26 Aralık 2023

Dezenflasyonu yönetebilecek miyiz?

2024'ün dünya ekonomisi için de kritik bir yıl olması beklenirken Türkiye'nin hedeflerine sadık kalması gerekiyor

Maliye ve Hazine Bakanı Mehmet Şimşek 2023 yılında bu görevi kabul ederken çok önemli bir açıklama yaptı, Türkiye ekonomisinde "rasyonel" yani "akılcı" politikalara geri dönüleceğine dair güvence aldıktan sonra bu görevi kabul ettiğini açıkladı. Böylece kendisinin görevde bulunmadığı beş yılda Türkiye ekonomisinde "irrasyonel" yani "akıl dışı" politikaların uygulanmış olduğunu da herkese hatırlatmış ve kayda geçirmiş oldu.

Bu süreçte ilginç olan şey, 2023'de Mehmet Şimşek'i bu önemli göreve getiren kişi ile, 2018 yılında onu yanından uzaklaştıran ve "akıldışı" faiz teorisini TCMerkez Bankası'na uygulatarak Türkiye'yi dünyanın en yüksek enflasyonuna sahip ikinci ülkesi haline getiren kişinin aynı kişi olmasıydı.

Enflasyonu kabullenmemenin vebali

Enflasyon söz konusu olduğunda yeterince dikkate alınmayan bir faktör de, halkımızın 1970'lerden bu yana yüksek enflasyonla yaşamaya alıştırılmış bulunması oldu. Bu bilindiği halde siyasi hedeflere varabilmek için faizleri düşürüp büyümeyi pompalamanın ve enflasyonu kamçılamanın ateşle oynamaktan farkı yoktu. Enflasyonu ciddiye almamanın bedelini çoktan öğrenmiş olmamız gerekirdi.

Yükselen enflasyonun başını alıp gittiği ortamda TCMB'yi faizleri düşürmeye zorlayarak ekonomiyi canlı tutma çabalarının geniş kitleyi paradan kaçıp tüketime yöneltmesi kısır döngüyü tamamladı. Tam bir fiyat anarşisi yaşandı Türkiye'de, hemen her alışverişte kazık atanla kazığı yiyenin anlık tercihleri belirleyici olmaya başladı. Kendini besleyen bir ve sonu olmayan bir süreçti bu.  

Şimdi "dezenflasyon" var gündemde

Şimdi Mehmet Şimşek ile TCMB başkanlığına getirilen Hafize Gaye Erkan'ın öncelikli hedefi, ülkemizde yapılması zor olanı yaparak enflasyon virüsünü etkisiz hale getirecek olan süreci, yani "dezenflasyon"u başlatmak.

Başta ABD olmak üzere dünyanın önde gelen ülkeleri yıllık enflasyon yüzde 5'i geçince paniğe kapılıp faizleri artırdı ve enflasyonu kontrol altına aldı. Türkiye ise 70 ülkenin merkez bankalarının hızla faiz artırdığı dönemde ülkeyi keyfi kararlarla yöneten kişinin inadı yüzünden politika faizin düşürmeye devam etti ve azgın enflasyona sürüklendi.

"Dezenflasyon" kolay değil

Çok geç de olsa aklını, yolunun bulunmuş görünmesi olumlu bir gelişme ama "dezenflasyon" sürecinin de zorluklarla dolu olduğunu unutmamak gerekiyor. TCMB'nin yeni başkanı Hafize Gaye Erkan, izlenen yüksek faiz politikasının etkisiyle enflasyonun gerilemeye başlamasıyla birlikte uygulanan politikanın büyümeyi düşürücü etkisinin azalacağını ve yeni dengelerin kurulacağını belirtiyor ama 2024'te ekonomimizde ciddi bir yavaşlamanın yaşanması ve işsizliğin artması olası görünüyor. Öte yandan enflasyon muhasebesinin devreye girmesinin yaratabileceği sorunları da unutmamak gerekiyor.

2024'ün dünya ekonomisi için de kritik bir yıl olması beklenirken Türkiye'nin hedeflerine sadık kalması gerekiyor.

