BM baş ekonomisti: ‘’Kumarhaneler açıldı, kumarbazlar masaları doldurdu’’
Uluslararası piyasalardaki karışıklık devam etmekte. Japonya Merkez Bankası’nın Yen’in değer kaybı yönündeki müdahalesi, büyüme endişelerini azaltıcı yönde sınırlı bir etki yarattı. Değer kaybının ne kadar kalıcı olduğuna dair şüpheler, büyüme görünümüne yönelik ihtiyatlı tavrın devam etmesine neden oluyor.
Japon Merkez Bankası’nın Yen’e müdahalesinin ardından, kur üzerindeki arzulanan etkinin kalıcı olabilmesi için diğer parasal gevşeme politikalarını da gündeme getirip getirmeyeceği tartışılıyor piyasalarda. Bono alımlarının artırılması, gösterge faizin sıfıra çekilmesi, bankaların borçlanma programlarının genişletilmesi bu konulardan bir kaçı. Banka’nın yaklaşımı özellikle bono alımı yönünde gözüküyor.
ABD ekonomisinden yeni veri niteliğindeki Eylül Fed imalat endeksi beklentilerin altında kalmasına karşın, Ağustos kapasite kullanımı ve üretim artışının hemen hemen tahminlere paralel çıkması, risk iştahını yeniden alevlendirdi piyasaların.
Piyasalar ABD ekonomisine odaklı birkaç gün. Özellikle haftalık işsizlik başvuruları, sorunlu istihdam sektöründeki son durum yansıması açısından oldukça önemli. Önceki haftaya göre başvurularda artış olması bekleniyor ve beklenenin ötesinde bir artış, risk iştahında tedirginliğe yol açabilir.
Avrupa bölgesinden ekonomik veriler İngiltere’nin Eylül sanayi siparişleri ve Ağustos perakende satışlar ile sınırlı görünürken; İspanya’nın 10 ve 30 yıllık tahvil ihalelerine gelecek talep yakından takip edilecek. Hedeflenen tutar 3-4 milyar Euro aralığında.
Dünya ekonomisinde kritik dönem
Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı’nın, Cenevre’de yayınladığı yıllık raporda piyasalarla ilgili önemli bilgiler yer almakta.
Raporda, dünya ekonomik büyüme hızının ivme kazanarak bu yıl %3,5’ı bulacağı görüşü açıkça belirtilmiş. Aslında piyasada telaffuz edilen rakamda buna yakın bir değer. Ancak rapor, ekonomik düzelmenin kırılgan faktörlere dayanmakta olduğunun da altını da çizmekte.
Yayınlanan bu raporun ardından, BM Ticaret ve Kalkınma Konferansı baş iktisatçısı Heiner Flassbeck, piyasalarla ilgili görüşlerini gazetecilere paylaştı. Flassbeck görüşleri piyasalarla ilgili oldukça ilginç yorumlar içeriyor. Önemli kısımlarını aktarmak istiyorum:
“Hükümetler yoğun teşvik programları sayesinde ekonomileri yeniden canlandırılabildi. Şimdi izlenen çıkış stratejilerinin yerini neyin alacağı belli değil. Özel yatırım ve özel tüketim harcamaları artacak mı? Talep yatırımları tetikleyecek düzeyde olmadığı için durgunluk tehlikesinin savuşturulabildiği söylenemez.”
Yatırım ve tüketim yetersiz
UNCTAD baş iktisatçısı, durgunluk ve hatta yeni bir resesyon tehlikesi yüzünden teşvik programlarının aniden kesilmemesi gerektiği görüşünde:
“Büyüme rakamları yanıltıcı olabilir. Almanya’da olduğu gibi, tahmini büyüme oranları sürekli yukarı çekilirken, ‘tamam, toparlandık, teşvikler artık kalksın’, denmesine karşıyım. Önce büyümenin bileşenlerine bakmalıyız. Büyüme nereden kaynaklanıyor? Özel sermaye yatırımlarıyla ve tüketim artışıyla besleniyorsa, o zaman mesele yok, teşvik kalksın, derim. Ama Almanya o aşamada değil. Büyüme gücünü ihracattan alıyor. Ama ihracat yere sağlam basmıyor. Çünkü Çin’deki genişlemenin ne kadar süreceğini ve Pekin yönetiminin ithalat patlamasına daha ne kadar göz yumacağını bilmiyoruz. Bu bakımdan Almanya şimdilik çıkış stratejisinden söz etmemelidir.”
Çin tek başına sırtlayamaz
Yapısal reformların küresel çapta koordine edilmemesi UNCTAD tarafından eleştiriliyor. 20’ler Grubu’nun kriz sırasında attığı koordineli adımlar giderek azalıyor. Stratejik farklar da var. Euro Bölgesi kemerleri sıkarken ABD’de ek teşviklerden medet umuluyor. UNCTAD baş iktisatçısı Flassbeck Çin’in dünya ekonomisinin itici gücü olduğunu belirtiyor ve ekliyor:
“Çin büyük cari açığa izin vermeyecek ve dışarıya borçlanma tehlikesi baş gösterdiğinde konjonktür frenine asılacak. Avrupa ile ABD arasındaki dengesizlik de küçümsenmemeli. ABD maalesef ihracatını, konjonktürü teşvik edecek oranda arttıramıyor. Avrupa ise öncelikle Amerika’ya olmak üzere çok fazla ihracat yapıyor ki, bu uzun vade de zararlı olabilir.”
Para politikası bankaları zengin etti
BM Ticaret ve Kalkınma Konferansı baş iktisatçısı Heiner Flassbeck küresel finans krizine ‘kök tedavisi’ yapılmamış olmasını kaygıyla karşılıyor:
“Küçük düzenlemeler yapılıyor ama bence bunlar yeterli değil. Halâ genişleyici para politikası izleniyor. Ticari bankalar, Merkez Bankası’nın adeta bedava dağıttığı parayı finans piyasasına yatırıp yüksek paralar kazanıyor. Bu problemlerimize çözüm olmaz. Bankalar yeniden finans piyasasını suni şekilde şişirmek yerine reel ekonomiye yönelip yatırımcıyı kredilendirmeli.”
Spekülatörün umrunda değil
Heiner Flassbeck dünya sanki son derece ağır bir kriz geçirmemişçesine, finans piyasasında spekülasyonun yeniden başını alıp gitmesinin tehlikeli sonuçlar doğurabileceği uyarısında bulunuyor:
“Kumarhaneler açıldı, kumarbazlar masaları doldurdu, aynı tas aynı hamam. Dünya ekonomisiyle ilgili beklentiler tam iyimser olmadığı için sesleri şimdilik kısık çıkıyor. Ama 2009 Mart’ından bu yana şişen balonlar, büyümenin hız kaybetmesi durumunda patlayabilir, piyasalar çökebilir ve bankalar yine devlete avuç açmak zorunda kalabilir.”
Heiner Flassbeck’in dünya ekonomisinin görünümü ile ilgili yorumları bu şekilde. Piyasada spekülatörlerin yeniden etkin hale gelmesi konusundaki endişeleri hiç de yabana atılır endişeler değil.