Yıllarca laikler berbat etti Türkiye’yi.
Şimdi dinciler ediyor.
Hem de daha büyük bir azim ve ustalıkla.
Laiklerin iktidarının sona erdiği gibi dincilerin de iktidarı sona erecek.
Ardından ne gelecek?
Acaba her iki ucu da tattıktan sonra, Türkiye doğru yolu bulacak, gerçek bir demokrasi olacak mı?
Bu soruya cevap vermeden önce Türkiye’nin, Atatürk’ten AKP’ye, değişmeyen ortak özelliklerine bakmak lazım.
Bir felaketten başka felakete sürüklenen ülkeler için ümit var mı?
Nedir bunlar?
· Yargı zaafı
· Cehalet
· Azınlık haklarına saygısızlık
· Rüşvet ve yolsuzluk
· Kadın-Erkek eşitsizliği
· Demokrasiye alerji
Önem sırasına göre yazmadım. Kuruluşundan bugüne, Türkiye’yi belirleyen birçok başka ortak nokta olduğunun da farkındayım. Ama ne demek istediğimi anlatmak için bunlar yetiyor.
Gerçek bir demokrasi olunamaması Kürt kaynaklı şiddetin ana nedenidir. Azınlık haklarına saygısızlık da aynı şeyin bir başka yüzüdür. Alevilerin ikinci sınıflaştırılmasını izah eder.
Eğer Türkiye, İngiltere ve İspanya gibi bölgelere geniş otonomi sağlayan, azınlık konseptini dışlayan bir anayasa kabul etseydi bugün bambaşka bir ülke olurdu.
Cumhuriyetin kuruluşundan neredeyse 95 yıl sonra Türkiye’de okuma yazma bilmeyen yedi milyon kişi var. Yarı cahillerin sayısının ne olduğunu Allah bilir. Bu kadar cahil insanın bulunduğu bir ülke güdülebilir ama iyi idare edilemez.
İnsanı acı çekmek olgunlaştır. Umalım devletler için de aynı kural geçerli olsun
Bir ülkedeki rüşvet ve yolsuzluğun boyutu Türkiye’deki kadar büyük olursa o ülkenin hayır etmesi imkansızdır.
Kadınların erkeklere eşit olmadığı, cinsel özgürlüğüne kavuşmamış bir milletin, mutlu olmayı bir tarafa bırakın neşeli olması mümkün değildir.
Yargının bağımsız ve adil olmadığı bir ülkede, hiçbir şey doğru olamaz. Adalet yoksa hiçbir şey yoktur.
Türkiye, kuluçkada bir tavuk gibi bu özelliklerinin üzerinde oturuyor ve çıkardığı civcivler tavuk olunca gene aynı özellikleri içeren yumurtalar doğuruyor.
Özetle, Türkiye mutlu olmamak, medeni olmamak ve zengin olmamak için gerekli ideal koşullara sahiptir ve bu özellikleri titizlikle koruyor.
Cumhuriyetin ilk yıllarında dikilen fidanlar serpilmediği, o fidanların yanına başka fidanlar dikilmediği için oldu bütün bunlar.
Bir felaketten başka felakete sürüklenen ülkeler için ümit var mı?
Bugün demokrasi ve refah denince akla gelen İngiltere ve Almanya’nın başından da yüzyıllar boyunca sayısız badire geçti.
Belki bizim için de ümit var diyeceğim ama onlar Avrupa’da, Türkiye Orta Doğu’dadır. Onlar Hristiyan ,Türkler Müslüman’dır ve sanki bütün Müslümanların üzerinde kötü bir büyü var. Bir tek demokratik Müslüman ülkesi yok, petrol zengini olmayanların dışında nerdeyse hepsi de orta hallilik ile fukaralık arasında tahterevalli oynuyor. Hukuk devleti olan ise hiç yok.
İnsanı acı çekmek olgunlaştır. Umalım devletler için de aynı kural geçerli olsun.