Her şeyini kaybettiği sezonun belki de onur mücadelesine çıkan Fenerbahçe, artık birkaç hafta sonra şampiyonluğu ilan edecek olan Trabzonspor ile kendi evinde berabere kaldı ve ikincilik mücadelesini sürdürmeye devam etti.
Fenerbahçe’nin maç ile ilgili planı kadro açıklandığında belli olmuştu. Trabzon’a orta sahada mücadele ile üstünlük sağlanacak, oyunun lideri İrfan Can olacak, defans arasına ya da arkasına atılan toplarla Rossi ve yan toplarla da Serdar üzerinden gol aranacaktı. Fenerbahçe, tam da hedeflediği gibi ilk 15 dakika orta sahayı aldı, müthiş bir hırs ve mücadele ortaya koydu. Çok ciddi bir pozisyon yoktu ama dönen topları alıp tekrar başlatılan hücumlar golü müjdeleyebilirdi.
15. dakikada ise sezonun ilk maçının bir kopyası ortaya çıktı. Trabzon’da golü bulup maçı alan takım, çok hatalı bir hakem kararıyla on kişi kalıp bir de üstüne hemen gol yeyince bütün maçı mahkûm geçirmiş ve sonunda da direnemeyip yenilmişti ve sonra da takımın iki yakası bir araya gelmemişti. Bu sefer de yine fazlasıyla hatalı bir hakem kararıyla iyi gittiği maçta 18.dakikada on kişi kaldı. Evet, futbol kural kitabına bakarsınız istemsiz de olsa rakibin ayağına sakatlayacak şekilde basmak bir kırmızı kart sebebidir. Ancak burada top ortada, İrfan Can topa müdahale etmek istiyor, rakibi önce değiyor ve İrfan Can’ın ayağını sakınabilecek ne bir yeri ne de bir salisesi var. İşte futbol bilmek burada devreye giriyor ve Türk hakemleri kesinlikle futbol bilmiyor! Maçta sadece İrfan Can atılmadı, Fenerbahçe’nin o pozisyonda kullanabileceği Mesut veya Arda rotasyonu da taca çıktı.
Bu kart ile maçın gidişatı tamamen değişti, hemen ardından gelen golden sonra Trabzon önce 35. dakikaya kadar oyunu aldı ama sonra ilk yarının son 10-15 dakikası Fenerbahçe yine baskı kurmayı başardı. İkinci yarıda da durum değişmedi; Fenerbahçe çabalayan, mücadele eden, Trabzon ise sakin kalan, geçiş hücumları ile etkili olmaya çalışan taraftı. Fenerbahçe’nin oyunu yönlendirebilecek bir beyni yoktu, sadece alın teri ile var olmaya çalıştı ve bunu da önemli ölçüde başardı. Uzun zaman sonra tekrar tribüne dönen ve takıma kayıtsız destek olan taraftarın da sayesinde maç tutuldu, sona doğru az kalsın gidiyordu ama zaten maçın hakkı da beraberlik olmalıydı. Fenerbahçe, on kişi kaldığı maçta onur mücadelesini, Trabzon ise psikolojik olarak zor bir deplasmanda aradığı puanı kazandı.
Kim, Szalai, Samuel, Zajc ve Crespo çok iyi oynadılar. Pabucun pahalı olduğunu anlayan ve ikbalinin derdine düşen Mert Hakan iki kişilik oynadı, Serdar ilk defa gerçekten pivot santrfor işleri yaptı. Toplam 100 dakika oynanan maçın kağıt üzerinde 85 dakikası on kişi oynandı ama aslında takım 100 dakika boyunca on kişi, son 85 dakika ise dokuz kişi oynamak zorunda kaldı. İsmail Kartal, hala daha ne medet umuyor bilemiyorum ama önce Rossi sonra Berisha hiçbir varlık gösteremeden sahada durdular. Tüm olanlara rağmen sadece bu rotasyondan bile biraz iş çıksaydı belki de maç daha farklı olabilirdi. İsmail Kartal’ı bu kadar zor bir psikolojide takımı bu maçta var edebildiği için tebrik edebilirim ama yine takımı bir kişi eksik bırakmayı becerdiğini de söylemeliyim.
Artık son on maça giriliyor; kovalanacak bir ikincilik hedefi hala var, yakalanır mı bilmem. Ancak bu geceden Samuel, Zajc, Crespo, Mert Hakan ve Serdar Dursun böyle giderlerse seneye kurulabilecek doğru bir takımda rotasyonda yer alabilirler. Kim seneye ne pahasına olursa olsun satılmamalı. Rossi ve Berisha ısrarı bu takıma sadece zarar verir, bunun da artık anlaşılmış olması gerekmez mi? Pelkas cephesinde birkaç maçtır çıkış var ama İrfan Can ceza-sakatlık-ceza derken koca sezonu yedi, Mesut ise halen daha yokları oynuyor. Sezon sonunda İrfan Can- Mesut- Pelkas- Arda dörtgeninde alınacak karar muhtemelen önümüzdeki birkaç sezonu etkileyecektir.
Trabzon’a gelince bugün bu kaos içinde galibiyeti arasalar bulabilecek kaliteye sahiplerdi ama onlar da bir puana razı bir görüntüdeydi. Kim ne derse desin birkaç haftaya şampiyon olacaklar. Ama kimse unutmasın; koyunun olmadığı yerde keçiye Abdurrahman Çelebi denir.