08 Ağustos 2011

Küresel piyasalarda türbülans

Hem ABD’de borçlanma limitinin artırılması sürecinin iyi idare edilememiş...


Hem ABD’de  borçlanma limitinin artırılması sürecinin iyi idare edilememiş olması, hem de  AB’nin 21 Temmuz kararlarının uygulamaya konulmasında endişeleri  gidermede başarılı bir tutum sergileyememesi, büyümeden gelen zayıf  sinyallerle birleşince piyasalarda ciddi dalgalanmalara neden oluyor.
Bildiğiniz gibi, ABD  borçlanma limitinin yükseltilmesi ve bütçe planının ortaya konmasında güven  verici bir stratejinin izlenememesi nedeniyle, kredi kuruluşu S&P  ABD’nin uzun vadeli kredi notunu “AAA”dan  “AA+”a bir kademe indirdi. Kredi notunun görünümünü ise  “negatif”te bıraktı. Ancak temerrüt riski ortadan kalktığından  “CreditWatch” durumunu kaldırdı.
Kredi kuruluşu, kamu borcunu orta vadede  aşağı çekecek bütçe önlem paketinin en az 4 trilyon dolar seviyesinde olması  gerektiğini açıklamasına karşın, onaylanan paketin 2,4 trilyon dolar  seviyesinde kalması kuruluştan böyle bir tepkinin gelebileceği olasılığını  doğuruyordu zaten. Ancak, zamanlama açısından piyasa türbülansının arttığı ortamda  gelmiş olması şaşırtıcı oldu.
Karardan sonra ABD hazinesinin kuruluşun  tahmin değerlerinin doğru olmadığına ilişkin açıklaması, G7 maliye bakanları  ve merkez bankalarının piyasalarda oluşabilecek panik havasının önüne geçmek  için yaptıkları acil toplantısı sonrasında likidite sağlama kararı, Avrupa  Merkez Bankası’nın tahvil alımlarının İtalya ve İspanya’yı da  kapsayacak şekilde genişlemesine yönelik sinyaller, diğer kredi  kuruluşlarının şimdilik not indirimi yönünde bir karar almamış olması gibi  gelişmeler kısa vadede not indirim kararının etkisinin kontrol altında  kalmasını sağlayacaktır.
Ancak, önümüzdeki dönemde bütçe planının ne  kadar kararlılıkla uygulanacağına ilişkin bir bekleyiş süreci başladığından  orta vadeli riskler devam edecektir.  Nitekim S&P’ye göre, taahhüt  edilen harcama kesintilerinin beklenenden daha düşük olması, faizlerin  yükselmesi ya da devlet borcunu artıracak yeni mali baskıların oluşması  durumunda iki yıl içinde ülkenin kredi notunun ''AA'' seviyesine  düşürülebilmesi olasılığı bulunuyor.
Geçen hafta büyüme  ve borç görünümünde artan riskler karşısında merkez bankalarının hem faiz ve  kur müdahalelerine tanık olduk; hem de likidite ve bono alım destekleri  gündeme geldi. Bu hafta da gözler Fed’in bugünkü faiz toplantısında olacaktır.
Fed’in en son 22 Haziran’daki  toplantısından bu yana küresel piyasalarda yaşanan türbülans karşısında,  resmi olarak üçüncü niceliksel gevşeme sürecini başlatmasa da likidite  sağlayıcı enstrümanlarını genişletmesi beklenebilir. Ayrıca, bankaların  rezervleri için uyguladığı faiz oranını sıfıra çekebilir.
Fed’in bu haftaki toplantısında,  parasal genişlemede vereceği sinyaller piyasalardaki risk algılamasının yönü  açısından kritik olacak. Hatırlanacağı üzere 22 Haziran’daki  toplantıda, büyüme projeksiyonları aşağı çekilirken, ekonomik toparlanmanın  beklenenden yavaş gerçekleştiğine dikkat çekilmişti. Tahvil alımlarına  planlandığı gibi son verilirken, yeni tahvil alımına dönük yeşil ışık  yakılmamıştı.
21 Temmuz’da Yunanistan  zirvesi ile ilgili alınan kararların ardından AB kurtarma fonunun biran önce  uygulamaya girebilmesi için ayrıntıların belirlenmesi gerekiyor. Özellikle  fonun büyüklük ve esnekliğiyle ilgili ayrıntıların netleşmesi, onaylanma  süreciyle ilgili politik engellerin azaltılması gibi unsurlar önemli olacak. 
Öte yandan, Çin’de Temmuz verilerinde  yıllık enflasyonun yüksek kalması, büyüme hızındaki yavaşlama sinyallerine  karşı parasal sıkılaşmayı sonlandırmada merkez bankasının elini  zorlaştırabilir.

İç piyasada durum

Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, geçen haftaki ara toplantısında ve sonrasında aldığı sürpriz kararların ardından özel bir haber kanalıyla yaptığı röportajda, faiz indirimlerinin gerekirse devam edebileceği sinyalini verdi dün.
Merkez Bankası, küresel ekonomiye yönelik iki alternatif senaryoya değinirken, her ikisinde de faiz indiriminin bir seçenek olarak başvurulabileceğine işaret ediyor. Küresel ekonomide erken çözüm senaryosunda, gelişmekte olan ülkelere sermaye akışı tekrar artmaya başlayacak ve TL’de oluşabilecek aşırı değerlenme durumuna karşı faiz indirimi gündeme gelebilecek.
Küresel sorunlarda çözümün ertelendiği senaryoda ise, büyümede artan aşağı yönlü risklere karşı, içeride tekrar faiz indirimi gerçekleşebilecek.
Zorunlu karşılık politikası açısından ise, iki senaryoda farklı seçenekler karşımıza geliyor. İlkinde sınırlı artış; ikincisinde ise indirim kararı.
Yani, Merkez Bankası, her ne kadar politika faizinde büyüme ve enflasyona göre her iki tarafta da hareket edebilirim dese de, indirim yönünde eğiliminin daha fazla ön plana çıktığı görülüyor. Bu da, iç piyasaların kırılganlığının devam edeceğine işaret ediyor.
Piyasaların artan kırılganlığı karşısında, Merkez Bankası TL ve döviz tarafında önlem kanallarını ise şu şekilde belirliyor: TL tarafında, likiditeyi daha fazla artırarak piyasa faiz oranlarının gecelik faiz oranlarına yaklaştırılması; döviz tarafında ise, döviz satış ihalelerindeki miktarın artırılması, zorunlu karşılık oranlarının düşürülmeye devam edilmesi ve döviz depo oranlarının indirilmesi.

Gelişmeleri hep beraber göreceğiz. 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Altın fiyatları baskı altında

Almanya ve Fransa’nın 2 trilyon Euro’luk fonda anlaştıkları haberi küresel...

Altında güçlü bir hareket beklenmiyor

Küresel piyasalar büyüme endişeleri, Avrupa borç krizi ve Yunanistan

Altında 1500 dolar eşiği kritik

Bu ayın başlarında 1,920.30 $/ons ile rekor seviyeleri gören altın bu...

"
"