14 Haziran 2015

Dünyanın en çok satılan baharatı hakkında bilinenler ve bilinmeyenler

Zerdeçalın çok tüketildiği Okinawa ve Hindistan’da kanser ve Alzheimer hastalığı çok daha düşük oranlarda görülüyor

Dünyada keten tohumu ve çimden sonra üçüncü sırada gelen, güçlü antikanser ve anti-enflamatuar etkileri olan ve Zerdeçal'a rengini veren Curcumin hakkında bazı bilgiler vermek istiyorum.

Curcuma Longa Linn bitkisinin kökünden elde edilir ve güzel aroması ve egzotik sarı rengi nedeniyle yemeklerde, özellikle Hindistan ve Okinawa’da çok kullanılır. Hint safranı olarak da bilinir.  Bu bölgelerin her ikisi de dünyada kanser oranının en az görüldüğü yerlerdir ve büyük olasılıkla bu bir tesadüf değildir.

 

Kanser ve zerdeçal

 

Pek çok kanserin tohumunun 20'li yaşlarda atıldığı tahmin ediliyor. Oysa ki tanı konması 50 yaş ve sonrasını buluyor. Yani kanserin bir kuluçka süresi var. Peki ama neden bu kadar uzun? Son zamanlarda yapılmış çalışmalar, normal bir hücrenin kanser hücresine dönmesi için yüzlerce genin modifiye olması gerektiğini gösteriyor. Kanserler, hücre içindeki çalışma yolaklarında bozulma olması ile karakterizedir. Çoğu antikanser tedaviler  bir bozukluğun düzeltilmesini sağlarlar. Kemoterapi ilaçları halihazırda yeterli, etkin ve güvenli düzeyde tedavi sunamıyor. Bu nedenle ilaç firmaları birden fazla bozukluğun düzeltilmesini amaçlayan, çoklu hedefe yönelik ilaçların geliştirilmesi için çalışıyorlar. 

Zerdeçalın çok tüketildiği Okinawa ve Hindistan’da kanser  ve Alzheimer hastalığı çok daha düşük oranlarda görülüyor. Amerika ile Hindistan kıyaslandığı zaman prostat kanseri 23 kat daha fazla, melanoma 8 kat, kolorektal kanser 10-11 kat, endometriyal kanser 9 kat, akciğer kanseri 7-17 kat, mesane kanseri 7-8 kat, meme kanseri 5 kat, böbrek kanserleri 9-12 kat daha fazla görülüyor. Yüzde 5-10-20 oranda daha az değil, yüzde binlerce orandan daha az görüldüğünden bahsediyorum.

Hintliler dünyada baharatı en fazla tüketen ülkeler arasında geliyor. Bu ülkede yapılan epidemiyolojik çalışmalar beslenme ve kanser arasındaki ilişkiyi daha iyi anlamamıza olanak sağlayacak. Elbette kanser oranının düşük olması sadece baharat kullanımı ile açıklanamaz. Oransal olarak daha az oranda et tüketiyor olmaları, ağırlıklı olarak bitkisel temelli bir beslenme uyguluyor olmaları ve buna ek olarak çok baharat tüketmeleri kakıda bulunan faktörler. İşin sırrı ne yedikleri kadar, ne yemediklerinde de saklıdır. Hintlilerin %40’ı vejeteryandır, olmayanlarda batı’da tüketilen miktarlara oranla eti çok daha az yemektedirler. Çok miktarda mercimek, nohut ve benzeri baklagiller ve üzerine en yüksek antioksidan içerikli baharatlar ortaya bu sonucu çıkarmaktadır.

Toplum çalışmaları zerdeçal tüketimi ile azalan kanser riski arasındaki bağlantıyı kanıtlayamasa da arada bağlantı olduğuna işaret çok sayıda çalışma mevcuttur. Kanser hücresinin gelişimini önlediği ve kanserli hücrenin programlı ölümünü sağladığı bilinmektedir. Kanser görülme oranının bu denli arttığı günümüzde beslenmemize dikkat ederek, antikanser bir beslenme tarzı benimseyerek hem kendi sağlığımızı hem de dünyanın sağlığını koruyabiliriz.  

