12 Aralık 2015

Bir kahve lütfen!

Hepatit C’den korunma önlemleri ve alkol tüketimini azaltarak karaciğer kanserinden ölme riski yüzde 90 azaltılabilir

Yıllar önce Norveç’li araştırmacılar, pek beklemedikleri bir sonuçla karşılaştılar, alkol tüketimi, karaciğer inflamasyonuna neden oluyordu (sürpriz bu değil) ancak kahve tüketiminin koruyucu etkisi vardı1. Bu bulgu daha sonra başka çalışmalarda da tekrarlandı2. Karaciğer hastalığı riski olan, çok fazla alkol tüketen veya fazla kilo nedeniyle yağlı karaciğer hastalığı olan durumlarında günde 2 fincandan fazla kahve tüketimi karaciğer hastalığı riskini yarı yarıya azaltıyordu3.

Karaciğer süregen bir hastalık durumunda bunun inflamasyona, inflamasyonunda  yine süregen bir hal aldığında karaciğer kanserine neden olması en korkulan durumdur. Karaciğer kanseri en sık görülen kanserler arasındadır ve Amerika ve Avrupa’da giderek daha sık görülmektedir ve en sık sebebi Hepatit C  enfeksiyonu ve yağlı karaciğer hastalığıdır.

Çalışmalara baktğımızda kahve tüketiminin karaciğer kanseri riskini azalttığını görüyoruz. Sigara içen erkeklerle yapılan bir çalışmada (şüphesiz sigarayı da bıraktıkları zaman) kahve tüketiminin karaciğer inflamasyonunu azaltabildiğini gösteren çalışmanın yanısıra, daha az alkol daha çok kahve tüketiminin de karaciğer inflamasyonunu azalttığı da gösterilmiştir4.

Karaciğer kanseri en kolay kaçınılabilir kanserler arasındadır. Hepatit C’den korunma önlemleri ve alkol tüketimini azaltarak ve obeziteden kaçınma ile karaciğer kanserinden ölme riskini yüzde 90 azaltmak mümkündür5. Kahvenin korunmada sağladığı oranın ne kadar olduğu bilinmese de karaciğer hasarından korunmada etkisinin olduğu kesin görünüyor6.

Hem Hepatit C hem de obeziteye bağlı yağlı karaciğeriniz varsa o zaman karaciğer kanserinden ölme riski dört katına çıkıyor. Kahve Hepatit C’ye bağlı karaciğer hasarı, hastalık seyri ve ölüm riskini azaltmaya yardım ediyor gibi görünüyor. Ancak elbette daha detaylı çalışmalara hala ihtiyaç var. Ancak bir çalışmada günde dört fincan kahve tüketildiğinde iki ayın sonunda oksidatif DNA hasarının azaldığı, virüsle hücrelerin temizlendiği, ve  karaciğerin dokusunda iyileşme olduğu gösterilmiştir7. Tüm bu bulgular kahvenin, karaciğer hastalığı seyrinde düzelme sağladığını ve kanser gelişimi riskini azaltabileceğini düşündürüyor.

Bu durumda kahveyi karaciğer hastalıklarında reçete edecek miyiz? Sonuçların bu kadar umut verici olmasına rağmen kahvenin 100’den fazla olan hangi özel bölümünün bu etkiyi yaptığını saptamak gerekiyor. Daha çok çalışmaya ihtiyaç olsa da şu kadarını söylemek mümkün. Karaciğer hastalığınız varsa kahveniz şekersiz olarak içmeye başlayabilirsiniz8. Ancak günlük kahve tüketimi fiziksel bağımlılığa ve yoksunluk belirtilerine sebep olur. Başağrısı, yorgunluk, konsantrasyon güçlüğü ve ruh hali değişikliklerine neden olur9. Fakat bu durumda bu bağımlılık hoş görülebilir.

Bir kahve lütfen!

Not: Genetik yapınızdan dolayı kafeini vücudunuzdan yavaş atıyor olabilirsiniz. Tam kesin olmasa da gece çay kahve içtiğinizde uykunuz kaçıyorsa büyük olasılıkla öylesinizdir. Karaciğerde bahsettiğim gibi bir probleminiz yoksa ve kafeini vücudundan yavaş atanlardan iseniz o zaman günlük kahve sayınız iki fincan olmalıdır.

 


1. http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/2869572
2. http://www.gastrojournal.org/article/S0016-5085%2805%2901774-9/abstract
3. http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/23433483
4. http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/23880821
5. http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/12711737
6. http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/23660416
7. http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/23238034
8. http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/23811247
9. http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/23871889

 

 

 

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Eksozom: Hücresiz hücresel tedavi

Tedavi amacına yönelik olarak olağanüstü yenileyici özelliklerinden dolayı Mezenkimal Kök Hücre kaynaklı eksozom çeşitli hastalıkları tedavi etmede tercih edilmektedir

Beyin sağlığı, Omega 3 ve BDNF

Yeterli omega 3 tüketip tüketmediğinizi anlamanızın en iyi yolu omega indeksi’nizi ölçtürmektir

Zombi hücreler

Anti-aging tıbbı daha önce kader kabul ettiğimiz yaşlılığı tedavi edilebilir hastalıklar kategorisine sokmaya başladı ve bu kapsamda hücresel yaşlanma ve oksidasyon dikkat ve tedavi gerektiren bir sorun olarak ele alınıyor. Senolitik tedavi yani yaşlılığı bir hastalık kabul ederek tedavi eden ilaç araştırmaları şu an devam ederken, elimizde henüz tedavide kullanabileceğimiz bir ilaç imkanı sağlamasa da, elimizdeki bilgilerle neler yapabileceğimize odaklanalım

"
"