Yıllarca önce idi. Beni adada birkaç defa ziyarete gelmişti. Onu sevdiğim yerlere götürmüştüm. Uzun sohbetler ve sessizlikler etmiştik. Sonra ortadan kayboldu. Ondan haber almadan yıllar geçti.
Birlikte olduğumuz zamanların toplamı bir haftayı ya bulan ya bulmayan bir arkadaşlıktı benimki onunla.
O ise yazılarım aracılığıyla beni bulduğu için uzun zamandan beri tanıyordu ve hatta, canı isterse, benimle haftada birkaç kez birlikte olabiliyordu.
Ona sormalıydım ama hatırlayamadığım bir nedenle soramadım, yüz yüze tanıdığı adamı yazılarından tanıdığı adamdan az mı çok mu buldu diye.
Oysa bu sorunun cevabını yıllardır zaman zaman merak eder dururum: Yazdıklarım ne kadar ben? Onlar ben miyim yoksa sahte bir boya ile boyanmış benler midir?
Tanıdığım en özgür ve belki de hayattan en çok zevk alan kadındı. Sanırım kural tanımaz, başına buyruk canının istediği her şeyi korkusuzca yapan bir insan olduğu için böyleydi. Hayatın rutininden bağlarını koparmak, özgürce yaşamak için yıllarca çalışmış ve istediğini elde etmişti. Para kazanmanın cazibesinden kendini kurtarmış kendini esas yaşamak istediği hayata nakşetmişti.
Son gelişinde bikinisini kurutmak için astığı dalda unutmuştu. Arasına bahçede o günlerde çıkan birkaç çiçek koyup adresine postalamıştım.
Sonra uzun süren bir sessizlik.
Geçenlerde, ondan birkaç e-mail aldım. Covid - 19 günlerinde neler yaptığını anlatıyordu.
Bir mailinde şunları yazdı:
"Geçen gün aklıma geldi; bahçede ben koltukta uzanmış yatarken, mart ayının güneşi beni delice yakarken, memelerimin altından ılık ılık ter akarken sen karşımda durmuş bana bakıyordun, elinde zarif bir çay fincanıyla... Ne kadar iyi hissetmiştim o an. Bir tek an bile ne kıymetli."
Başka anlar hatırladım ama o ânı hatırlayamadım.
* * *
Her canlı kendi içine kilitlidir. Dışına çıkıp başka bir şey olamaz.
Ben sen olamam, sen ağaç olamazsın, ağaç içinden çıkıp kuş olamaz, kuş kelebek.
Zamanın aynı kesiti içinde birlikte olsak bile –sen, ben, ağaç, kelebek, kuş– algılarımız farklıdır.
Her zaman tek ve yalnızız. Bilinmeyen bir şeyden kopmuş, birbirimizin ne düşündüğünden habersiz, yan yana ama ayrı.
Bir şey kırıldı
Kim bilir koptu belki
Zincir desem değil
Ne de sahibi belli.
Öyle ortalıkta bir şey
Eskimeden bitmiş işi
Parlayıp dururdu geceleri
Yaz olup geçti sanki.
Dün tam oradaydı, gördüm
Hep durduğu yerde, ışıl ışıl
Ne olur dokunsam dedim
Yok şimdi.*
* Bülent Celasun