Tüm dünyayı etkisi altına alan krizin ağır hasar verdiği Alman ekonomisi büyüme sürecine girdi durumda.
İşin sırrı, Almanya’nın; Çin, Güney Doğu Asya, Hindistan ve Brezilya gibi gelişmekte olan pazarlarda güçlü konuma sahip olması yatıyor. Bu ülkelerde ki, Alman yatırım mallarına yüksek talep gelmesi de bunun gösteriyor zaten. Almanya’nın 2010 yılındaki yüzde 16’lık ihracat artışıyla bütün rekorları da geride bırakacak gözüküyor.
Almanya'nın AB dışındaki ülkelere yaptığı ihracatın bu yıl %25 oranında artacağı hesaplanıyor. Yani, gelecek yıl ihracatı tarihte ilk kez olmak üzere bir trilyon Euro’nun üzerine çıkacak.
Almanya'nın ihracat artışı, ekonomik büyüme oranlarıyla da tescilleniyor. Büyüme hızının bu yıl %3,4'le birleşme sonrasının en yüksek oranına çıkmasının ardından 2011'de de %2,4'lük büyüme oranına ulaşılması hedefleniyor.
Almanya’daki ekonomik büyüme ve açıklanan çarpıcı oranlar yanında işsizlik, 1992 yılındaki kadar düşük seviyelere inmiş durumda. İhracat hacmindeki artış ve işsizlik oranlarındaki düşüşle iyi bir tablo oluşturan Almanya, her zaman model alınan ABD ile kıyaslandığında dengelerin nasıl değiştiği ortaya çıkıyor. Nitekim ABD'de işsizlik oranı yüzde 9,6 iken ihracat hacmi de Almanya’nın gerisine düşmüş.
Dış ticarette başarı büyük
Almanya'nın ekonomik büyümesinde en önemli etken; Alman şirketlerinin esnekliği, dış ticarete odaklanmaları ve ihracat yapmaya alışık olmaları yatıyor kuşkusuz. Yani ortada gizli bir formül yok.
ABD'nin ihracatı, Gayri Safi Yurtiçi Hâsılasının yüzde 13’ünü ancak buluyor. Almanya’da ise bu oran yaklaşık üç kat daha fazla. Almanya ihracatının büyük bölümünü AB'deki ortaklarına yapıyor. Avrupa dışındaki ülkelere yapılan ihracat ise daha hızlı artıyor.
Almanya’nın krizden çıkışının en önemli formülü; devletin aldığı önlemler olarak gözüküyor. Nitekim Almanya, ücretlerin bir kısmını konjonktür programı kapsamındaki bütçesinden ödüyor. Bu sayede de kriz dönemlerinde işten çıkarmaları önlenmiş oluyor.
Almanların krizden çıkış için formülü de aynı yönde: "Resesyona sürüklenen bir ülkede iç piyasa çöküyor ve hükümet ekonomiyi canlandıramıyor ya da canlandırmak istemiyorsa, o zaman ekonominin ancak yatırım ve ihracatla ayakta tutulabilir’’.
Almanya yinede tedbirli
Almanların ekonomik canlanmaya ve dış ticaretteki artışa rağmen yine de tedbirli oldukları kesin. Özellikle, ABD'nin yeniden resesyona sürüklenme ihtimaline karşı Amerikan ekonomisindeki yavaşlamanın, Alman ürünleri talebini doğrudan ya da dolaylı olarak etkileyebileceğini biliyor ve buna hazırlıklı olduklarını söylüyorlar.
Bu amaçla; ihracattaki muhtemel risklere karşı tedbir almak ve bazı Euro bölgesi ülkelerindeki borç ve güven krizinin de karşı temkinli durmak, sıkça konuşulan konular.
Avrupa ülkeleri, Almanya'nın çok fazla ihracat, çok az ithalat yapmasından rahatsız gözüküyor. Oysa durum pek öyle değil. Almanya’nın Birlik ülkelerinden yaptığımız ithalat, o ülkelere yaptığı ihracattan daha fazla. Dünya çapında yatırımları olan Alman şirketleri Avrupalı komşularının tedarikçi yan sanayi işletmelerinin de dünyanın büyüyen pazarlarına girmelerini kolaylaştırıyor. Muhtemeldir ki, Almanya'nın ihracat gücü olmasaydı, bazı ülkelerin krizden kurtulması çok daha zor olacaktı.
Sonuçta, küresel krizden etkilenen güçlü Alman ekonomisinin ihracat gücü yanında, iyi yönetilen devlet müdahale ve desteği olmasaydı, her şey çok daha zor olacaktı.