Kilo verme işinin boğazını tutmak ve biraz hareketle çözüleceğini, bu iki basit çözüme indirgenebilen bir sorun olduğunu düşünenler olsa da ben buna kesinlikle katılmıyorum. Kilo vermenin önündeki en önemli engellerden biri, açlık duygusu veya iştahla olan giriştiğimiz amansız mücadeledir. Kilo veremediğimizde boşa kürek çekmekten ve sonu hüsranla biten denemelere devam etmekten yorgun düşüp, kafası karışmış bir halde bu sorunu çözemeyeceğine inanmış ve bu kadar çabaya değmeyeceğini kabullenmiş bulabiliriz kendimizi. Çoğumuzun zayıflama konusunda az çok bir bilinci olsa da söz konusu kilolar olduğunda birşeylerin kolayca ters gittiğini veya en azından arzu ettiğimiz kadar iyi gitmediğini görenlerimizin sayısı epey yüksektir.
Zayıflama bilimi diye bir kavramdan söz etmek gerekir. Bu sürecin içinde bedensel ve psikolojik tedaviler ve çözümler bulunmalıdır haliyle. Size bugün zayıflarken kilo vermenizi zorlaştıran, sizi acıktıran ve hatta kilo vermenizi imkansızlaştıran dört hormonla tanıştırmak ve rakibinizle mücadelenizde işinize yarayacak birkaç ipucu vermek istiyorum.
Sebep 1: Adiponektin
Kilo vermenin köşe taşı olan hormonlardan biri Adiponektin’dir. Gelin biz ona kısaca A hormonu diyelim. Görevi depolanmış yağın enerji kaynağı olarak kullanmasını sağlayan hormondur. Çalışmalar, kanınızda dolaşan A seviyesi ne kadar fazla ise o kadar fazla yağ yakabildiğinizi gösteriyor. Temel olarak ne kadar olacağını genetiğiniz belirlese de yine de yapabilecekleriniz var. Ne kadar A varsa o kadar az yağınız olur. Ancak bir kötü haber var, vücudunuzda ne kadar fazla yağ varsa, A düzeyiniz o kadar düşük oluyor. Yani bu kısır döndüden çıkabilmek için besin içeriği bakımından daha kaliteli ve daha iyi yiyecek tercihleri yapmalısınız o zaman bu kısır döngüden çıkma şansınız olur.
A seviyenizi yükseltmek için ipuçları:
- Magnezyum alımınızı arttırın. Bunu ya hap şeklinde, destek olarak veya daha fazla ay çekirdeği ve kabak çekirdeği yiyerek yapabilirsiniz.
- Yiyebildiğinizden daha fazla yeşil yapraklı sebze ve salata yiyin. Bu A seviyenizi arttırır.
- Yararı olacak bir diğer şey, uzun aralarla yemektir. Çalışmalar öğün aralarında uzun zaman olduğunda bunun A seviyenizi artırmaya yardımcı olduğunu gösteriyor.
Sebep 2: Ghrelin
Zayıflamanızın önündeki ikinci engel fazla Ghrelin.. namı diğer iştah hormonu. Ne kadar çoksa o kadar çok hatta daha da çok çikolata, ekmek, şarap, peynir yediren ve diyeti sabote eden, yüksek derecede bağımlılık yaratan tatlı ve yağlı yiyeceklere karşı koyamamanıza ve daha çok yemenize sebep olan iştah hormonu. Azaltmak için gün içinde sık aralarla ufak öğünler yapabilirsiniz ancak bu İnsülin seviyenizi arttırır ve bu da kilo vermenin önündeki bir diğer engel olduğundan akıllıca bir çözüm olmaz. Ayrıca çalışmalar uykusuzluğun bu iştah hormonunun artmasına neden olduğunu gösteriyor.
