Avrupalı ekonomistler, küresel krizden çıkışın geçici olabileceği ve ekonominin yeniden dibe vurabileceği şeklindeki uyarılarını yoğunlaştırdı yine.
Krizdeki Euro ülkelerinde ekonomik durum ilkbahardan da kötü olarak değerlendirilmekte. Kriz ülkelerinde reformlar gecikiyor, işsizlik artıyor ve borç stoku hedeflenen hızla eritilemiyor. Borcunu öngörülen sürede azaltamayacağını duyuran Yunanistan bir yana İtalyan, Fransız ve İspanyol ekonomileri, ücret zamlarını frenleyip emeklilik yaşını yükseltmedikleri sürece ağır bir krize sürüklenme tehlikesi ile karşı karşıya olduğu yorumları giderek artmakta.
Yılın ikinci yarısında beklenen küresel ekonomik soğumanın ihracatın düşürme riski var Avrupa bölgesinde. Ayrıca zor durumdaki Yunanistan ile krizi atlatamayan İrlanda bankacılığının düzelmeyi sekteye uğratma olasılığı da yüksek.
AB genelinde enflasyon bu yıl %1,8, Euro Bölgesinde ise %1,4 tahmin ediliyor. 27 ülkenin büyüme hızı ortalaması ise %1,8'de kalması muhtemel olarak görülmekte.
Ekonomi uzmanlarının, küresel krizden çıkışın geçici olabileceği ve ekonominin yeniden dibe vurabileceği yönündeki uyarılarına rağmen Alman özel sektörü ve öncelikle de ihracatçı şirketler iyimserliğini koruyor. Uzmanlar, Alman Merkez Bankası'nın aksine, daha iyimser bir tahminle, Almanya'nın büyüme hızının %3,5'uğu zorlayacağı görüşündeler.
Almanya’da ekonomik canlanmayı ihracat tetikliyor
Almanya’da ihracatın en önemli sektörü olan makine endüstrisinin sipariş girdilerinden çıkardığı tahmini büyüme rakamları daha da yüksek çıkmakta. Konjonktürün beklenenden çok daha iyi bir gelişme göstermesi Alman yatırım malları endüstrisine önemli destek sağlıyor. Makine ve tesis imalatçıları üretim tahminlerini ikiye katlayarak yüzde altıya çıkardı.
Kriz yılı 2009'da makine üretimi yaklaşık dörtte bir oranında daralmış, sipariş girdilerinde de yüzde 38 ile son 50 yılın en hızlı düşüşü kaydedilmişti. Almanya’da ihracatın omurgasını oluşturan makine endüstrisinin 2005 düzeyini yeniden yakalamasının yıllar alacağı tahmin ediliyor.
Ekonomik refahını ihracata borçlu olan Almanya 2010 yılının ilk yarısında bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla %17 oranında fazla ihracat yaparak 458 milyar Euro’luk ihracat hacmine ulaştı. Avrupalı ortaklarının Almanya'nın ihracatındaki payı küçülürken, Avrupa Birliği dışındaki ülkelere yapılan ihracat %26 oranında artarak, genel artış oranının üzerine çıktı. Almanya bu yılın ilk yarısında Brezilya'ya %61, Çin'e %55, Türkiye'ye ise %38,8 oranında daha fazla mal ve hizmet ihraç etti. Almanya'nın ihracatını geçen yıla göre yüzde onun üzerinde arttırdığı ülkeler ise İsviçre, Japonya ve Rusya.
Almanya’nın başarılı sanayi performansına rağmen; Avrupa Birliği Komisyon'un raporun da, ‘’Almanya yüksek büyüme hızıyla ortaklarını peşinden sürüklemesine rağmen, risklerin de göz ardı etmemeli’’ uyarısını da burada aktaralım olalım.
Almanya'daki 6 milyonluk azalma iş gücünü etkileyecek
Almanya Sanayi ve Ticaret Odaları Birliği'nin Berlin'de sunduğu rapora göre, çalışan Almanlar'ın sayısında bugüne oranla 6 milyonluk azalma olacak ve iş gücü açığı, üzerinde durulması gereken en acil konu. Raporda, ekonomi durgunluktan çıkarken, Alman sanayisinde kalifiye elemana yoğuna ihtiyacı olduğuna dikkat çekiliyor. Raporun verilerine göre, Alman işletmelerin yüzde 70’e yakını kalifiye eleman bulmakta zorlanıyor.
Geçmişte çözüm olarak ya yurtdışından iş gücü alımı ya da ülkede yaşayan insanların daha iyi eğitilmesi görülürken, şimdi görüş; Alman istihdam piyasasının kaldırabileceği ölçüde göçe ihtiyaç olduğu yönünde.
Peki, göç Almanya’nın kalifiye iş gücü sorununu çözer mi?
Alman uzmanların görüşü; ‘’öncelikle Almanya ve AB istihdam piyasasını canlandırmak gerekiyor” ’yönünde. Bunu sağlamak için de ‘’meslek eğitimin geliştirmek ve aynı zamanda yabancı kalifiye iş gücünü Almanya’ya çekmek gerekiyor’’ görüşü hakim uzmanlarda.
Ancak, bu önerilerin gerçekleşmesi pek kolay gözükmüyor artık. Zira, Almanya’da eğitim gören kalifiye öğrencilerin bile, meslek hayatına daha hızlı bir giriş yapabilme umuduyla tercihini ABD’den yana kullandığı sık sık dillendirilmekte Almanya’da. İş gücü ihtiyacının daha önce yapıldığı gibi göçle çözülmesi ise daha zor. Çünkü Almanya yasalarının göçle ilgili uyguladığı kurallar oldukça sert.
Sert kurallar yanında, Almanya’nın göç olgusuna karşı direnci ve sonrasındaki ayrımcılığı da önemli sorun. Almanya, Sosyal Demokrat Parti’nin Genel Başkanı Sigmar Gabriel’in sorunla ilgili sözleri konuyu daha iyi açıklamakta aslında.
Gabriel, “Göçmenlerin, çocuklarının iyi bir şekilde teşvik edileceği yönünde bir izlenim edinmelerini sağlayacak hiçbir şey sunmuyoruz. Biz neredeyse 30 yıl, bir göç ülkesi olduğumuzu kabullenmeye yanaşmadık. İnsanlar, buraya birkaç yıllığına misafirliğe gelip, ardından 'bunlar bizi bir süre sonra yine kapı önüne koyarlar' hissine kapılmak istemiyorlar”.