30 Nisan 2023

Yırtılan kuponlar ve Kemal Sunal'dan 1 Mayıs Marşı

1 Mayıs Marşı, Ruhi Su ve Dostlar Korosu'ndan başlayarak Timur Selçuk, Cem Karaca, Grup Yorum, Edip Akbayram, Suavi gibi pek çok sanatçı tarafından seslendirildi ve seslendiriliyor. Ama Kemal Sunal'ın o bir kublecik yorumunun bıraktığı etkiyi unutmak imkânsız…

80-90'lı yıllarda gazetelerde kupon furyası vardı. Belli sayıda kupon kesip biriktirenler, ansiklopediden bisiklete, saklama kabından buzdolabına, ihtiyaçlarına göre envai çeşit ürünlerin sahibi olurlardı. İlk zamanlar önemine binaen gazetelerin manşet üstlerinde, logonun sağ ve solunda ya da ana sayfanın alt köşelerinde yayınlanan bu kuponların sayısı da zaman geçip kampanyalar çeşitlendikçe arttı. Hatta ilerleyen yıllarda gazetelerin içlerinde sadece kuponlardan oluşan sayfalar görülür olmuştu. Daha neler verilecek derken bir gazete kuponla araba kampanyası başlattı. Kuponlu yaşamın zirvesiydi bu.

Öyle bir Türkiye vardı ki, gazeteden kesilen kuponla araba bile alınabiliyordu. Türkiye'nin bu kuponlu yılları, filmlere dahi konu oldu. Yönetmenliğini Atıf Yılmaz'ın yaptığı "Köşeyi Dönen Adam" da, umudunu kuponlara bağlamış, gazeteden bir parça yırtmakla hayatta da yırtacağını uman odacı Adem'in (Kemal Sunal) zengin olma hayallerini konu ediyordu. Filmde kupon keserek köşeyi döneceğini sanan Adem'e hayat acı gerçekleri yaşayarak öğretecekti. Filmin finalinde ise, biriktirdiği kuponları yırtıp atan Adem, ne yapacağını bilmeden sokaklarda amaçsızca dolaşırken kendisini birden 1 Mayıs işçi kortejinin içinde buluveriyordu. Hayat onu olması gerektiği yere, kendisi gibi işçilerin, emekçilerin arasına alıvermişti.

Filmde bir kuble söylerken gördüğümüz odacı Adem'in 1 Mayıs Marşı yorumu da, hep sıkılmış yumruklarla seslendirilegelen bir eserin, hayli naif bir yorumu oldu. Sanki anlamı, söylendiği o anda kavranan doğaçlama bir yorum olarak ve organik Kemal Sunal gülüşü eşliğinde belleklerimizde kaldı. 

1 Mayıs Marşı, 1974'te, Maksim Gorki'nin "Ana" romanından uyarlanan tiyatro oyununun Ankara Sanat Tiyatrosu'nda sahnelenmeye hazırlanması sırasında Sarper Özsan tarafından yazılıp bestelenmişti. Fakat Özsan'ın bir oyun müziği olarak yazdığı eserin sahnelerden inip sokağa, halkın arasına karışması çok uzun sürmedi. Zamanla Türkiye'deki işçiler, emekçiler, sol siyaset, sivil toplum örgütleri ve halk tarafından benimsendi. Eserin sahibi Özsan bir röportajında, "1 Mayıs Marşı'nın ezgisinin temeli, bizim Kürdî dizimizle, sol minör dizisinin karışımı sayılabilir. Marşı yazarken sevilebilir ve rahatlıkla söylenebilir bir marş olduğunu düşünüyordum. Ama marşın, oyunun sınırlarını aşıp bu denli yaygın bir duruma geleceğini o gün düşünmem olanaksızdı" diyordu.

1 Mayıs Marşı, sahnelere sığmayıp sokağa taşan, milyonların söylediği bir ezgi haline gelirken Ruhi Su ve Dostlar Korosu'ndan başlayarak Timur Selçuk, Cem Karaca, Grup Yorum, Edip Akbayram, Suavi gibi pek çok sanatçı tarafından seslendirildi ve seslendiriliyor. Ama Kemal Sunal'ın filmdeki o bir kublecik yorumunun bıraktığı etkiyi unutmak imkânsız. Çünkü bir şarkı ya da marş, sahnelerde, meydanlarda topluca söylenmesi kadar günün herhangi bir anında, kendi kendimize mırıldanacak kadar içimize yerleşebilmişse ondan korkulur.

Kuponlarla yırtmayı düşünürken, üzerine biçilen dar kıyafeti yırtıp atmaya yönelen bir bilinç aydınlanışının göstergesi olarak Kemal Sunal'ın Marşı mırıldandığı o sahne de bu korkuyla uzun yıllar sansürlenecekti. İşçi Adem'in kupon kesmekten vazgeçip bıraktığı makas, sansür kurullarının elinde, gazeteden kupon keser gibi filmin o sahnesini kesip alacak, böylece bu ürkütücü aydınlanışa (!) fırsat vermek istenmeyecekti. Fakat bu nafile bir çabaydı. 1 Mayıs Marşı çoktan sokaklara çıkmış, hep bir ağızdan meydan meydan söylenir olmuştu ve artık ona makas işleyemezdi.

Yarın 1 Mayıs… 1 Mayıs Marşı'nı yorumlayan odacı Ademlerin artması dileğiyle…

Ömer Sercan kimdir?

Ömer Sercan 1974'te Bursa'da doğdu. İlk ve orta öğrenimini Eskişehir ve Bursa'da tamamlayarak İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'nden mezun oldu.

Öğrencilik yıllarında İstanbul Üniversitesi Fotoğrafçılık Kulübü'nde başlayan uğraşını zamanla bir mesleğe dönüştürerek ulusal gazete, dergi ve TV kanallarında muhabir/editör olarak çalıştı.

Türkiye'nin önemli medya kuruluşlarında muhabirlik/editörlük, farklı içerikteki TV yayın ve yapımların program danışmanlığı, metin yazarlığı ve yayın editörlüğünü üstlendi. Çok sayıda tanıtım/ belgesel/reklam filmlerinin senaryo/metinlerini yazdı.

Türkiye'yi şarkılardan dinlemeye ve yazmaya devam ediyor.

Yazarın Diğer Yazıları

"Niyazi Köfteler", birleşsin köfteciler…

Karaca, "Niyazi Köfteler"i yazdığından bu yana 32 sene geçti. Hükümet ne kelime, rejim bile değişti. Ama köfte, Türkiye kültürü, müziği ve siyasi hayatındaki belirleyici rolünü hâlâ sürdürüyor

Yolumuza çıkardı bir zamanlar şarkılar…

Benim için iyi şarkıların en büyük ölçütlerinden biri, otomobillerin açık camlarından etrafa saçılıp saçılmıyor oluşları. Hele araç uzaklaştıkça şarkının o giderek düşen volümüyle elinden kaçmakta olanı yakalama, tutmaya çalışma hissi. Mert Demir'in "Ateşe Düştüm"üyle de sokakta karşılaştım

İnsanı işinden gücünden alıkoyan bir "cover"

Bir pencere aniden açılır da içeriye birden soğuk hava dolar ya, öylesine keskin, çarpıcı, ürpertici bir etki. Nereden geldiğini, nasıl olduğunu anlamaya çalıştığınız bir dış müdahale. İlk duyulduğunda dinleyicide "nedir bu" sersemliği yaşatan, çok güçlü bir çarpılma hâli. Bir yeniden yorum, ancak bu kadar kişilikli, iddialı ve sarsıcı olabilir…