Borç krizi çözümüne ilişkin değişen beklentiler gerginliğinde sonunda “uzlaşma” sağlanmış oldu.
AB’nin kritik borç zirvesi kararları öncesinde, özellikle üzerinde ulaşılacak planın Yunanistan için “temerrüt” değerlendirmesine yol açabileceği endişesiyle satıcı ağırlıklı bir seyir hakimdi. AB bankalarına verginin çözüm önerileri arasında yer almadığına ilişkin haber ve teminat konusundaki belirsizlik ortak kararın tatmin edici olmayabileceği endişesine neden oldu.
Ancak, bilanço ve ekonomik verilerin piyasalara destek verdiği gözlendi.
Borç krizi zirvesinden uzlaşma kararı çıkması ve çözüm önerisinin EFSF’nin (Euro Denge ve İstikrar Fonu) Yunanistan dışındaki Portekiz ve İrlanda gibi diğer sorunlu ülkeleri de kapsayacak şekilde ikincil piyasadan doğrudan tahvillerin alımını da içermesiyle piyasalar yönünü yükselişe çevirdi.
Bankaların da katkı sağlayacağı Yunanistan’a sağlanan ikinci finansal kaynağın toplam tutarının 159 milyar Euro’ya yaklaşacağı düşünülüyor. Bunun 109 milyar Euro’su AB ve IMF’den, 50 milyar Euro’su ise özel sektörden gelecek.
İkinci kurtarma paketinde diğer kritik unsurlar olarak, kurtarma fonundan sağlanan kredilerin vadesi en az 15 yıla uzatılabilecek; faiz oranı % 3,5’e düşürülecek.
Ayrıca, Yunanistan’a büyüme ve yatırım için “Marshall planı” çağrısı yapılıyor.
Önemli bir destek unsuru olarak, Yunanistan tahvillerinin takasının kredi notunun “temerrüt” seviyesine çekilmesine neden olması durumunda, Avrupa merkez bankasının bu tahvilleri teminat olarak kabul etmeye devam etmesi rahatlatıcı bir gelişme.
Euro-dolar paritesi, borç krizinde uzlaşma kararı ve ekonomik verilerin desteğiyle 1,44, ham petrol fiyatları da 100 dolar seviyelerine yaklaştı. Uluslararası Enerji Ajansı’nın stratejik rezervlerin kullanılması konusunda beklemede kalması petrol fiyatlarındaki yükseliş trendini destekliyor. Ancak, gerektiğinde müdahale edebileceği düşüncesi yükseliş hareketini sınırlandırabilir.
Borç krizinde azalan tansiyonla, altın fiyatları tekrar 1.600 doların altına gevşeme gösterdi.
Avrupa ve ABD’de borç görüşmelerindeki ilerlemeler yatırımcıları güvenli varlıklardan uzaklaştırarak riskli varlıklara çekerken, altın bu hafta sonu piyasalarda zayıflamış durumda.
Teknik analiz ise altının kısa vadede 1,565 – 1,575 $/ons aralığına gerileyebileceğini göstermekte. Fiyatlar üzerinde kısa vadeli riskin baskı yaratmasına rağmen altının uzun vadedeki yükseliş trendini korudu söylenebilir.
Gireceğimiz hata altını yönü 1612-1620 hedefle yukarı gözükmekte. Ancak düzeltme hareketi gelecektir. Yükselişin sürmesi için düzeltmelerin 1577,5’lerin üzerinde kalması gerekiyor.1576’ların altında ki kapanışta 1559,5 yön dönüş seviyesi test edecektir.
Sıra ABD’nin borç çözümünde
Yunanistan’a ilişkin çözüm planının ana hatlarıyla ortaya konmasının ardından, gözler ABD’de hükümeti ve muhalefetin borç limitlerinin artırılması için bir planda uzlaşmaya varıp varamayacağına çevrilmiş durumda. 2 Ağustos’a kadar borç limitlerinin yükseltilebilmesine imkan veren yasal düzenlemenin yapılabilmesi için daha fazla zaman kaybetmeden ortak planda uzlaşmaya varılması gerekiyor.
Üçüncü çeyrekle ilgili ABD ekonomisinden gelen ılımlı sinyallerin toparlanma ümitlerini destekleyecektir mutlaka.
Çin’in 1 Ağustos’ta açıklanacak PMI verisinin iyimser tarafta kalıp kalamayacağına ilişkin temkinli bir bekleyiş gözlenebilir.
İç Piyasalar
Küresel piyasalardaki rahatlamaya karşın, iç piyasalar uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch’in yüksek cari açık uyarısı ve not artırımının belirsiz olduğuna ilişkin açıklamalarıyla sert düşüşlerin etkisinde kaldı. Borç krizinde uzlaşma ve TCMB’nin iç talebin yavaşladığına ilişkin kararlı duruşuyla kısmi bir toparlanma yaşandı.
Yeni Ekonomi Bakanı Çağlayan, orta vadeli programdaki revizyonların Eylül ayında açıklanacağını söyledi. İç talepteki artışı kontrol altına almaya yönelik önlemler ve artan cari açık karşısında, ihracata dayalı büyümenin ön plana çıkarıldığı görülüyor. Açık finansmanının doğrudan yatırımlara yönelik olarak karşılanmasının planlanması da özelleştirme projelerine ağırlık verilebileceğine işaret ediyor.
Ancak, küresel ekonomideki riskler ve içeride para politikasına ilişkin devam eden sorgulama süreci düşünüldüğünde, ihracata dayalı büyüme ve doğrudan yatırımlara odaklı finansman hedeflerinin hemen güven kazanmasını beklemek zor.
Küresel riskler nedeniyle para politikasında değişiklik yok. Merkez Bankası, bu ayki toplantısında da politika faiz ve zorunlu karşılık oranlarını sabit tutmayı tercih etti. Gecelik borçlanma ve borç verme faiz oranlarında şimdilik değişikliğe gitmezken; AB borç krizi ve küresel büyümeye ilişkin risklerin artması halinde aradaki marjın daraltılabileceğini söyledi. Yani, küresel risk iştahının sermaye hareketlerini olumsuz etkilemesi, dolayısıyla kur üzerindeki baskıların daha da artması halinde, gecelik borçlanma faiz oranını önümüzdeki toplantıdan itibaren kademeli bir şekilde artırabileceği sinyali verdi.
Ayrıca, küresel risklerin daha da derinleşmesi ve yurtiçi talebin durgunluğa girmesi halinde, tüm politika araçlarının genişletici yönde kullanılacağını söyleyerek, “aşırı ısınma” ve “faiz artırım” öngörülerinin karşısında açık bir şekilde durduğunu gösterdi.
Bundan sonraki süreci ise, Türkiye ekonomisi için “aşırı ısınma” ve “faiz artış gerekliliği” görüşlerine karşılık, Merkez Bankası’nın öngörülerinde haklı olup olmadığı belirleyecek.
Yani, kısa vadede piyasaların kırılganlığının devam etmesi; ancak krediler ve cari açıkta belirgin yavaşlama sinyalleri gelmesi halinde kalıcı toparlanmaların gerçekleşmesini bekleyebiliriz.