22 Aralık 2014

Doğal ve düşük glisemik indeksli tatlandırıcılar güvenli mi?

Herhangi bir kalori içeren tatlandırıcı kullanmak birkaç değişik mekanizma ile hastalık yapıcıdır

Şeker deyince aklımıza çay şekeri gelir. Şeker pancarından elde edilir ve çaydan baklavaya kadar yediğimiz ve içtiğimiz neredeyse her tatlının içinde kullanılır. Şeker dışında bazı başka tatlılar da şeker yerine kullanılır. Bunları ‘eklenmiş şeker’ olarak adlandırıyoruz, örneğin yüksek fruktozlu mısır şurubu, hurma şurubu, agave, bal gibi. Kalori içeren doğal ve nispeten daha sağlıklı olduğu düşünülen bu eklenmiş gerçekten iddia edildiği gibi sağlıklılar mı?

Bu tatlandırıcılar da aynen şeker gibi besin açısından fakirdirler ve boş kalori içerirler. Akçaağaç şurubu ve bal, şekere (sükroz) benzer şekilde kan şekerini yükseltirler ve şeker gibi hastalığa sebep olurlar. Agave şurubunun glisemik indeksi düşük olsa da hala boş kalori içerir ve başka negatif etkilere sebep olabilirler (1).  

Tat tomurcuklarının sürekli bunlara maruz kalması sonucunda tat tomurcukları meyvelerdeki şekere karşı duyarsızlaşır. Tatlı düşkünlüğüne ve kilo verme işini sinsice baltalar. Yani tatlandırıcı kullanmak bitmeyen bir diyete sebep olur. Eklenmiş şekerler ve yüksek früktozlu mısır şurubunun kilo alma, diyabet, kalp damar hastalıkları ve bazı kanserler gibi sağlık zararları artık gayet iyi bilinmektedir. (2-8)

Agave yüksek früktozlu içeriğine rağmen, düşük glisemik indeksli şeker olarak pazarlanmaktadır. Sofra şekeri (sükroz) yarısı früktoz, yarısı glikozdur ve birbirlerine bağlıdırlar. Yüksek früktozlu mısır şurubu %55 früktoz, %42 glikoz içerir. Meyve dahil tüm tatlandırıcılar glikoz, früktoz ve sükrozda olduğu gibi iki bağ içerirler. bal %49 früktoz ve %43 glikoz içerir (9).

Früktoz ve glikoz vücutta farklı şekillerde metabolize edilirler. Früktoz bağırsaklardan emildiği zaman direk karaciğere gider ve burada enerjiye dönüşür. Früktozun kendisi pankreastan insülin salgılanmasına neden olmaz. bununla beraber çok fazla früktoz karaciğerde metabolize edilir ve glikoza çevrilir. Böylece sonuçta sükroz ve glikoz kadar olmasa da kanda şeker yine de yükselmiş olur (10).

Düşük glisemik indeksli olsalar da, eklenmiş früktoz karaciğerde yağ üretimine ve kap hastalığına neden olan trigliseridin kanda yükselmesine neden olur (11,12). İnsanlarla yapılan çalışmalarda, früktoz içeren içecekler tüketildiğinde triglsierid düzeyinin yükseldiğini ve özellikle insülin direnci olan kişilerde bu etkinin daha fazla olduğu görülmüştür(12,18). Früktoz tat verici olarak kullanıldığı zaman açlık ve doygunluk hormonları üzerinde de etkili olduğu ve daha fazla kalori alımına neden olduğu  görülmektedir (18).

Herhangi bir kalori içeren tatlandırıcı kullanmak birkaç değişik mekanizma ile hastalık yapıcıdır. Şeker yükselmesi (glikoz veya früktoz ile) trigliseridi yükseltir. Tam meyvenin aksine bu tatlandırıcılar lif içermedikleri için glikoz ve früktoz kana ve karaciğere çok hızlı karışır. Şeker kana lifli bir şekilde karışırsa kan şekerinin yükselmesi düzenlenmiş olur. Tüm kalori içeren tatlandırıcılar, içerdikleri glikoz ve früktoz oranından ve hangi bitkisel kaynaktan geldiğinden bağımsız olarak kilo alımına, diyabet ve kalp hastalığına sebep olabilirler.

