22 Şubat 2014

Zayıflamadaki kilit nokta: İştah hormonları

Dünyada 1 milyardan fazla sayıda yetişkin ya fazla kilolu veya obez. Kilo ile mücadele modern tıbbın en büyük mücadeleyi verdiği alan. Ne oldu ve ne değişti dünyada ve obezite neden bu kadar büyük bir sorun haline geldi?

Dünyada 1 milyardan fazla sayıda yetişkin ya fazla kilolu veya obez. Kilo ile mücadele modern tıbbın en büyük mücadeleyi verdiği alan. Ne oldu ve ne değişti dünyada ve obezite neden bu kadar büyük bir sorun haline geldi?

Kontrolden çıkan ve bir canavara dönüşen iştah hormonları bu sorunun sebebi mi? İştah hormonları neden çıldırır? Neden yağ ve kalori kısıtlamalı diyetler gerçek sorunu çözmeye yardımcı olamıyor? Neden zayıflamak ve bir daha kilo almamak niçin bu kadar zor?  

İştah hormonlarındaki dengenin bozulması sonucu iştah artışı ve yanlış yiyecek seçimleri sonucu kendini doymuş ve tatmin olmuş hissetmemek  muhtemelen kilo almanın  en büyük nedeni. Ayrıca artmış iştah sonucu sık sık atıştırma yapmak da kilo aldırıyor. Ayrıca vücut giderek toksik hale geldikçe açlıkla karıştırılan ama aslında gerçek açlık olmayan bir durumun içine sürüklenebilir. Sürekli acıkıyorsunuz, çünkü vücudunuz sürekli size aç olduğu sinyalini gönderiyor. Çıkış yolu var mı, evet elbette..

Sonuçları oldukça sarsıcı bir çalışmaya göre, bakliyat türleri iştahı azaltıyor, tokluk hissi veriyor ve Ghrelin adlı iştah hormonunu düzenleyerek bunu gerçekleştiriyor.

Ghrelin iştahı kontrol eden esas hormonlardan biridir ve eğer artarsa bu  açlık atakları ve kilo almayla sonuçlanır. Bu nedenle eğer Ghrelin’i  kontrol edebilirsek, iştahı da kontrol edebiliriz. Ghrelin’in azalması tokluk hissi ve dolayısıyla kilo vermeyle sonuçlanır.

Şu anda obeziteye karşı kullanmak üzere bir aşı geliştirilmeye çalışılıyor ve ghrelini hedefliyor. Fakat bu aşının piyasaya çıkmasını beklemenize gerek yok. Barbunyafasulyesi ve ektraktı Ghrelin’i azaltıyor.

Barbunya fasulyesi ile yapılmış çalışmalar Ghrelin düzeylerini azaltmasının yanısıra alfa-amilaz enzimini de engelleyerek -karbonhidratları şekerlere parçalayan enzim- bu şekilde şekerin sindirilmesini yavaşlatarak ve barsaklardan emilimini azalttığını da gösteriyor.

 

İştah hormonları obeziteye nasıl sebep olur?

 

Normalde midemiz ve barsaklarımız yiyecekle dolduğu zaman artık yemeye devam etmememiz için tatmin olma hormonları salgılanır. Bu hormonlar; kolesistokinin, Glukagon like peptid-1 (GLP-1) ve peptid YY (PYY) gibi hormonlardır ve barsaklar boşaldığı zaman (mide değil) ve vücudunuzun ekstra kaloriye ihiyacı olduğu zaman bu hormonların sevyesi azalır. Böylece acıkmaya başlarız.

Bunların aksi yönde iştahı arttırmak için çalışan hormonlarımızın başında ise Ghrelin gelir. Boş mide Ghrelin hormonunun salgılanmasını uyarır. Ghrelin beyinde yemekten içmekten zevk aldığımız aynı mekanizmayı kullanır. Ghrelin fazla aktive olduğunda bu yeme krizlerine neden olur. Çoğu kilo vermeye çalışan obez vakalarda ghrelin artmıştır ve bu nedenle iştah ve yeme davranışı tetiklenmiştir.

Ayrıca pek çok obezite vakasında iştahı düzenleyen hormonlara karşı bir duyarsızlaşma vardır. Bu da normalde ‘’dur’’ sinyalini alamamayla sonuçlanabilir. Kilo vermeye çalışan çoğu obez insanda ghrelin düzeyleri artmış olduğu için bu daha fazla yemek yeme, doyma hissi zorluğu ve beynin de yanlış davranışı ödüllendirmeyi desteklemesi obezitede ana faktördür.