 

Zerdeçal ve Alzheimer

 

2012’de heyecan veren bir vaka serisi yayınlandı. Zerdeçal ile tedavi edilen üç Alzheimer hastasının belirtilerinde ciddi azalma sağladığı  görüldü. Bunlar zerdeçal’ın Alzheimer hastalarında etkin ve güvenli olduğunu gösteren ilk çalışmalardı. İlaç değil, baharat diye adlandırdığınız ucuz bir madde, günde bir çay kaşığı ölçüsünde bu denli büyük bir etki yapabiliyor. Bütün kök halinde veya öğütülmüş olarak tükettiğinizde, takviye olarak almaktan daha fazla yarar sağladığı bu çalışmalarda gösterilmiştir. Zerdeçal’ın tıbbi etkilerinin baharat ve kök şeklinde tüketildiğinde daha çok görüldüğünün altını çizmek istiyorum.

 

Multipl myeloma, MGUS ve zerdeçal

 

Multipl myeloma en korkulan kanserlerden biridir, antikor üreten plazma hücrelerinin kanseridir ve en inatçı kan hastalıklarından biri olduğu düşünülür. Bu hastalığın öncüsü monoklonal gammopati olarak adlandırılan ve ilk keşfedildiğinde önemi anlaşılmayan bir durumdu. Ancak bugün multipl myelomanın daima bu hastalıktan geliştiğini biliyoruz. Görülme sıklığı %3 civarındadır. Asla belirti vermez, tesadüfen saptanır ve bilinen bir tedavisi yoktur. Ancak durup bakmak dışında bazı beslenme değişiklikleri yapmanız söz konusu olabilir. Burada zerdeçal (hintsafranı) bitkisinin içindeki etken madde olan curcumin’in potansiyel bir etkisinden bahsedeceğim. Bu baharat multipl myeloma hücrelerini  laboratuar ortamında öldürüyor ve üremesini, büyümesini durduruyor.  Aynı şekilde hastalığın ilerlemesini durdurabilir veya yavaşlatabilir veya monoklonal gammopatinin multipl myelomaya dönüşümünü geciktirebilir. Ancak  bu konuda bir sonuca varmak henüz zordur ve daha büyük çalışmalar yapılması zorunludur. Siz yine de şimdiden beslenmenize bir çay kaşığı zerdeçal ekleyebilirsiniz. Et yiyenlerle kıyaslandığında bu hastalık vejeteryanlarda daha az görülmekte ancak diyet içecekler ve aspartam ile yine bir risk artışı görülmektedir.  Ancak soğan, sarmısak, soya ve yeşil çay tüketimi bu hastalığın riskini azaltıyor.

 

Osteoartrit ve zerdeçal

 

Osteoartrit tüm dünyada yaşlılardaki fiziksel maluliyetin en yaygın sebebidir. Eklem aralığında kıkırdak kaybı ile karakterizedir. Sadece mekanik bir hasar değil, inflamasyon hastalığın oluşumunun önemli bir parçasıdır. Eğer kıkırdak kaybı inflamasyona yol açıyorsa, anti-inflamatuar bir beslenmenin yararı olabilir mi? Uygun beslenme ve egzersiz yapılacakların ilk başında geliyor. İnflamasyon oluşturan et, süt ürünü, yağ, abur-cubur gibi inflamasyonu tetikleyebilen yiyeceklerin az tüketimi; tam tahıllar, sebzeler, meyveler, baklagiller, mercimekler , anti-inflamatuar etkili bitkisel yiyeceklerin daha fazla yenmesi tavsiye edilir.

 

Ne kadar zerdeçal yemek bu yararları sağlar?

