Çin’de faiz artışı sürpriz oldu piyasalarda.
Çin Merkez Bankası, politika faiz oranlarını 25 baz puan artırarak % 3 düzeyine çıkardı. İlk açıklanma etkisi sürpriz olarak karşılansa da, gelecek hafta açıklanacak ve muhtemelen yıllık enflasyonun tekrar % 5’in üzerine çıkmasına neden olacak Ocak enflasyonundan önce böyle bir karar alması şok bir etki yaratmadı. Hatta, yılbaşındaki beklentilerin ilk çeyrekte toplam 75 baz puanlık bir artırım şeklinde olduğu düşülecek olursa, öngörülenden agresif olmayan bir tutumun benimsendiği söylenebilir.
Almanya’dan gelen zayıf üretim verisine karşın, Yunanistan’ın 26 haftalık bono ihalesine gelen güçlü talep ve AB bütçesinin gözden geçirildiğine yönelik açıklamalar Euro’ya destek vermiş oldu. Avrupa Merkez Bankası’nın faiz artırım olasılığını tamamen gündemden düşürmemesi ve borç sorununa Mart zirvesine kadar çözümün bulunacağına yönelik açıklamalar da diğer bir yardımcı unsurlar oldu.
Fed’den Lacker, ABD ekonomisinin bu yıl % 4 büyüme oranına yaklaşabileceğini; daha iyi bir istihdam piyasasının gözlenebileceğine işaret etti. Ancak, enflasyonun hala % 1,5-2 bandında öngörülmesi, faiz artırımını yakın bir olasılık olmaktan çıkarıyor.
İç Piyasalar
Merkez Bankası’ndan “faiz politikasında değişiklik yok” vurgusu yapmış oldu.
Merkez Bankası’nın hafta başındaki açıklamalarının para politikasında daha sıkı bir yaklaşım sinyali yaratmasından sonra, ana senaryoda bir değişiklik olmadığı açıklaması piyasalara kısmi bir rahatlama getirdi.
Enflasyon raporundaki ana senaryo geçerliliğini koruyor. Önlemlerin etkilerinin gözlenmesi için bir iki aylık dönemin önemli olduğu yinelendi.
Bu çerçevede, para politikasının test dönemi sonuçlanana kadar iç piyasalardaki dalgalanmaların devam etmesi beklenebilir.
2010 büyüme oranı beklentilerin üzerinde.
Sanayi üretimi geçen Aralık ayında % 16,9’lık yıllık artışla beklentilerin oldukça üzerinde gerçekleşti. Böylece üretim seviyesi, hem düzeltilmemiş hem de takvim ve mevsim etkilerinden arındırılmış rakamlarda rekor düzeye ulaşmış oldu.
Üretim seviyesinin ulaştığı mevcut düzeyler düşünüldüğünde, en azından bu yılın ilk çeyreğinde de yüksek yıllık artış oranlarının devam edeceği anlaşılıyor.
Para politikasında alınan önlemlerin görülmeye başlaması ile büyüme hızında bir yavaşlama gözlenecektir mutlaka.