26 Aralık 2021

Kaç yıl geçti aradan: Şarkılı maarif takvimi…

2022'ye girerken şarkılı maarif takvimimizden düşen yapraklarla memleket müzik tarihinde ağlaya güle dinlediğimiz şarkılardan küçük bir demet eşliğinde herkese mutlu yıllar…

Çok değil daha on beş, yirmi yıl öncesine kadar evlerde duvarlara asılan, her bir güne bir sayfanın ayrıldığı 365 yapraklı kopar at duvar takvimleri kullanılırdı. Pek çok evde hâlâ vardır da. Bu takvimlerin jenerik markasıysa ilk örnekleri 1920'lere kadar uzanan Saatli Maarif Takvimi'ydi. Üzerinde ayın kaçıncı gününde olunduğunu gösteren kocaman bir rakamla bulunulan ay ve günün iri puntolarla yazıldığı, küçük analog saat şekilleriyle ezan vakitlerinin gösterildiği bu takvimler leyleklerin göçe başladığını da söylerdi, mutlu evliliklerin sırlarını da. Ömür ağacından her gün yaprak dökmesiyle depresyonist etkisi yüksek olan bu takvimleri uzun yıllar kullandık. Neyse konumuz bu takvimler değil ama şöyle yakın dönem şarkılardan bir takvim yapsak, sonra bugün ile aradaki farkı hesaplayıp kaç zaman geçtiğini bulsak. Sonra da durduk yere şaşırsak, "Ajda, Aman Petrol'u okuyalı 41 sene olmuş, vay be" falan desek…

Pek çok müzik otoritesi, Türk pop müzik tarihini Fecri Ebcioğlu'nun sözleriyle İham Gencer'in seslendirdiği bir aranjman olan "Bak Bir Varmış Bir Yokmuş" ile başlatıyor. Türkçe sözlü pop müziğin ilk örneği olarak 1961'de yayınlanan ve popta milat olan bu şarkı çıkalı, bu yılın sona ermesiyle birlikte 60 sene bitiyor…

Kronolojik bir sıra izlemeye niyetim yok, amacım sazlı sözlü hatta klipli müzik tarihimizden, TV ekranlarından hafızalarda kalan performansları, unutulmaz şarkıları, sıra dışı sözler ve besteleri yeni yıla birkaç gün kala beraber hatırlamak. 80'lerin TV programlarından nostaljik görüntülerle sosyal medyada karşılaştığımızda yaşadığımız etkiyi, yazıyla yapabilmek. Geride kalanın, eskiyenin güzelleştiği bir ülkede, "Neydi o günler" deyip şarkıları organik ürünler gibi geri dönüştürmeye, toplumsal belleğimizi bu yolla tazelemeye çalışmak.

Türkiye müzik tarihinden çılgın bir yaprak kopararak başlayalım; Türkiye Radyo Televizyon Kurumu TRT, gece tam 00.00'da Kadifeden Kesesi'yle karışık darbuka sololar eşliğinde dansözün (oryantal dans sanatçısı) çıktığı yılbaşı programlarını yayınlamaya başlayalı en az 40 yıl oldu. Konu hakkında daha derinlemesine bir analiz isteyenler, Ahmet Tulgar'ın iktidar ve dansöz arasındaki ilişkiyi enfes çözümlerle ortaya serdiği iki yıl önce T24'te yayımlanan yazısına bakabilirler.

Evet, neydi o günler… Adnan Şenses'in bir TV programında kurduğu çilingir sofrasında rakısını yudumlayıp sigarasını içerken bembeyaz gömleğine Haydari damlatacak diye korka korka izlediğimiz "Doldur Be Meyhaneci" performansından bu yana 15 yıl geçti.

Yonca Evcimik'in "Okayi yamaşita kombamba" sözleriyle başlayan "8.15 Vapuru" teklisi çıkalı 17 yıl sona eriyor. Hele MFÖ'nün "Ha bu ya da feste sebaha / Dasdisdos / Sude sude su" deyişinden bu yana 31 sene uçmuş. Vay arkadaş…

Devam edelim; yine bir TRT yılbaşı programında Emel Sayın "Yağdır Mevlam Su"yu söylerken ağlayalı tam 34 yıl oluyor.

Jeopolitik konumu üzerinde ağlaya güle yaşayan milyonlarıyız biz Türkiye'nin. Şarkılar kadar sahici başka ne var ki bir ülkeyi anlayabilmek için…

Türk popuna, içine nefesini üflediği şişeden çıkarmayı başardığı 'yupabup yupupabup' sesleriyle yeni bir enstrüman kazandıran Aşkın Nur Yengi, "Takvimlerden haberin yok mu geçiyor yıllar, kimimiz yorgun kimimiz solgun kimi isyankâr" diyeli 27 sene bitiyor.