 

Bu denli koruyucu olan zerdeçal’ı ne kadar tüketmeliyiz peki? Bunun bir dozu var mıdır?  Ne kadar çok o kadar iyi midir yoksa fazlası zarar verir mi?

Bitkisel olduğu ve bu kadar çok yararı olduğu için zararsız olduğu düşünülür ancak striknin ve siyanür’de son derece doğaldır ve bitkilerin zararsız olduğunu düşünüyorsanız Sokrat’ı bir hatırlayın derim. Bir bitkinin tedavi edici etkileri varsa toksik dozunun da olabileceğini kendinize mutlaka hatırlatın. Ilaç formunda değil, beslenme ile alıyorsanız doz aşımına uğrayabilirsiniz.

Geleneksel Hint mutfağında günlük zerdeçal miktarı 1 çay kaşığını geçmez. Küçük bir parka taze zerdeçal’da aynı işi görür.

Günde 8 mg curcumin ile ciddi bir yan etki gözlenmemiştir. Ancak 2 gram curcumin, 20 miligram karabiberle birleştiğinde 29 bardak zerdeçal tüketmiş gibi olursunuz ve bu dozda DNA hasarına neden olur.

Geleneksel Hint mutfağında günde bir çay kaşığı ölçüsünde tüketilir. Taze zerdeçalın nefis tadı ve renginden yararlanmak isterseniz 1,5-2 cm boyunda tüketin ve üzerine geçmeyin.

 

Kimler kullanmamalı?

 

  • Hayvan deneyleri güvenli olduğunu göstersede ve binlerce yıldan beri doğal formunda kullanılmış olsa da elimizde bulgu olmadığından hamilelerde ve emizenlerde kullanımı tavsiye edilmez.
  • Ağızdan alınan 20 mg curcumin safra kesesinde kasılmaya neden olur. Doz iki katına  çıktığında  gerçekten kuvvetli bir etki yapmaktadır. Safra kesesinde tıkanıklık olan veya riski olan  hastalarda bu nedenle kullanılmamalıdır. Ancak taşınız yoksa  bu şekilde hem safra taşı oluşumunu, sonuçta da safra kesesi kanser riskini azaltır.
  • Çok fazla zerdeçal ve tarçın kullanımı böbrek taşı riskini arttırır. Zerdeçal ve tarçın eriyebilek okalat’tan yana zengindir ve idrarla atılır. Bu süreçte okalat kalsiyuma bağlanabilir ve erimeyen kalsiyum oksalat oluşumuna neden olur. Böbrek taşlarının %75 nedeni kalsiyum oksalat taşlarıdır. Böbrek taşına eğilimi olanların az bir miktar bile olsa zerdeçal tüketmekten kaçınması tavsiye edilir.

Doğanın sunduğu bu ucuz ancak çok etkili baharattan ve bu yazıdan yararlanmanız dileği ile...

 

 

Dr.Nurhayat Gül

 

Yazarın Diğer Yazıları

Eksozom: Hücresiz hücresel tedavi

Tedavi amacına yönelik olarak olağanüstü yenileyici özelliklerinden dolayı Mezenkimal Kök Hücre kaynaklı eksozom çeşitli hastalıkları tedavi etmede tercih edilmektedir

Beyin sağlığı, Omega 3 ve BDNF

Yeterli omega 3 tüketip tüketmediğinizi anlamanızın en iyi yolu omega indeksi’nizi ölçtürmektir

Zombi hücreler

Anti-aging tıbbı daha önce kader kabul ettiğimiz yaşlılığı tedavi edilebilir hastalıklar kategorisine sokmaya başladı ve bu kapsamda hücresel yaşlanma ve oksidasyon dikkat ve tedavi gerektiren bir sorun olarak ele alınıyor. Senolitik tedavi yani yaşlılığı bir hastalık kabul ederek tedavi eden ilaç araştırmaları şu an devam ederken, elimizde henüz tedavide kullanabileceğimiz bir ilaç imkanı sağlamasa da, elimizdeki bilgilerle neler yapabileceğimize odaklanalım

"
"