Küresel piyasalar açısından öngörülebilirliğin oldukça azaldığı; beklentilerin hızla yer değiştirdiği bir haftayı geride bıraktık. Fed, piyasa beklentilerini destekler biçimde özellikle deflasyon riskini ön plana çıkararak ek önlemler konusunda yeşil ışık yakmış durumda. Öte yandan, büyüme göstergeleri üçüncü çeyrek sonundan itibaren tekrar toparlanma senaryosuna geri dönebileceği gösteriyor.
Önümüzdeki dönemde, ek önlemler piyasaları destekleyecek ana unsur olarak gözükürken, ılımlı ekonomik verilerin gelmesi durumunda bu imkanın ne kadar geçerli olacağını hep beraber göreceğiz. Bu beklentilerle birlikte, piyasalarda ek parasal gevşeme desteği ile elde edilen kazanımların realizasyonu da gözlenecektir mutlaka. Böyle bir senaryoda, Euro-dolar ve altın fiyatları üzerinde aşağı yönlü baskı olacaktır mutlaka.
Aslında, para politikası otoritelerinden farklı yönde sinyaller alınırken, ekonomik veri ve bilançoların genelde iyimser tarafta yer alması, yatırım eğilimlerinin oluşmasında zorlu bir sürecin yaşanmasına neden oldu.
Bir taraftan Hazine Müsteşarı Geithner “güçlü dolar”dan yana bir tavır sergilerken, öte yandan Fed’den ek parasal destek seçeneğini gündemde tutacak açıklamalar gelmeye devam etti. Farklı ekonomik kesimlerden gelen sinyallerin değerlendirildiği ve öngörülerin yer aldığı Beige Book, para politikası desteğinin devam edebileceği yönünde algılanırken; ekonomik verilerin toparlanma yönünde sinyallerine devam etmesi, bu desteğin ne kadar geçerli olduğunu sorgulanmaya itiyor insanları.
Diğer önemli bir gelişme de uluslararası kur savaşlarında yaşandı. Uzun bir süredir gelişmiş ülkelerce kurun gereğinden düşük tuttuğu yönünde ciddi bir baskı hisseden Çin Merkez Bankası, faiz oranlarını 25 baz puan artırarak uzlaşma yönünde bir adım atmış oldu. Gelişen ülkelerden Brezilya’nın Tobin vergisinde yaptığı yeni bir artıştan sonra diğer gelişen ülkelerde sıcak para girişini yavaşlatacak ek adımların gelip gelmeyeceği ise kur savaşlarının diğer bir aşaması olacak.
Bu arada, ABD bankalarının mortagage tahvillerini almak zorunda kalabileceklerine yönelik spekülasyonlar risk iştahında dalgalanma yaratan diğer bir unsur.
Parite ve emtialarda sert düzeltme hareketleri
Ekonomik görünüm ve para politikası otoritelerinin işaret ettiğinin farklı yönde olmasının yanı sıra, Çin’in sürpriz faiz artışı finansal göstergelerde geçen hafta sert düzeltme hareketlerine neden oldu. Euro-dolar paritesi 1,4150-1,37 gibi geniş bir aralıkta karşımıza çıkarken; ham petrol fiyatları 80 dolara kadar bir düşüş yaşadı. Altın fiyatları da 1.320 dolara doğru beklediğimiz gevşeme hareketini yaptı.
Cuma günü ABD piyasalarında işlem gören vadeli altın kontratları günü hafif bir düşüşle tamamlarken, piyasa G20 toplantısının sonucunda çıkacak bilgilere odaklandı. COMEX Borsası’nda işlem gören Aralık vadeli altın kontratı Perşembe gününe göre 50 cent’lik düşüşle 1,325.10 $/ons’tan kapanırken 1,315.60 $/ons ile 5 Ekim tarihinden beri en düşük seviyesini gördü. Güney Kore’de yapılan G20 toplantısından sonra kurların verebileceği herhangi bir tepkinin altın piyasasına yeni bir hareket sağlayabileceği kesin gözüküyor. Bununla beraber analistler, G20 üyeleri için ABD öncülüğünde gelişmekte olan ülkelerin para birimlerinin değerlenmesini taahhüt edecek bir anlaşmaya varılmasının muhtemel olmadığını belirtmekte.