Yerel seçim tehdidi

Finans dünyası Türkiye'deki bu gelişmeleri dikkatle izliyor ve nihayet akılcı politikalara dönülmüş olmasını olumlu bir gelişme olarak değerlendiriyor ama Cumhurbaşkanı Erdoğan için en önemli faktörün seçmenin nabzı olduğunu da hemen herkes öğrendi artık. Bu nedenle 31 Mart'ta yapılacak olan yerel seçimlerin "dezenflasyon" programını olumsuz etkileme olasılığı da gözardı edilmiyor

Osman Ulagay kimdir?

Osman Ulagay, İstanbul'da sanayici bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Robert Kolej Lisesi'ni ve daha sonra Boğaziçi Üniversitesi'ne dönüşen Robert Kolej Yüksek Okulu'nun ekonomi bölümünü bitirdi.

İngiltere'de, Manchester Üniversitesi'nde "Kemalizm ve Ulusal Kalkınma" konulu tez çalışmasıyla siyasal bilimler dalında master derecesini aldı. İngiltere'de bulunduğu dönemde Cumhuriyet gazetesine gönderdiği "İngiltere Mektupları" ile gazeteciliğe ilk adımını atan Ulagay, Türkiye'ye döndüğünde Cumhuriyet gazetesiyle ilişkisini sürdürdü. 1981'de Ekonomi Servisi Şefi olarak Cumhuriyet'te çalışmaya başladı, ekonomi sayfasını yönetmenin yanı sıra, haftalık söyleşilerle ve köşe yazılarıyla ekonomi gazeteciliğinin gelişme sürecine katkıda bulundu.

1992 yılında Cumhuriyet'ten ayrıldıktan sonra köşe yazarı olarak Sabah gazetesine geçti. Köşe yazarlığını 1993'ten itibaren Milliyet gazetesinde sürdürdü.

2013 yılında Dünya gazetesinde ekonomi yazılarına başladı. Bir dönem T24'te de yazdıktan sonra Mayıs 2016'da, 24 yıl aradan sonra Cumhuriyet gazetesine döndü, ancak kısa bir süre sonra ayrıldı. Bu süreçte Dünya gazetesindeki yazılarına devam etti.

Osman Ulagay, gazete yazılarının yanı sıra çok sayıda kitap çalışmasına imza attı. "Küreselleşme Korkusu ve 2001 Krizi" adlı kitabıyla 2001 yılında Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü'nü kazandı.

Kitapları

- Küreselleşme Korkusu ve 2001 Krizi

24 Ocak Deneyimi Üzerine

Özal Ekonomisinde Paramız Pul Olurken Kim Kazandı Kim Kaybetti?

Özal'ı Aşmak İçin

Enflasyonu Aşmak İçin

- Krize Adım Adım / Günah Sayılan Kehanet

Aklınla Uçur Beni

Küreselleşme Korkusu

Quo Vadis? Küreselleşmenin İki Yüzü

- Küresel Çöküş ve Kapitalizmin Geleceği

- Hedefteki Amerika / 11 Eylül Şoku

Tepki Cephesi / Piyasa İmparatorluğuna Karşı AB-Türkiye Yol Ayrımı

AKP Gerçeği ve Laik Darbe Fiyaskosu

- Türkiye Eskisi Gibi Olmayacak

Türkiye Kime Kalacak / Başbakan'ın Yazdırdığı Kitap

- Dünya Trump'a mı Kalacak?

 

Yazarın Diğer Yazıları

Savaşı kim tetikleyecek?

İsrail'in Hamas'ın saldırısına uğraması sonrasında Orta Doğu'da yaşananların bundan sonra hangi gelişmelere yol açacağını kestirmek şimdi daha da zorlaştı

Dünya savaşa mı gidiyor?

Son dönemde dünya gündemini en fazla meşgul eden konulardan biri de yapay zekanın insanlık alemini nasıl etkileyeceği konusu...

Demokrasi açılımı ekonomiyi kurtarır mı?

Türkiye'deki son gelişmeleri yakından izlemekte olan dış dünyanın ve finans piyasalarının da Erdoğan'ın bundan sonraki tavrını dikkatle izleyeceğini tahmin ediyorum