Japonya ve Fransa’dan büyüme görünümüne ilişkin olumsuz açıklamalarla satıcılı başlangıca karşın, Almanya ve Fransa’nın bu haftaki kritik zirvesine ilişkin ümitli bekleyiş, İtalya’nın bütçe açığını azaltma planı, IMF’nin Portekiz’le ilgili olumlu açıklamaları ve ABD’den ılımlı perakende satışların desteğiyle toparlanma eğiliminin ağır bastığı bir haftayı geride bıraktık.
Portekiz’in ekonomik önlemler konusunda sağduyulu yaklaşımı ve IMF kredisinin 11,5 milyar dolarlık ikinci diliminin serbest bırakılması hususunda yeşil ışık yakılması borç krizi tansiyonunun yatışmasını desteklemiş oldu.
ABD’de açıklanan ve piyasa türbülansının arttığı bu aya ait Michigan güven endeksinin beklentilerin altında kalması sınırlı kar satışlarını getirdi.
Euro-dolar paritesi, Avrupa merkez bankasının devam eden tahvil alımları, kritik AB zirvesi öncesinde ve Portekiz’le ilgili olumlu açıklamalarla 1,43’e doğru yükselse de, ABD’de zayıf güven endeksi ile endişelerin tekrar belirmesiyle 1,42’ye doğru gerilemiş oldu.
Altın fiyatları ise, 1.770 dolar seviyesine yükseldikten sonra 1.730-1.740 dolar civarına geriledi.
Borç krizine karşı stratejilerin netleşmesi şimdi daha önemli
Küresel piyasalarda dalgalanmaların hızlı ve yüksek seviyelerde gerçekleştiği; güven ortamındaki zayıflık nedeniyle toparlanma eğiliminin sınırlı kaldığı, satış eğiliminin ise daha güçlü hissedildiği bir dönem yaşıyoruz. Borç sorunu ve büyüme risklerine karşı politika yapıcılarından somut adımlar gelene kadar da bu risk algılamasının devam etmesi beklenebilir.
Fransa ve Almanya’nın bu haftaki zirvesi, 21 Temmuz’da alınan kararların uygulamaya konulmasına ilişkin somut adımların atılması açısından kritik. Özellikle, kurtarma fonunun büyüklüğü, esnekliği ve onaylanma süreciyle ilgili ayrıntıların oluşmaya başlaması ve koordineli bir yaklaşım sergilenmesi gerekiyor. Her ne kadar Avrupa merkez bankasının sorunlu ülkelerin tahvillerini alım desteği sürse de, bunun kalıcı bir çözüm olmadığı açık. Çözüm sürecine geçilmediği sürece de, bu tip zirve haberleri ve sözlü müdahalelerin getireceği rahatlamalar kısa süreli olacaktır.
Borç krizlerinde sağduyulu bir strateji izlenememiş olması, büyüme görünümüne ilişkin aşağı yönlü risklerin artmasına neden olduğu, “çift dip” senaryosunun gündemden kalıcı olarak düşmesine engel olduğunu gözleniyor. Borç krizi algılamasının ağırlıklı hissedildiği yatırım ortamında da, olumlu ekonomik verilere sınırlı tepki verilirken, kötümser açıklamalara karşı kırılganlık artıyor.
Oluşan bu algılamada, bu hafta gelecek ekonomik verilerin yönü hem büyüme görünümüne hem de Fed’in para politikasındaki tercihine ilişkin beklentileri şekillendirmesi açısından önemli olacak. Ilımlı veriler büyüme endişelerinin yatışmasını sağlayabilecek; tersi durumda ikinci dip senaryosu daha fazla konuşulacaktır.
İç Piyasada bu hafta
Para politikasında faizlerin indirilmesi yönündeki eğilimin ön plana çıkarılması, iç piyasaların dış şoklara karşı daha kırılgan bir seyir izlemesine neden oluyor.
Düşük faiz politikasının kurda yarattığı baskıyı azaltmaya yönelik önlemlerin etkisi ise kısa süreli ve sınırlı oluyor. Bu önlemlerin, dış açık ve kredilerde yavaşlama gözlenene ve orta vadeli programla birlikte önlemler paketi açıklanana kadar da kalıcı bir rahatlama sağlaması zor görünüyor.
Para politikası ve ekonomi yönetimiyle ilgili kalıcı güvenin oluşmasını sağlayacak şartların ise son çeyrekten önce oluşması pek mümkün görünmüyor.
Ancak, gelecek hafta toplanacak Merkez Bankası’nın faiz politikası, özellikle küresel öngörülere yönelik eğilim ve faiz indiriminin devamında ısrarcı olunup olunmayacağı açısından kritik olacak. Faiz indirimlerinin devam etmesi konusunda daha temkinli bir tutum dalgalanmaların boyutunu azaltabilir; tersi durumda artan kırılganlığın bir süre daha korunduğu gözlenebilecek.