07 Kasım 2023

Kemal Bey beni nasıl çıldırtmıştı?

Bu kafadaki bir kişinin yerini çok daha genç ve umarım açık fikirli birisine bırakmak zorunda kalması hiç de fena olmadı bence

Seçim kaybetmeye alışık olan CHP eski Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun bu kez kendi partisindeki seçimi de kaybederek seriyi tamamlaması 11 yıl önce yaşamış olduğum büyük şoku hatırlattı bana. Bu olayı Kemal Bey'in başkanlığı bırakmak zorunda kaldığı bir günde anlatarak Türkiye'nin bugün bu noktaya nasıl sürüklendiğini hatırlatmak istedim.

O dönemde başbakan olan Recep Tayyip Erdoğan, 26 Şubat 2010 günü yaptığı bir konuşmada, kendisini ve partisini eleştirmeye cesaret eden köşe yazarlarını gazete patronlarına şikayet etmiş ve patronların bu yazarlara "Kusura bakma kardeşim, bizim dükkanda sana yer yok", demesini istemişti. Bu konuşma üzerine ben 17 yıldır köşe yazarı olarak çalıştığım Milliyet gazetesinde ertesi gün yer alacak olan yazımda, gazete patronlarının Sayın Başbakan'a nasıl cevap vereceklerini merak ettiğimi belirtmiştim. Akşam saatlerinde beni arayan Genel Yayın Yönetmenimiz, gazete petronlarının Erdoğan'a cevap vermeme kararı aldığını ve benim de bu durumu anlayışla karşılayacağımı umduğunu söyledi. Net bir cevap verdim ona, "Yazımı gazeteden çıkartabilirsiniz elbette ama bu Milliyet'teki son yazım olur" dedim. Ertesi gün de Milliyet'ten ayrıldım.

2010 referandumu ve 2011 genel seçimi

Benim Milliyet'ten ayrıldığım 2010 yılına damga vuran olay eylül ayında yapılan Anayasa Referandumu oldu. AK Parti'nin Fetullah Gülen'den ve bazı liberallerden destek alarak istediğini elde ettiği bu referandum Türkiye'de yargının geleceğini belirledi. AK Parti – Fetullah işbirliği 2011'de yapılan genel seçimde de belirleyici oldu. Başta CHP olmak üzere muhalefetin etkisi ise hiç hissedilmedi.

Ben genel seçim öncesinde, köşesi olmayan bir köşe yazarı olarak Türkiye'nin kaygı verici bir döneme girdiğini vurgulayan üç günlük bir yazı dizisi hazırladım ama bu diziyi yayınlamaya cesaret edebilen tek gazete o dönemde İsmail Küçükkaya'nın genel yayın yönetmen olarak görev yaptığı Akşam gazetesi oldu.

Türkiye kime kalacak?

Kaygılarımı topluca dile getirdiğim Türkiye Kime Kalacak başlıklı kitabım ise 2012 yılının Nisan ayında Doğan Kitap tarafından yayınlandı ve iki ayda 10 baskı yaptı. Kitapta öncelikle cevap aradığım soru ise şuydu: "Koskoca Türkiye'de Erdoğan'ın ve AKP'nin hikayesinden daha inandırıcı bir başka hikaye yazacak, Türkiye'ye farklı bir vizyon çizecek hiç kimse yok mu?"

Bu soruya cevap verirken de şunları yazmıştım: "Dünyanın ve Türkiye'nin güncel gerçeklerini hesaba katan farklı bir hikâye, farklı bir vizyon ortaya koymak için neler yapabileceğimizi daha fazla vakit kaybetmeden tartışmak zorundayız."

Kitaba ilgi gösterenlerden biri de o dönemde CHP Parti Meclisi üyesi olan Gülseren Onanç oldu. Beyoğlu caddesindeki ofisinde kitabın tartışılması için bir toplankı düzenleyen Gülseren CHP Başkanı Kemal Bey'i de çağırmıştı bu toplantıya. Kemal Bey memnun kaldığını söyleyerek ayrıldı toplantıdan.

Kılıçdaroğlu için özel sunum

O toplantıda duydukları Kemal Bey'i ne kadar etkilemişti bilmiyorum ama Gülseren Onanç takipçi karakteriyle konunun peşini bırakmadı ve Kemal Bey'e kapsamlı bir sunum yapmamızı istedi. Ben önerilerimi daha ayrıntılı biçimde anlatacaktım, Gülseren'in iyi tanıdığı reklamcılık sektörünün iki önemli ismi de bu projeyi halka nasıl sunmak gerektiğini anlatacaktı.

Bir otelin maksada uygun bir salonunda taplandık, Kemal Bey de kendi ekibinden birkaç kişiyle geldi ve bizi dinlemeye başladı. İlk sunumu ben yaptım, teknolojinin ve gençleri iyi yetiştirmenin büyük önem kazandığı bir çağda CHP'nin ortaya koyacağı yeni ve bütünsel bir vizyonun Türkiye'deki havayı ve gündemi değiştirebileceğini anlatmaya çalıştım. Ayrıca hukunun üstünlüğünün yeniden tesis edilmesinin önemini vurguladım. İzinlerini almadığım için adlarını veremiyorum, reklam sektörünün önemli isimlerinden iki kadın konuşmacımız da kendi önerilerini sıraladılar.

