Şu ana dek yazdığım tüm yazılardakine benzer bir giriş yapacağım. Transferler tamamlanmadan, sakatlıklarla boğuşulurken ve sisteme henüz daha tam olarak uyum sağlanamamışken Fenerbahçe hem Avrupa’da hem de ligde hiçbir fire vermeden yoluna devam ediyor. Sezonun bu zamanında her takımın dört gözle beklediği milli maç arasına moralli ve bir noktada mutlaka yüzleşeceği puan kayıplarına karşı da tam kredili olarak giriyor.
Helsinki zaten Fenerbahçe’nin dengi bir takım değildi, hatta hazırlık maçlarındaki rakiplerin ayarında bir takım bile değildi ve sadece geçilmesi gereken bir engeldi. O iki maçı kendi içlerinde, bir ilerleme olup olmadığını görmek için değerlendirmek gerekir ve net bir ilerleme görünüyordu. Şimdi üç lig maçını da bir daha gözümüzün önüne getirelim. Adana Demirspor maçında Serdar’ın bir ekstra hareketi sonrası İrfan-Mesut işbirliği ile gelen bir gol vardı. Bunun dışında saç baş yolduracak en fazla iki tane pozisyondan bahsedebilirdik ancak Fenerbahçe son 20 dakika dışında maçın tam hâkimiydi. Antalya maçında bütün maç üstün olan Fenerbahçe’ydi ancak gol Arda’nın ekstra pası sonrası Zajc’ın vuruşuyla ve Valencia’nın ekstra işleri sonrası Mesut ile işbirliğinden geldi. Saç baş yolduracak pozisyon bile aklımda kalmamış. Dün Altay maçı da tam olarak böyleydi; kaleci Altay ilk defa yere yattığında maçın 80. Dakikasıydı ve Fenerbahçe ilk iki haftanın flaş takımı Altay’ın önünde bütün maçı üstün götürdü. Çok fazla gol pozisyonuna girmedi ama ilk golde Ferdi’nin akıl almaz ekstralarını ve ikinci golde de önce Samuel’in ilk defa zamanlama hatası yapmadan ekstra olarak dripling ve pası, Ferdi’nin ekstra bindirmesi ve Valencia’nın doğru boşa çıkışı vardı. Her ne kadar bu maçlarla bir tutmayalım demiş de olsak beş golle biten Helsinki maçında da Nazım’ın ve Valencia’nın ekstralarından pek de fazlası yoktu. Ama yine bütün oyun kontrolü Fenerbahçe’nindi.
Bütün bunları bir arada düşününce çok net bazı mesajlar alabiliyoruz. Fenerbahçe’nin bir planı var ve bu plana olan sadakati hiçbir maç azalış göstermiyor. Plandan hiçbir kopma ya da disiplinsizlik görülmüyor. Defans üçlüsü çok doğru; oyunu öne doğru itiyorlar ve alanı daraltıyorlar. Bu durum, orta dörtlüdeki dinamizm sorununu nispeten azaltıyor. Oyun dar alana sığınca da Fenerbahçe sıkı pres yapıyor, aynı topa en az iki kişi basıyor ve topu kapabiliyor. Sonrasında da olabildiğince hızlı bir şekilde paslaşarak, topu evelemeden çevirerek pozisyona gitmeye çalışıyor ve bu unsurların hiçbirinde de maçın herhangi bir anında kopuş görünmüyor ve plan güzelce çalışıyor. Sonra da birisi çıkıyor, ekstra bir şey yapıyor ve gol geliyor. Eksik olan ise yetenekli oyuncuların bir arada gerçekleştirecekleri hücum planları ve transferler tamamlanmadan, sakatlar iyileşmeden bu da olmayacak. Bu plan Fenerbahçe’yi sürükler ve hep yarışın içinde tutar ama özlediği yerlere götürebilmesi için doğru transferler ve hiç vazgeçmeden kadro rekabetini korumak gerekiyor. Bu takım belli ki bir hoca takımı olacak, planı ve prensipleri olacak ama yıldızlara da her zaman ihtiyaç duyacak. O yıldızlar da bunu bilecek ve takımına yardımcı olacak ya da en azından sorun çıkarmayacak. Bunu başarmak da zaten başlı başına bir hocalık maharetidir.
Bu maçın özelinde birkaç ufak detaya daha değinmek lazım. Samuel transferler gelince bu takımda belli ki yedeğe düşecek ama son iki maçta kanatta eveleme geveleme işlerini bırakıp doğrudan kaleye doğru hamlelerini ve gol girişimlerini izlemeye başladık. Bu da onu bir alternatif haline getirecektir. Sosa geçmiş maçlara göre çok daha derli toplu bir haldeydi ve özellikle sahipsiz topları doğru toplayıp oyuna kazandırdı ama halen hücum bölgesine geçişi yapmıyor. Halen daha Ferdi’nin o bölgenin oyuncusu olmadığını düşünüyorum ama arkasına Szalai gibi bir kademe ustası olduğu için o bölgede en azından bir rotasyon oyuncusu olabilecek gibi duruyor. Nazım ise dalgalı bir seyir gösteriyor, kendi görev alanında sırıtmıyor ama ondan beklenen Helsinki deplasmanındaki performansı ve dün de bundan bir hayli uzaktaydı. Fenerbahçe’nin orta dörtlüsünün performans ortalaması hiçbir maç on üzerinden yedinin altına düşmemeli.
Şimdi iki haftalık bir ara var; sakatlar iyileşecek, transferler tamamlanacak, oyuncular sisteme ve birbirlerine biraz daha alışacaklar ve sonra da neler olacak göreceğiz. Plan doğru, işleyişi güzel, üç isabetli transferle (santrfor, sol kanat, orta saha) ve prensiplerde ısrar(önde sürekli pres, pres anında kademe, defansın önde kurulması ve orta saha ile blok oluşturması, statik olmayan hareketli oyun tarzı ve en önemlisi FORMADA HAKKANİYET) ile bu takımın alacağı çok yol var.