Referanslar:

1. Phillips KM, Carlsen MH, Blomhoff R: Total antioxidant content of alternatives to refined sugar. J Am Diet Assoc 2009;109:64-71.

2. Fagherazzi G, Vilier A, Saes Sartorelli D, et al: Consumption of artificially and sugar-sweetened beverages and incident type 2 diabetes in the Etude Epidemiologique aupres des femmes de la Mutuelle Generale de l'Education Nationale-European Prospective Investigation into Cancer and Nutrition cohort. Am J Clin Nutr 2013.

3. Malik VS, Hu FB: Sweeteners and Risk of Obesity and Type 2 Diabetes: The Role of Sugar-Sweetened Beverages. Curr Diab Rep 2012.

4. Johnson RK, Appel LJ, Brands M, et al: Dietary sugars intake and cardiovascular health: a scientific statement from the American Heart Association. Circulation 2009;120:1011-1020.

5. Bernstein AM, de Koning L, Flint AJ, et al: Soda consumption and the risk of stroke in men and women. Am J Clin Nutr 2012.

6. Friberg E, Wallin A, Wolk A: Sucrose, high-sugar foods, and risk of endometrial cancer--a population-based cohort study. Cancer Epidemiol Biomarkers Prev 2011;20:1831-1837.

7. De Stefani E, Deneo-Pellegrini H, Mendilaharsu M, et al: Dietary sugar and lung cancer: a case-control study in Uruguay. Nutr Cancer 1998;31:132-137.

8. Malik VS, Schulze MB, Hu FB: Intake of sugar-sweetened beverages and weight gain: a systematic review. Am J Clin Nutr 2006;84:274-288.

9. Atkinson FS, Foster-Powell K, Brand-Miller JC: International tables of glycemic index and glycemic load values: 2008. Diabetes Care 2008;31:2281-2283.

10. Tappy L: Q&A: 'toxic' effects of sugar: should we be afraid of fructose? BMC Biol 2012;10:42.

11. Nordestgaard BG, Benn M, Schnohr P, et al: Nonfasting triglycerides and risk of myocardial infarction, ischemic heart disease, and death in men and women. JAMA 2007;298:299-308.

12. Bansal S, Buring JE, Rifai N, et al: Fasting compared with nonfasting triglycerides and risk of cardiovascular events in women. JAMA 2007;298:309-316.

13. Teff KL, Grudziak J, Townsend RR, et al: Endocrine and metabolic effects of consuming fructose- and glucose-sweetened beverages with meals in obese men and women: influence of insulin resistance on plasma triglyceride responses. J Clin Endocrinol Metab 2009;94:1562-1569.

Yazarın Diğer Yazıları

Eksozom: Hücresiz hücresel tedavi

Tedavi amacına yönelik olarak olağanüstü yenileyici özelliklerinden dolayı Mezenkimal Kök Hücre kaynaklı eksozom çeşitli hastalıkları tedavi etmede tercih edilmektedir

Beyin sağlığı, Omega 3 ve BDNF

Yeterli omega 3 tüketip tüketmediğinizi anlamanızın en iyi yolu omega indeksi’nizi ölçtürmektir

Zombi hücreler

Anti-aging tıbbı daha önce kader kabul ettiğimiz yaşlılığı tedavi edilebilir hastalıklar kategorisine sokmaya başladı ve bu kapsamda hücresel yaşlanma ve oksidasyon dikkat ve tedavi gerektiren bir sorun olarak ele alınıyor. Senolitik tedavi yani yaşlılığı bir hastalık kabul ederek tedavi eden ilaç araştırmaları şu an devam ederken, elimizde henüz tedavide kullanabileceğimiz bir ilaç imkanı sağlamasa da, elimizdeki bilgilerle neler yapabileceğimize odaklanalım

"
"