07 Mayıs 2024

Demokrasi açılımı ekonomiyi kurtarır mı?

Türkiye'deki son gelişmeleri yakından izlemekte olan dış dünyanın ve finans piyasalarının da Erdoğan'ın bundan sonraki tavrını dikkatle izleyeceğini tahmin ediyorum

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel ile Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan

Geçen yılın Mayıs ayında yapılan Cumhurbaşkanlığı seçiminde bir zafer daha kazanan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ve Adalet ve Kalkınma Partisi'nn 31 Mart 2024 yerel seçimlerinde uğradığı yenilgi çoğu kimseyi şaşırttı. Seçim kampanyasında birçok ili ziyaret eden ve seçimden sonra kendisi ve partisi için dört yıllık yeni bir iktidar döneminin başlayacağını müjdeleyen Erdoğan için hayli şaşırtıcı oldu seçim sonuçları. Ezeli rakip olarak gördüğü CHP'nin ilk kez Türkiye'de en çok oyu alan parti konumuna gelmesi, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sahip olduğu geniş yetkilerle ülkeyi tek başına yönetmeye devam etmesinin kolay olmayacağını gösterdi.  

CHP'nin yeni başkanı Özgür Özel ile elde ettiği seçim başarısı ve yeni başkanın şu ana kadar ortaya koyduğu performans Erdoğan'ın "Tek Adam" yönetiminin sonuna yaklaşıldığı umudunu yarattı. CHP'nin seçim başarısında önemli rolü olan Ekrem İmamoğlu'nun Avrupa'daki temasları da CHP'nin Avrupa'nın ve Batı dünyasının nabzını tutmanın önemini nihayet kavradığını gösteriyor. 

Top şimdi Erdoğan'da

CHP'nin yeni başkanı Özgür Özel'in Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yaptığı önemli ziyaretle ülke yönetiminde söz sahibi olmak istediğini açıkça ortaya koyması ve Erdoğan'ın bu ziyareti olumlu karşılaması Türkiye'nin yönetiminde yeni bir dönemin başında olduğumuzu düşündürüyor. Sayın Erdoğan'ın bundan sonra atacağı her adımın dikkatle izleneceği bir döneme giriyoruz.

Türkiye'deki son gelişmeleri yakından izlemekte olan dış dünyanın ve finans piyasalarının da Erdoğan'ın bundan sonraki tavrını dikkatle izleyeceğini tahmin ediyorum. Eski patronu Sayın Erdoğan'ın geçen yıl yaptığı teklifi "rasyonel politikalara geri dönmek" şartıyla kabul eden Mehmet Şimşek'in çabalarıyla bugün gelinmiş olan noktada, S&P ve Fitch gibi rating kuruluşlarının Türkiye'nin notunu yükseltmeye başlamaları önemli bir gösterge. Bu olumlu gelişmenin devam etmesi Türkiye ekonomisinin ihtiyacı olan dış kaynağı çekebilmesi açısından da önemli.

Demokrasi gelirse ekonomi kurtulur

Sayın Erdoğan'ın bundan sonra atacağı adımların ekonominin geleceğini yakından etkileyeceğini düşünebiliriz. Özgür Özel'in atmış olduğu ilk adımın Erdoğan tarafından nasıl karşılık göreceği bu nedenle önemli. Sayın Erdoğan bu açılımı "Tek Adam" yönetiminden temsili demokrasiye dönüş için bir fırsat olarak değerlendirebilirse dış dünyanın ve finans çevrelerinin de bunu olumlu bir gelişme olarak değerlendireceğini sanıyorum.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Özgür Özel'in ilk adımını olumlu karşılamış olması bu konuda bir umut ışığının yandığını düşündürüyor. Ancak Türkiye'nin  demokrasi denebilecek bir rejime kavuşmasının kolay olmayacağını da unutmamak gerekiyor.

Osman Ulagay kimdir?

Osman Ulagay, İstanbul'da sanayici bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Robert Kolej Lisesi'ni ve daha sonra Boğaziçi Üniversitesi'ne dönüşen Robert Kolej Yüksek Okulu'nun ekonomi bölümünü bitirdi.

