Merkez Bankası, bu ayki toplantısında beklediğimiz gibi politika faiz oranlarını % 5,75 seviyesinde sabit bıraktı. Gecelik faiz oranlarında da değişikliğe gitmeyerek aradaki farkı 400 baz puanda tuttu.
Zorunlu karşılık oranlarıyla ilgili olarak da şimdilik bir değişikliğe gitmedi.
Ancak, küresel risklerin daha da artması ve yurtiçi ekonomik aktivitedeki yavaşlamanın belirginleşmesi halinde, tüm politika araçlarının genişlemeci yönde kullanılacağını söyleyerek, önümüzdeki dönemde politika faiz oranlarında da, TL zorunlu karşılık oranlarında da indirim olasılığını gündemde tuttuğunu görüyoruz. Ayrıca, genişlemeci yöndeki bu kararların kur tarafında dalgalanmaları artırması halinde, döviz zorunlu karşılık oranlarında da indirime gidebilecek.
Geçen ayki sürpriz faiz indirimiyle TL üzerindeki değer kaybı baskılarının artmış olmasına karşın, Merkez Bankası’nın kurdan enflasyona yansıma etkisiyle ilgili iyimser tavrını koruduğu; enflasyonda yükseliş olsa da bunun geçici olacağına inandığı görülüyor. Büyümedeki yavaşlama, bu görüşünün arkasındaki temel etken.
Ancak, bu ay faiz indirimine devam etmemesinde, küresel gelişmelerin yanı sıra, kur etkisinin gerçekten zayıf kalıp kalmayacağını da görmek istemesinin etkili olduğunu gösteriyor. Özellikle, yukarı yönlü mevsimsel fiyat hareketlerinin gözlendiği Eylül enflasyonuna yönelik öncü sinyaller, daha fazla genişleme kararı alınıp alınmayacağı açısından önemli olacak.
Fed’den beklenen destek
Almanya Başbakanı Merkel’in ortak tahvilin bir çözüm yolu olmayacağına yönelik açıklamasıyla olumsuz başlangıç yapan dış piyasalar, hafta sonuna doğru yapılacak Jackson Hall toplantısında Fed’in yeni bir teşvik programı açıklayabileceği beklentisiyle alım tarafına dönmüş durumda. Almanya ve Fransa’nın maliye bakanlığı yetkililerinin dün bir araya gelmesi de, borç krizinde çözüm ümitlerini öne çıkartıyor.
Avrupa merkez bankasının haftalık verileri, 19 Haziran ile biten haftada 14,3 milyar Euro’luk tahvil alımı yapıldığını gösterdi. Kriz endişelerinin yükseldiği 12 Ağustos ile biten haftada 22 milyar Euro’luk rekor alımda bulunulmuştu. Müdahalelerin yüksek seviyesi, hem piyasaların hem de Euro-dolar paritesinin destek bulmasında oldukça önemli.
Veri gündeminin rahat olduğu ve tek kritik gösterge olan ABD’de ulusal aktivite endeksinin sıfıra yakın “eksi” rakamda kalmasıyla alım eğiliminin güçlenmesine karşın, Goldman Sachs’ın CEO’su Lloyd Blankfein’in ünlü savunma avukatlarından birini kiraladığına ilişkin haberin etkisiyle kar satışları da gelmiş oldu.
Petrol üreticisi Libya'da son altı aydır yaşanan çatışmaların nihai aşamaya girmesiyle brent petrol fiyatları 105 dolar civarına kadar geriler ve ham petrol fiyatlarıyla aradaki fark daralırken, Fed’den beklenen teşvik paketinin desteğiyle ham petrol fiyatları 85 dolar civarına yükselmiş oldu.
Altın fiyatları yeni haftaya belirsizlik unsurlarının ve gevşek para politikalarının hakimiyetini sürdürmesiyle 1.900 dolar seviyesine güçlenerek başlangıç yapsa da, bu seviyede tutunamayacağı belli olmuştu. Dün yaklaşık 30 dolara yakın düşüş yaşayarak 1878 doları görerek bunu doğrulamış oldu.
Altında yön halen yukarı olsa da, şişkinlik algısı giderek güçleniyor, dikkatli olmakta yarar var.
Bildiğiniz gibi AB borç sorunu çözüm görüşmeleri devam ediyor. Almanya ve Fransa liderlerinin geçen haftaki zirvesinin ardından, dün iki ülkenin maliye bakanlığı yetkilileri bir araya geldi. Geçen haftaki zirvede Eylül ayında uygulamaya konulabileceği yönünde ortak görüş oluşan finansal işlem vergisi ile ilgili ayrıntılı değerlendirmelerin yapıldığı görülüyor.
Finansal piyasalarda yaşanan türbülansın Ağustos verilerine olumsuz yansıdığını görüyoruz. Dün Avrupa’da açıklanan satın alma müdürleri imalat ve hizmet endeksleri, ZEW endeksi ve tüketici güveni gibi kritik göstergeler de bu olumsuzluğu yansıtması açısından aşağı yönde risk yaratıyor. Fed’in politikasına ilişkin daha net sinyallerin de hafta sonuna doğru gelebileceği düşünüldüğünde, Avrupa’dan gelebilecek zayıf sinyaller Euro-dolar paritesinde aşağı yönlü baskıların daha yoğun hissedilmesine neden olabilir.