Tarkan'ın sesi ve müziği kadar ön dişlerindeki bariz açıklığın da hafızamıza kazındığı klibiyle ilk müzikal çıkışını yaptığı "Kıl Oldum Abi" bile 2022'de 30 yaşına basacak. Bile dedim çünkü bana daha dünmüş gibi geliyor…

Borç isteyene kıl oluşun müzikal ifadesi, Hakan Peker'in '90'lar gençliğinin cep şarkısı yaptığı "Hey Corç, versene borç" da 30 yılı devirdi.

Zerrin Özer'in güçlü yorumuyla zamansızlaştırdığı "Gönül" şarkısının 1979 tarihli televizyon kaydında, şarkı başlarken aniden döne döne kadraja giren hırpani kıyafetli dansçının Behzat Ç. karakterini canlandıran Erdal Beşikçioğlu olduğu iddia edileli 8 yıl, klip ilk kez yayınlanalı ise tam 42 sene geçti.

Konser kaydının neredeyse olduğu gibi banda alındığı ve gezegenimizde yayınlanmış en sahici albümlerden olan Resitaller 1'de Ahmet Kaya'nın Odam Kireç Tutmuyor'a, "Şimdi isterseniz hepimizin bildiği bir halk türküsü söyleyelim mi, Odam Kireç Tutmuyor, söyleyelim mi onu" diyerek, çocukları oyuna çağıran bir davet tonunda girişi hâlâ kulaklarımda, 32 yıl oldu…

"Dertli gönüllere giren, işte benim Zeki Müren" dizelerinin, içinde bulunduğu şarkıdan çıkıp klişeleştiği, cümledeki öznenin yerine herkesin kendi adını soyadını koyarak söylediği "Ben Zeki Müren"i kendisinden ilk kez dinleyeli 33 sene devriliyor.

Dövize endeksli mevduat uygulaması ilk çıktığında 22 yaşında olan ve bu ticari ve siyasi enstrümanı hayatında iki kez gören Cem Karaca, son uygulamaya yetişemedi ama 1992 yılında yaptığı "Raptiye Rap Rap"ta bugünleri 30 yıl önceden görmüş; "Hanimini hüppen denzigi banna rap rap, Kefeşle tayyüş ille de kıtmir rap rap, Eriyor liralar mark kap dolar al" diye haykırmıştı!

Nejat Yavaşoğulları'nın umudumuzun dizginlerini koyverip içimizde çılgın bir koşuyu başlatan "Sözlerimi Geri Alamam"ı, daha ehlileştirilmiş, sakinleştirilmiş yeni yorumuyla İş Sanat'ın çevrimiçi konserinde paylaşalı on gün, bildiğimiz klasikleşmiş düzenlemesiyle ilk kez söyleyeli ise 31 yıl oldu.

Esmeray'ın 44 yıllık "Gel Tezkere"siyle bitti askerlikler.

Sezen Aksu'nun, "Kaç Yıl Geçti Aradan"ı çıkalı da 44 yıl geçti.

Ayten Alpman'ın eskimeyecek yorumuyla yıllar içinde gayrı resmi ulusal şarkımıza dönüşen "Memleketim" de 2022 ile birlikte 50. yılına giriyor.

2022'ye girerken şarkılı maarif takvimimizden düşen yapraklarla memleket müzik tarihinde ağlaya güle dinlediğimiz şarkılardan küçük bir demet eşliğinde herkese mutlu yıllar…

Yazarın Diğer Yazıları

Az kuru pilav yanında “Nenni de Feridem”

“Gidiyorum işte gör, Hayalde gör düşte gör, Gıymatımı bilmedin, Bir kötüye düş de gör, Nenni de Feridem nenni” Mesela Ürgüp yöresine ait bu muhteşem türkü, tam esnaf lokantalarında dinlenesidir. Ağır aksak ritmiyle, içindeki kaşık şıkırdatmalarıyla, mekândaki çatal kaşık seslerinin içine bir güzel karışır, dinlenmez de sanki adeta yenilir yutulur. Hatta ‘dadından yinmez’

İyi miyiz değil miyiz?

Bugün Türkiye pop müziğinin güncel örnekleri üzerinden bir dinleme yapınca, Demirel’e atfedilen bir vecize aklıma geldi. Efendim kendisine sormuşlar, “Bana Türkiye’nin durumunu bir kelimeyle anlatın derseniz, iyi derim. İki kelimeyle anlatın derseniz, iyi değildir derim” demiş

"Aman Avni, bunlar ne güzel şeyler"

Onun "Bir kadeh şarap gibi içilmiş şarkılar"ıyla gönlümüzü eğlendirebilme, hayatta kendimizi eyleme, oyalayabilme becerisini kazandık; "Bu Akşam Bütün Meyhânelerini Dolaştım İstanbul'un" ve "Kader Kime Şikâyet Edeyim Seni" ile öğrendik yaşamayı. Ruhumuzun boşluklarını onun nağmeleriyle bir güzel sıvadık, kapattık

"
"