emre’ye tekme attığında Fenerli arkadaşım, “Ah be ben şimdi sahada olacaktım Melo’yu nasıl benzetirdim” diyor. Galatasaraylı da Emre’nin attığı bir tekmenin ardından aynı cümlenin kendine göre olanını kuruyor. Bu cümlelerin ardından kısa süre sonra kafasında düşündükleri şeyleri onlar yerine birileri sahada yapıyor.
FelipeMelo, ne olduğu anlaşılmayan hareketlerle (dilini sağa sola kaydırarak) rakibine giriyor, Emre rakibi tehdit ediyor, Sneijder de Gökhan Gönül’e vurarak pastaya çilek oluyor, çileği gören Volkan da televizyon başında oturan her şeyden bir haber yurdum insanının yapmasını istediğini yaparak Sneijder’e “Ne oluyor lenn burada?” diye çıkışıyor.
Biz bir sürüyüz, bu isimler de bizim çakal çobanlarımız. Çoban köpeği muhabbetine girmek istemiyorum. Siz zaten anladınız!
Yıllık kazançları milyonlar Euro’ları katlayan ve hiç vergi vermeyen bir grup çakal, bir futbol maçına 50 TL bilet ücreti veren ve attığı her adımda karşısına vergi çıkartılan sürünün üyelerini sömürüyor. Hem de bunu yaparken o sürünün en büyük aşklarından biri olan futbolu kullanıyor.
Ve maalesef sürünün içinde olan bizler de çakalların eyyamcılığını yapan saha içinde ve dışında siyah giyen adamları, çakalların cebini dolduran ve sürünün önüne çıkaran tilkileri sürünün lideri biliyoruz.
Yine unutuyoruz! Neyi sevdiğimizi unutuyoruz…
Biz takımlarımızı sevdik, aralarındaki rekabeti sevdik…
Şimdi birkaç tane milyoner çakal yüzünden futboldan, takımlarımızdan, aşkımızdan ve birbirimizden soğuyoruz.
TOPLUM ŞİDDET İSTİYOR
Maalesef Türkiye’de futbolu seven insanların hayatına Melo ve Sneijder’in gözünden baktığımızda Euro2008’i değil de bize barbar dedikleri yılları gösteriyor. Düşük gelir düzeyinin çoğunlukta olduğu toplumlarda futbolun kaderi budur. Ezilenin oyunu olmak! Bunun somut örneği İngiltere’de bir döneme kadar görülmüştür. Artık orası da elden gitti, yani romantizmi bir kenara bırakalım.
Futbolu genelde izleyenler erkekleri temele dayandırarak Melo ve Emre neden seviliyor açıklamaya çalışalım. Bu çözüme giden yolda da köprüyü futbolun içinde her zaman görmek istediğim kadınlardan oluşturalım. Bu toplumu her zaman erkekler yönetti ve hala ülkede 4 milyon kadın okuma yazma bilmiyor. Ve o toplumu yöneten erkekler, her 3 kadından birine şiddet uyguluyor.
Kadına şiddet uygulayan erkek, zevk aldığı başka bir şey olan futbolda da zevk aldığı şiddeti gördüğünde zevk alıyor. Tarifsiz mutluluklar içine giriyor!
Bunu da sağlayan Emre Belözoğlu ve FelipeMelo gibi insanlar olduğu için bu iki ismi çok seviyor.
Toplumun her yanına bulaşmış -en çok da kadınlara- şiddetin sebebi olan Türkiye toplumu, sahada da şiddet gördüğünde mutlu oluyor. Hele bazıları var ki beceremediği şiddeti herhangi bir futbolcu yeşil sahada yaptığında zevkten 4 köşe oluyor!
Ve bu tip insanlardan oluşan bir toplumda yaşadığımız sürece de biz de bunları anlatıp durmuş oluyoruz…