Doğu Akdeniz’de geçtiğimiz on yıl içinde bulunan milyarlarca metreküp doğalgaz alıcı bekliyor.
Bu gazın doğal pazarı, Türkiye ve Türkiye üzerinden Avrupa’dır. Ama gaz sahibi ülkelerle ilişkileri kanlı bıçaklıdan feciye kadar uzanan Türkiye bu pazarı yaratmaktan çok uzaktır.
Söz konusu ülkeler İsrail, Kıbrıs ve Mısır’dır.
Ankara istese İsrail ve Mısır ile ilişkilerini düzeltebilir. Kıbrıs’la ilişkisini de normalleştirebilir. Ama bu günlerde Ankara’da dış politika, sorun çözmek değil yaratmak üzerine kurgulandığı için bunların olması pek mümkün görünmüyor.
Erdoğan, Filistinlilere reva gördüğü insanlık dışı muamele nedeniyle Tel Aviv’e öfkelidir.
Trump Amerikası’nı saymazsak, aynı nedenle Tel Aviv’e kızgın olmayan ülke neredeyse yoktur. Ama Türkiye dışında hiçbir ülke bu öfkeyi düşmanlık haline getirmedi.
Nedeni açık: İsrail’le kavga etmenin Filistinlilere faydası yoktur.
İsrail’le ilişkilerin dostane olduğu dönemde Tel Aviv, Ankara’nın Filistinlilere yardım etmesine engel çıkarmıyordu. Bu yol yıllardan beri tıkanmış vaziyettedir ve kabak Filistinlilerin başında patlamıştır: Türkiye’nin elektrik santrali kurmayı planladığı Gazze’de hâlâ günde bir iki saat elektrik var.
Mısır’la küslük, Müslüman Kardeşler’i temsil eden Başbakan Muhammed Mursi’nin (1951-2019) 2013’te askeri bir darbe ile iktidardan uzaklaştırılması ile başladı.
Kendisi de Müslüman Kardeşler ideolojisinin savunucusu olan Erdoğan için bu yutulabilir bir şey değildi.
Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Türkiye ile ilişkilerinin neden bozuk olduğunu anlatmaya gerek yok. Anlatmaya gerek olan şey, üzerine düşse Erdoğan’ın Kıbrıs sorununu çözebileceğidir.
Rum lider Anastasiades aylar önce gaz konusunda Türkiye’nin de Kıbrıslı Türklerin de taleplerini müzakere etmeye hazır olduğunu söyledi. Ama her iki yerden de olumlu cevap alamadı.
Türkiye, Kıbrıs’ın münhasır ekonomik bölgesini tanımıyor ve Mavi Vatan ilan ettiği o bölgede gaz arıyor. Aynı bölgede Amerikan, Fransız ve İtalyan şirketleri de faaldir.
Türkiye’nin gaz bulursa ne yapacağı ve buna diğer devletlerin nasıl bir tepki vereceği enteresan bir konudur.
Türkiye yolunun tıkalı olması ve açılacağa benzememesi gaz bulan ülkeleri başka arayışlara yöneltti.
Bölgedeki gazı sıvılaştırmak üzere Kıbrıs’ta bir LNG - sıvılaştırılmış gaz - tesisinin kurulması bunlardan biridir. Ama böyle bir tesis hem çok pahalıya mal olur hem de müşteri bulması kolay değildir.
Pahalılık konusu, gazı Yunanistan üzerinden Avrupa’ya satmanın önünde de dağ gibi duruyor.
Neredeyse on milyar dolara çıkabilecek böyle bir boru hattı hayalden ibarettir.
Maliyet önemlidir çünkü Doğu Akdeniz gazı Rusya, Norveç, Azerbaycan ve Katar ve belki de Amerikan gazı ile rekabet edecektir. Rusya Avrupa’da hâkim durumda iken ve gaz fiyatları düşerken Doğu Akdeniz gazının Avrupa pazarına girmesi zordur.
Bu sorunlar gaz zengini devletleri bölgesel projelere yöneltmiştir.
Kıbrıs, mesela, kaynaklarının bir bölümünü, elektrik üretiminde fuel oil yerine bu gaza kaydırarak kullanacak.
Bir miktar gazın çıkarılmasını da 25 yıllık bir kontratla dokuz milyar dolar karşılığında Shell, Amerikan Noble ve İsrailli Delek şirketlerine devretti.
Öyle anlaşılıyor ki Türkiye, köklü bir tavır değişikliği yapmaz ve kendi elleriyle kapattığı yolları açmazsa Doğu Akdeniz gazı Doğu Akdeniz’de kalacak.