İngiltere'de, Manchester Üniversitesi'nde "Kemalizm ve Ulusal Kalkınma" konulu tez çalışmasıyla siyasal bilimler dalında master derecesini aldı. İngiltere'de bulunduğu dönemde Cumhuriyet gazetesine gönderdiği "İngiltere Mektupları" ile gazeteciliğe ilk adımını atan Ulagay, Türkiye'ye döndüğünde Cumhuriyet gazetesiyle ilişkisini sürdürdü. 1981'de Ekonomi Servisi Şefi olarak Cumhuriyet'te çalışmaya başladı, ekonomi sayfasını yönetmenin yanı sıra, haftalık söyleşilerle ve köşe yazılarıyla ekonomi gazeteciliğinin gelişme sürecine katkıda bulundu.

1992 yılında Cumhuriyet'ten ayrıldıktan sonra köşe yazarı olarak Sabah gazetesine geçti. Köşe yazarlığını 1993'ten itibaren Milliyet gazetesinde sürdürdü.

2013 yılında Dünya gazetesinde ekonomi yazılarına başladı. Bir dönem T24'te de yazdıktan sonra Mayıs 2016'da, 24 yıl aradan sonra Cumhuriyet gazetesine döndü, ancak kısa bir süre sonra ayrıldı. Bu süreçte Dünya gazetesindeki yazılarına devam etti.

Osman Ulagay, gazete yazılarının yanı sıra çok sayıda kitap çalışmasına imza attı. "Küreselleşme Korkusu ve 2001 Krizi" adlı kitabıyla 2001 yılında Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü'nü kazandı.

Kitapları

- Küreselleşme Korkusu ve 2001 Krizi

24 Ocak Deneyimi Üzerine

Özal Ekonomisinde Paramız Pul Olurken Kim Kazandı Kim Kaybetti?

Özal'ı Aşmak İçin

Enflasyonu Aşmak İçin

- Krize Adım Adım / Günah Sayılan Kehanet

Aklınla Uçur Beni

Küreselleşme Korkusu

Quo Vadis? Küreselleşmenin İki Yüzü

- Küresel Çöküş ve Kapitalizmin Geleceği

- Hedefteki Amerika / 11 Eylül Şoku

Tepki Cephesi / Piyasa İmparatorluğuna Karşı AB-Türkiye Yol Ayrımı

AKP Gerçeği ve Laik Darbe Fiyaskosu

- Türkiye Eskisi Gibi Olmayacak

Türkiye Kime Kalacak / Başbakan'ın Yazdırdığı Kitap

- Dünya Trump'a mı Kalacak?

 

Yazarın Diğer Yazıları

AKP'nin ve Erdoğan'ın geleceği tartışılıyor

Bu gidişatın AKP'nin hatta bir sonraki aşamada Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın siyasi geleceğine gölge düşürecek boyutlar kazanmasından endişe duyanlar arasında Erdoğan'ın yakınındaki kimselerin de bulunduğu ve rahatsız olmaya başladığı söyleniyor

AKP yandaşlar cennetinde "normalleşme" korkusu

Yandaşlar cennetinin nimetlerinden yararlanmış olanların "normalleşmeyi" önlemek için her şeyi göze almaları beklenebilir. Destekledikleri parti yani AKP, iktidarı ele geçirince devletin sahip olduğu olanaklardan yararlanarak kur garantili ihaleleri kapmaya, ormanları ve değerli arsaları ele geçirip malikanelere çevirerek sınıf atlamaya alışan büyük taahhüt ve inşaat şirketlerinden söz ediyorum. İktidarın ve yandaşlarının "normalleşme"ye hiç sıcak bakmamaları da gayet doğal bu nedenle

Sen ne efsunkâr imişsin ey demokrasi

Galiba küreselleşmenin ve dijital devrimin dönüştürdüğü bir dünyada çoğulcu demokrasinin de ciddi bir dönüşüme ihtiyacı var. Bunu erken kavrayan ülkeler ve liderler geleceğe damga vurabilir belki de

"
"