Sağlıklı kilo vermeyi hedefliyorsak Ghrelini ve dolayısıyla iştahı azaltmayı hedeflemeliyiz. Bu arada CCK, GLP1, PYY hormonlarına karşı duyarlılığın tekrar artması hedeflenmeli. Ancak bu şekilde açlık azaltılırken ve fazla kalori tüketimi vücut tarafından ödüllendirilmesinin önüne geçilebilir. Açlık hissi azaldıkça psikolijik ödül mekanizması ve aşırı kalori alımının da önüne geçilmiş olur.

 

İştah hormonlarının tekrar düzenlenmesi

 

Ghrelini güvenli ve risksiz bir şekilde azaltmanın birkaç yolu var. Bunlardan biri ve daha riskli olanı mide küçültme amelyatlarıdır.  Uzun yıllar boyunca doktorlar da kilo vermenin nedeninin mide küçülmesi nedeniyle daha az yemesi olduğuna inandılar. Ancak bunun asıl sebebi küçük mide değil, yiyecek miktarındaki azalmanın yanısıra, cerrahi bir teknik sonucu Ghrelin üreten mide dokusunun alınması sonucu ghrelin seviyelerinin azalması ve iştahı baskılayan CCK, GLP1 ve PYY düzeylerinin artması zayıflamayı ağlayan asıl sebeptir.

İkinci ve daha sağlıklı olan yol ise baklagillerin içerdiği fitoaglutininler sayesinde iştah hormonlarını aynı amelyat sonucunda olduğu gibi yeniden düzenlemenin mümkün olmasıdır. Ancak bugüne kadar alışılagelmiş kalori kısıtlama diyetlerinin bu tarz hastalarda başarılı olma şansı ve ihtimali yoktur. Bu nedenle bu hastalar sürekli tekrarlayan başarısızlıklarının tek sebebi olarak kendilerini görmemelidirler.

Mide küçültme amelyatları kendi risklerini taşır ve yüksek fiyatı nedeniyle karar verilmeden önce gerekli görüldüğü takdirde psikolojik bir destek yardımıyla ve sağlıklı besin tercihleri ile beslenmeye başlayarak Ghrelin düzeyini aynı mide küçültme amelyatında olduğu gibi azaltabilmeleri mümkündür.

Barbunya fasulye ile yapılan bilimsel bir çalışmanın sonuçlarına göre mide küçültme amelyatı ile elde edilebilen iştah hormonlarının tekrar ayarlanması mümkün. Bu bakliyat Ghrelin’i baskılrken, iştahı azaltan diğer CCK, GLP1 ve PPY hormonlarını arttırır. Bu değişim yiyecek tüketimini azaltır, kilo vermeyi kolaylaştırır, kan yağlarını ve şekerini azaltır. Ghrelin’in azalması yiyecek bağımlılığını da azaltır.

Bakliyatların hayatımızdan çıkarılmasının obeziteye katkısının olduğunu düşünüyorum. Yemek olarak, piyaz gibi, sebze yemeklerinin içinde ve salataların içinde daha çok tüketmeye çalışın.

Sağlık tesadüf değildir.

Dr.Nurhayat Gül

www.drnurhayatgul.com

Yazarın Diğer Yazıları

Eksozom: Hücresiz hücresel tedavi

Tedavi amacına yönelik olarak olağanüstü yenileyici özelliklerinden dolayı Mezenkimal Kök Hücre kaynaklı eksozom çeşitli hastalıkları tedavi etmede tercih edilmektedir

Beyin sağlığı, Omega 3 ve BDNF

Yeterli omega 3 tüketip tüketmediğinizi anlamanızın en iyi yolu omega indeksi’nizi ölçtürmektir

Zombi hücreler

Anti-aging tıbbı daha önce kader kabul ettiğimiz yaşlılığı tedavi edilebilir hastalıklar kategorisine sokmaya başladı ve bu kapsamda hücresel yaşlanma ve oksidasyon dikkat ve tedavi gerektiren bir sorun olarak ele alınıyor. Senolitik tedavi yani yaşlılığı bir hastalık kabul ederek tedavi eden ilaç araştırmaları şu an devam ederken, elimizde henüz tedavide kullanabileceğimiz bir ilaç imkanı sağlamasa da, elimizdeki bilgilerle neler yapabileceğimize odaklanalım

"
"