Geçtiğimiz hafta, New York piyasasında spot altın 1,326.11 $/ons’tan kapandı. Cuma günü COMEX Borsası’nda işlem gören Aralık vadeli gümüş kontratı Perşembe gününe göre 2.1 cent’lik düşüşle 23.118 $/ons’tan, spot gümüş de 23.12 $/ons oldu. NYMEX Ocak vadeli platin Perşembe gününe göre 1.70 $’lık artışla 1,675.10 $/ons’tan, spot platin de 1,670.92 $/ons’tan kapandı. NYMEX Aralık vadeli paladyum Perşembe gününe göre 4.80 $’lık artışla 591.10 $/ons’tan, spot paladyum da 587.80 $/ons’u gördü.
Uluslararası kur savaşlarında şimdilik sakin dönem
Hafta sonu Güney Kore’de bir araya gelen G-20 maliye bakanları ve merkez bankası başkanlarının toplantısında, ülkelerin rekabet güçlerini artırma yarışına girerek kurlarını bireysel olarak yönlendirmeleri yerine, IMF’nin global ekonomiyi yeniden dengeleme ve kur politikalarında iyileştirme çalışmalarında aktif rol oynaması gerektiği konusunda genel bir uzlaşma zemininin sağlandığı görüldü.
Genel kur ve büyüme politikasında, cari dengenin fazla mı, yoksa açık mı olduğu yönündeki kritik unsur ön plana çıkmış durumda. Cari fazlası olan ülkelerin, yapısal, maliye ve kur politikalarını büyümeyi destekleyecek şekilde esnek kullanma imkanları bulunurken; açık verenlerin ise gerçekçi maliye politikası hedefleri koyarak daha çok tasarruf artırıcı bir politika izlemesi gerektiği netleşmiş oldu.
Böylece, yaşanabilecek uluslararası kur savaşları neticesinde hem genel küresel ekonomide, hem de ülkelerin kendi iç dinamiklerinde yaşanabilecek dengesizliklerin önünün kesilmesinde önemli bir adım atıldı.
ABD ekonomisinden iyimser sinyaller devam edebilir
Üçüncü çeyreğe iyi başlamayan ancak sonuna doğru olumlu sinyaller vermeye başlayan ABD ekonomisinin dördüncü çeyrekte de bu eğilimini devam ettirip ettiremeyeceği bu haftanın ana takip gündemi olacak. Şimdiye kadar açıklanan Eylül-Ekim dönemi verilerinin genelde toparlanma yönünde sinyal vermiş olması, bu döneme ilişkin açıklanacak diğer verilere ilişkin tahminlerde de iyimserliği ağır basan bir etki yaratmış görünüyor.
Bu çerçevede, bu hafta ABD’de açıklanacak üçüncü çeyrek büyüme oranı; Ekim ISM-NY, Chicago PMI, Michigan, Richmond Fed, KC Fed, tüketici güveni; Eylül Chicago Fed, mevcut ve yeni ev satışları, dayanıklı tüketim mallarına ait sonuçların olumlu tarafta yer alması durumunda küresel ekonomik görünümle ilgili güvenin güçlenmesi söz konusu olabilir. Öte yandan böylesi bir senaryoda, Fed’in ek parasal önlemlere başvurması, piyasalar açısından olasılığı azalan bir seçenek olarak görülmeye başlanabilir.
Bu arada, Avrupa bölgesi haftalık veri takvimi açısından daha az dikkat çeken bir görüntü sunuyor. Veri gündemi Ekim ekonomi, tüketici ve sanayi güveni; Eylül işsizlik ve para arzı göstergeleri; Ağustos yeni sanayi siparişleri; Almanya’da Ekim enflasyon ve işsizlik oranı ile sınırlı.
Dolayısıyla, haftalık gündemde daha fazla ilgi çekmesini beklediğimiz ABD ekonomisinden olumlu verilerin gelmesi durumunda, G-20 görüşmeleri sonrasında yukarı bir eğilim gösteren Euro-dolar paritesi ve altın fiyatlarında aşağı yönlü baskılar gözlenebilir.