Sebep 3: İnsülin dengesizliği
İnsülin’i hepimiz iyi biliriz. Kanda şeker yükseldiğinde artar ve yemiş olduğunuz fazladan ekmek, makarna, pilav, tatlı, pasta, çikolata, gofret ne varsa hepsini yağa çevirip göbeğinizde depolar. Ayrıca damarlarınızda da yağ depolanmasına sebep olur. Eğer kilo fazlalığınız varsa mutlaka az veya çok insulin dengesizliği yaşıyorsunuzdur. Fazla miktarda insülin ortalarda dolaşırken hele insülin direnciniz var ise kilo kaybetmenize neredeyse imkan yoktur.
Kanda şeker düzeyiniz ne kadar az ise, pankreasınızdan o kadar az insülin salgılanır. Bilim insanları insülin düzeyi düştüğü zaman vücutta ‘Hormon Sensitif Lipaz’ HSL seviyesinin arttığını biliyorlar. Bu da kısaca sizin yağ yakma düğmeniz. Böylece vücudunuz enerji olarak bu yağı kullanabilecektir. HSL yağ hücrelerinin kapısını açan dostumuzdur. İnsülin azaldıkça HSL artar yada tam tersi. Çoğumuzun yediği normal yemekler bu yağ yakıcı düğmeyi çoğunlukla kapatmaktadır.
Şeker veya yedikten sonra kanda şekere dönüşen yiyeceklerin yenmesi insülin üretimini tetikler. Fakat sağlıklı diye düşündüğümüz ve sık tükettiğimiz çoğu yiyecek de aynı şeyi yapar. Örneğin tam buğday ekmeği, tam çavdar ekmeği, esmer pirinç, tam buğday unundan makarna, patates bunların hepsi insülin seviyesini arttırır.
Sebep 4: Kortizol
Vücudunuzun tehlike ve stres durumunda kortizol salgıladığını muhtemelen biliyorsunuzdur. Modern hayatın yarattığı stres ve kortizol cevabı bazılarımızda daha fazla olabilir. Bu fazla kortizol kilo vermenizi engelliyor olabilir. Bunu da..
- Tatlı ve karbonhidratlara iştahınızı arttırarak
- Sürekli açlık duygusuna ve fazla yemeye neden olarak
- Enerji için kaslarınızın kullanılmasına neden olarak
- Kas kitlenizin azalması nedeniyle metabolizma hızınızın yavaşlamasına yol açarak
- Karın ve bel bölgenizde yağ depolanmasına neden olarak
Kortizol, kilo vermeyi zorlaştıran ve çok fazla akla gelmeyen hormonların başında geliyor. Diyet yaparken kortizolun normal düzeylerine azaltılması hedeflenir.
Şimdi elinizde kilo verme sürecinizde kullanabileceğiniz birkaç ipucu var ve umarım işinizi kolaylaştırmak için bu bilgileri kullanırsınız. Eğer kilo vermekte hala çok zorlanıyorsanız sebebi vücudunuzdaki fazla kortizol olabilir. Ayrıca kortizol seviyenizi kontrol edebilirseniz diğer pek çok önemli hormonun işlevleri de düzelebilir.
Yüksek kortizol düzeyleri ile depresyon arasındaki ilişki olduğunu, düşük enerji ve hızlanmış yaşlanma arasında bağlantı olduğunu gösteren çalışmalar vardır. Genellikle mutsuz iken daha çok yer, daha az uyursunuz. Vücudunuzda kortizol seviyesi arttığında daha hızlı yaşlanırsınız. Kortizol’ü azaltabilmeniz için ipucu: Kahve, alkol ve işlenmiş yiyecek alımınızı kesin. Stres seviyenizi düşürün, öfkenin sizi ele geçirmesine izin vermeyin.
Bu dört hormonu tekrar denge ve uyumlu haline geri döndürdüğünüz tadkdirde zayıflamanızın önündeki metabolik engeller açılacak, beraberinde şeker ve karbonhidrat isteğinizde azalacaktır.