17 Eylül 2018

Bilindik ayarlara dönüş

Fenerbahçe önümüzdeki hafta Beşiktaş önünde de galip gelirse tekrar kazanacağı özgüven ile birlikte yarışın içine kuvvetli şekilde geri döner

Birkaç sezondur Fenerbahçe, ligin daha üçte biri bile bitmemişken ölüm kalım anlamına gelecek maçlara çıkıyor. Bu sene de aynısı oldu; en kötü sezon başlangıcında ardı ardına üç maçlık yenilgiden sonra yarım golle bile olsa kazanması gereken bir maça çıktı ve zor bir deplasmandan üç puanla döndü. Böylesine hayati(!) bir maçla ilgili oyun analizi yapmak çok doğru olmasa gerek ancak şu gerçek ki Fenerbahçe önümüzdeki hafta Beşiktaş önünde de galip gelirse tekrar kazanacağı özgüven ile birlikte yarışın içine kuvvetli şekilde geri döner.

Bu maçın ince detaylarına girmeden evvel ilginç bir istatistiğini ortaya koymak gerekir. Kaybettiği üç maçta aslında maç ortadayken ya da Fenerbahçe üstün oynuyorken 65-70. Dakika aralığında yenilen goller ve sonrasında dağılan bir takım vardı. Bu sefer tam da oyunu Konya almışken, birbiri ardına tehlikeler yaratıyorken 67. Dakikada gelen golle Fenerbahçe öne geçti ve bu sefer bir 65. Dakika sonrası ne yaptığını bilmezlik hikâyesi yaşamadık. Takımın mücadele gücü ve disiplini gayet olumluydu. Umarım bundan sonra da skor ne olursa olsun benzer bir hikâye yaşamayız.

Bundan evvelki bütün yazılarımda Cocu’nun geldiği günden beri dilinde var olan 4-3-3 sistemini sahada hiç göremediğimizi ve fakat ondan başka her şeyi gördüğümüzü ve artık bir karar vermesi gerektiğini söylemiştim. Cocu, tıpkı iki sene önce vatandaşı Advocaat gibi ilk başta kendi sistemini anlattı, denemelerini yaptı, ciddi puan kayıplarını yaşadı ve milli ara dönüşünde de gemiyi bu takımın en iyi bildiği 4-2-3-1 limanına yanaştırdı. Aslında yanına Erwin Koeman geldiğinde de bunun olabileceğini tahmin etmiştim ama muhtemelen kötü sonuçlar da bunu mecbur kıldı. Bu sistem, her ne kadar ben çok taraftarı olmasam da (Alex gibi bir oyuncu olmadıkça), bu takımın alışkın olduğu ve aslında Alex sonrası Ersun Yanal sezonu hariç bütün sezonlarda yarışın son haftasına kadar var olmasını sağlayan sistemdir. Kendi sisteminden vazgeçme sebeplerini sadece tahmin edebiliriz ama benim beklentim eğer sistem buysa bu sistemde ve artık mümkün olabildiğince aynı kadroda ısrar edilmesidir.

Sistemde ısrar derken bir vurgu daha yapmalıyım; sahadaki sistem özellikle zorlu deplasmanlar ve derbi maçları için gayet uygun olabilir. Yıllardır Fenerbahçe derbileri ve iş sıkıya gelince çıkılan zor maçları gayet güzel çevirmeyi bilmiştir ve bunu da önemli ölçüde mücadele gücüne ve sistem bilgisine/disiplinine borçludur. Ancak bu sistem, kendi sahasında favori olduğu ve karşısındaki rakibin tamamen kapandığı maçlarda işe yaramaz; mesela Aykut Kocaman’ın en büyük açmazı da tam olarak bu olmuştur. Bu tür maçlarda ise Jailson/ Mehmet Topal ikilisinden birinden vazgeçilerek Eljif/ Mehmet Ekici tercihi yapılabilir ya da Jailson biraz daha öne çıkarak oynayabilir. Yine taktik disiplini ve özverisi ile bu sistem için önemli bir oyuncu olan Aatıf yerine başka tercihler yapılabilir. Sistemde ısrar, sistemde takıntı demek değildir; doğru sistem, rakibe göre belirlenen ve içinde esneklik payları olan sistemdir. Her rakibe uyabilen ve rakibi aslında bir kenara bırakan sistem ancak Barcelona gibi takımlara nasip olur, onun da zaten geçmişinde altyapı ile de beslenen onlarca yıllık bir birikim vardır.

