Diğer vitaminler kadar henüz ünlü olmasa da, o aslında mütevazi bir bilge sayılabilir. K vitamini olmadan yaşamak mümkün değildir. Kan pıhtılaşması için olmazsa olmazlardan biridir. Adını da pıhtılaşmanın Almanca adının baş harfinden almıştır. İlerleyen zamanlarda ise kemik ve diş yapımı için vücudun ihtiyacı olan kalsiyumun vücut tarafından kullanılmasını sağladığı öğrenildi. Düşük K vitamini düzeylerinin kemik erimesi riskini arttırdığını gösteren çok sayıda çalışma mevcuttur.
K1 ve K2 olarak iki şekilde bulunur. K1 (filokinon) bol yeşil salata ve bol ege otları yiyorsanız eksikliğini duymayacağınız formudur-bol derken gerçekten ÇOK BOL’u kastettiğimi belirtmek isterim. Ispanak, tere, maydanoz, koyu renkli marullar, koyu renkli otların tümü zengin K1 vitamini kaynağıdır.
Vitamin K2 (menakinon) ise o kadar kolay bulunmaz. Yeşillik yiyen tavuğun koyu renkli etinde, ciğerinde bulunur örneğin. Bir de bitkisel ürünlerin fermentasyonu sürecinde mikroorganizmalar tarafından K1, K2 ye çevrilir. Miso ve natto gibi bitkisel kaynaklı ürünler fermentasyon sürecinde K2 vitamininin zengin kaynağı haline gelirler. İnsanda da K1 az bir oranda K2 ‘ye çevrilir ancak kesinlikle yetersiz kalır. Miso ve natto’da bizim mutfağımızda hiç bilinmez. Peynirlerde, yumurta sarısında da bir miktar bulunur.
Bir de sağlık üzerindeki rolü henüz pek bilinmeyen ve yine bitkilerde çok az bulunan ama sentetik olarak da mevcut olan K3 vitamini (menadion) vardır. Ama bugün konumuzun başrolünde K2 var.
K2 vitamininin kemik kaybı ve kırılma riskini azalttığı çalışmalarda net bir şekilde gösterilmektedir. Omurga kırık riskini %60, kalça kırığı riskini %77, omurga dışı kırık riskini %81 oranında azaltmaktadır. (Vavv!) Halen osteoporoz teşhisi konmuş kadınlarda K2 takviyesi, kemik kırık riskini azaltır ve azalan kemik dansitesinde düzelme sağlar.
Kalp sağlığı üzerine etkisi
K vitamini sayesinde, damarlar gibi yumuşak dokularda kalsiyumun oturup kireçlenme yapmasını önler. Bu da damarlarda daralmayı önler ve esnekliğinin devamını sağlar. 2004’de Rotterdam çalışmasında beslenme ile K2 vitamini alımı arttığında kalp hastalığı riskinde %50 azalma sağladığı gösterilmiş ve benzer sonuçlar 2009 ve 2010’da birkaç çalışmada daha tekrarlanmıştır. Sonuç olarak K2 vitamini alımının damar sertliğinden korunmaya yardımcı olduğu neredeyse kesindir. D vitamini, kalsiyum, magnezyum desteklerinize K2 vitaminini de ekleyin. Eğer kalsiyumu destek olarak kullanıyorsanız K vitamini kullanarak olası toksik etkilerinden de korunmuş olursunuz. Ayrıca osteoporozdan korunmak için bu 4 mineral ve vitamin kombinasyonun dengeli bir şekilde alınıyor olması gerekir.
Devam eden çalışmalar K vitamininin yeni yararlarını çıkarmaya devam ediyor. İnsülin metabolizmasına da dahil olduğunu ve yeterli miktarlarda K1 ve K2 alımının Tip 2 Diyabet riskini azaltıyor olabileceği yönünde deliller sunuyor.
Koyu yeşil yapraklı sebzeler K1 vitamininin zengin kaynaklarıdır. Her yemekten önce karnınızın bir kısmını salata ile doyuracak miktarda koyu yeşil yapraklı sebzelerden oluşmak üzere salata yiyin.k vitamini yağda eriyen vitaminlerden olduğundan gereğinden fazla olmamak kaydıyla iyi kalite sızdma zeytinyağı (rafine zeytinyağı aynı yararı sağlamaz)veya daha iyisi hem yağlı hem yararlı ceviz ve badem gibi kuruyemişleri birlikte yiyin. Domates ve salatalık söğüş salatadan sayılmaz, sadece sebze yemiş olursunuz. K2 vitaminini ise özellikle ailenizde veya sizde osteoporoz riski varsa, ailenizde kalp damar hastalığı sık görülüyor ve erken ölümler var ise risk azaltan değişiklikler içerisine K2 vitamini takviyesini mutlaka ekleyin.
Sağlık tesadüf değildir, sağlığınıza yatırım yapın. Sağlıklı bir yaşam dilerim.