Kemal Bey'in şok cevabı

Hepimiz bizi dikkatle dinleyen Kemal Bey'in ne diyeceğini merak ediyorduk. Kemal Bey bizlere teşekkür ettikten sonra söz olarak "Biz CHP olarak sizin önerdiklerinizi zaten yapıyoruz" dedi. Sonra da bize dönerek "bütün bu anlattıklarınız iyi güzel de siz Afyon'daki patates üreticilerinin şu andaki sorunlarını biliyor musunuz", diye sordu bize ve ekibini toplayarak salondan ayrıldı.

Ben gerçekten şoka girmiştim. O günden sonra Kemal Bey'i ciddiye almam çok zorlaştı. Aradan geçen dönemde Sayın Kılıçdaroğlu'nun siyasetçi olarak takdir ettiğim eylemleri de oldu kuşkusuz ama bu kafadaki bir kişinin yerini çok daha genç ve umarım açık fikirli birisine bırakmak zorunda kalması hiç de fena olmadı bence.

Osman Ulagay kimdir?

Osman Ulagay, İstanbul'da sanayici bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Robert Kolej Lisesi'ni ve daha sonra Boğaziçi Üniversitesi'ne dönüşen Robert Kolej Yüksek Okulu'nun ekonomi bölümünü bitirdi.

İngiltere'de, Manchester Üniversitesi'nde "Kemalizm ve Ulusal Kalkınma" konulu tez çalışmasıyla siyasal bilimler dalında master derecesini aldı. İngiltere'de bulunduğu dönemde Cumhuriyet gazetesine gönderdiği "İngiltere Mektupları" ile gazeteciliğe ilk adımını atan Ulagay, Türkiye'ye döndüğünde Cumhuriyet gazetesiyle ilişkisini sürdürdü. 1981'de Ekonomi Servisi Şefi olarak Cumhuriyet'te çalışmaya başladı, ekonomi sayfasını yönetmenin yanı sıra, haftalık söyleşilerle ve köşe yazılarıyla ekonomi gazeteciliğinin gelişme sürecine katkıda bulundu.

1992 yılında Cumhuriyet'ten ayrıldıktan sonra köşe yazarı olarak Sabah gazetesine geçti. Köşe yazarlığını 1993'ten itibaren Milliyet gazetesinde sürdürdü.

2013 yılında Dünya gazetesinde ekonomi yazılarına başladı. Bir dönem T24'te de yazdıktan sonra Mayıs 2016'da, 24 yıl aradan sonra Cumhuriyet gazetesine döndü, ancak kısa bir süre sonra ayrıldı. Bu süreçte Dünya gazetesindeki yazılarına devam etti.

Osman Ulagay, gazete yazılarının yanı sıra çok sayıda kitap çalışmasına imza attı. "Küreselleşme Korkusu ve 2001 Krizi" adlı kitabıyla 2001 yılında Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü'nü kazandı.

Kitapları

- Küreselleşme Korkusu ve 2001 Krizi

24 Ocak Deneyimi Üzerine

Özal Ekonomisinde Paramız Pul Olurken Kim Kazandı Kim Kaybetti?

Özal'ı Aşmak İçin

Enflasyonu Aşmak İçin

- Krize Adım Adım / Günah Sayılan Kehanet

Aklınla Uçur Beni

Küreselleşme Korkusu

Quo Vadis? Küreselleşmenin İki Yüzü

- Küresel Çöküş ve Kapitalizmin Geleceği

- Hedefteki Amerika / 11 Eylül Şoku

Tepki Cephesi / Piyasa İmparatorluğuna Karşı AB-Türkiye Yol Ayrımı

AKP Gerçeği ve Laik Darbe Fiyaskosu

- Türkiye Eskisi Gibi Olmayacak

Türkiye Kime Kalacak / Başbakan'ın Yazdırdığı Kitap

- Dünya Trump'a mı Kalacak?

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Savaşı kim tetikleyecek?

İsrail'in Hamas'ın saldırısına uğraması sonrasında Orta Doğu'da yaşananların bundan sonra hangi gelişmelere yol açacağını kestirmek şimdi daha da zorlaştı

Dünya savaşa mı gidiyor?

Son dönemde dünya gündemini en fazla meşgul eden konulardan biri de yapay zekanın insanlık alemini nasıl etkileyeceği konusu...

Demokrasi açılımı ekonomiyi kurtarır mı?

Türkiye'deki son gelişmeleri yakından izlemekte olan dış dünyanın ve finans piyasalarının da Erdoğan'ın bundan sonraki tavrını dikkatle izleyeceğini tahmin ediyorum