Sistemleri oyuncular var eder; madem artık bildiğimiz sistemden konuşuyoruz gelenleri de bu çerçevede gidenlerle kıyaslamalıyız. Jailson ilk maçında biraz tutuk da olsa özellikleri itibariyle Josefi’i andıran bir oyuncu ve dahası birkaç pozisyonda hücuma da doğru destek verdi. Tahminim Josef’i çok fazla aratmayacaktır. Benzia, belki oyun içinde Giuliano kadar istikrarlı olmayabilir ancak ondan daha yetenekli olduğu çok açık ve golde verdiği pas gerçekten usta işiydi. Slimani ise Nobre’den sonra Fenerbahçe için en faydalı santrfor durumunda; her maç iki yüzde yüzlük pozisyonu kaçırsa da yine de maçın içinde çok faydalı işler yapıyor ve Fernandao ile arasında ciddi bir sıklet farkı var. Her ne kadar Jailson ve Benzia’nın ilk maçları da olsa ilk maç için izlenimim kasadaki yaklaşık 19 milyon Avro artının yanında sahada bir eksilme olmadığı, bilakis artı olmasının da hayli muhtemel olduğudur. Dolayısıyla zaman bizi yanıltmazsa ortada ciddi bir transfer başarısı söz konusudur.

Maça dönersek aslında maçın sonuna doğru ceza sahasına yaslanma ve uzun toplarla uzaklaştırma alışkanlıklarının devam etmesi ilk eleştirilecek konudur. Ancak son üç maçın getirdiği ciddi özgüven kaybının da burada bir faktör olduğunu düşünebiliriz. Çift ön libero oynuyorken ve kalabalık bir şekilde topun arkasına geçilmişken ceza sahası yayının dışına çıkarılan toplarda 3-4 kez ciddi pozisyonlar verildi ve bu kabul edilemez bir durumdur. Madem artık taktik değişiyor, oyuncuların birbirine ve birbirlerinin pozisyonlarına alışmaları ve bu tür acemiliklerin ortadan kaldırılması gerekiyor. Geçmiş maçlara kıyasla rakip biraz daha arkada beklendi, burada da ön saha presinden vazgeçmemek gerekiyor; bu takımın fizik gücü ve mücadele kapasitesi bunu önemli ölçüde başarır. Takım halen daha çok yavaş oynuyor ama bu defans oyuncuları ile zaten başkası mümkün değil.

Oyunculara baktığımızda Harun, Skrtel ve Mehmet Topal’ın performansları oldukça iyiydi. Özellikle arka direğe koşuları çok doğru yapsa da Ayew, Fenerbahçe formasıyla yedi resmi maç oynamışken oyun içinde halen daha etkili olamıyor, adam eksiltemiyor ve hücumda tam anlamıyla katkı vermiyor. Bir noktada onun da kulübeye gideceğini ve bu transfer sezonunun hayal kırıklığı olacağını düşünüyorum. Son parantezi de bitmeyen sol bek derdimize açalım; uzun zamandan sonra tekrar sahalara dönen İsmail Hasan Ali’yi bile aratmayı yine başardı. Benim daha önce de dile getirdiğim bir iddiam var; üç tane kaleciyi ve mevcut sol beklerimizi çıkarsak, geride kalan 23 oyuncunun hiçbirisi sol bekte Hasan Ali ve İsmail rotasyonundan daha kötü olmaz. Hele de orta saha kurgusunda tekrar tedbir oyununa dönülecekse beklerin oyuna hücum katkısı çok daha önem kazanıyor ve ben Cocu’nun takım içinden bu ikisi dışında bir sol bek çıkarmasını bekliyorum. Benim ilk adayım pek çokları tarafından halen daha çarmıha gerilse de Aatıf olurdu. Bu takımın geçmişinde forvet İlker’den sağ bek, libero Ümit Özat’tan sol bek çıkabilmişse kim olursa olsun birisinin artık burada denenmesi gerekiyor.

Yazarın Diğer Yazıları

Ana plana dair net sinyaller

Genelde futbolu sistemler üzerinden anlatmayı seviyoruz ama benim Fenerbahçe'de esasen beğendiğim zaten kalıplara uyan bir sistemin ve hatta bu sisteme ileri seviyede takıntının olmaması

Bu takım zamanla olacak

Camia evladı meraklıları yüksek sesle homurdanmaya başlamadan doğru kararlar ve alınacak birkaç güzel sonuç her şeyi rayına koyar. Endişe etmeye gerek yok

Kurtların düellosu

Maçın ilk yarısını, hatta ilk 60 dakikasını birbirlerinin planlarını iyi bilen ve birbirine iyi çalışmış iki kurt hocanın birbirini yoklaması şeklinde özetlemek mümkün; deplasmanda olan da Fenerbahçe olduğundan planın tuttuğunu da söyleyebiliriz