Fenerbahçe, ligin 20.haftasında, Adana Demispor’a da yenilerek liderden 17 puan geride kalmayı başardı. Takım bir bütün halinde rezillik konusunda her hafta daha da üstüne koyarak ilerlemeyi başarıyor ve maçı izleyen herkes bu takımın hiçbir şey yapamayacağını, hiçbir şeyi değiştiremeyeceğini açıkça görüyor. Keşke zamanı ileri alabilsek de şu sezon bitse diyoruz da gelecek sezon için neye ümitlenebileceğimiz de meçhul.
Bu platformda eski yazılarımda kendimce bir giriş-gelişme-sonuç mantığı tutturmaya, kendimce eksikleri ve çözümleri söylemeye çalışırdım. Bir bütünün kalmadığı yerde bütüne dair bir şeyler anlatmak de mümkün değil. En fazla o bütünü var edemeyen teklerle ilgili yorum yapılabilir. Berke iyi bir kaleci oluyor. Kim, Fenerbahçe’ye birkaç gömlek büyük geliyor. Serdar Dursun, yaptığı her berbat vuruştan sonra orta yapanı alkışlıyor ve Andre Ayew’i hatırlatıp daha da fazla sinir bozuyor. Otobüsün sağ arkasındaki İrfan Can, arkasından 3 kere çok iyi bindirme yapan Samuel’e, ki Samuel’in belki de faydalı olabileceği tek durum bu, doğru pası veremediğinden belki de çözülebilecek olan maç çözülemiyor. Koca takımın İrfan’ın sağdan içeri girip sol ayakla attığı iki şut dışında aslında pozisyonu yok ki zaten başka bir planı da yok. Otobüsün sol arkasındaki Mesut, yan pas yapmak ve sonrasında yan pas yaptığı adamı izlemek dışında hiçbir şey yapmıyor, kullandığı kornerler ön direğe zor yetişiyor. Otobüsün arkasında ortada oturan Mert Hakan, hala daha tribünlere oynuyor ve iki hafta evvel neden yuhalandığını da demek ki anlamıyor. Tamam gönderilmeyi sonuna kadar hak etti ama Pereira’nın sonunu hazırlayan otobüsün arka tarafı da sonrasında bir hayli güzel çuvalladı. Unutmasınlar ki bugüne de o otobüsün arkasında oturup da abat olan oyuncu görülmedi! Fırsatını bulmuşken kendini göstermesi ve belki bir umut olması gereken geçici hoca, kanat oyuncusu olmadan umumi istek üzerine 4-3-3 oynatıyor, bütün maç birbirinin aynı işi gören Sosa ve Zajc’ı bir arada sahada tutuyor ve son anlarda da Zajc-Meyer değişikliğinden medet umuyor. Her şeyi bir kenara bıraktım, şu Belhanda’ya bile Kadıköy’de parende attırılıyor!
Bu takım, Pereira kendi doğrusunu bırakıp dörtlü savunmalı dizilişe döndüğü gün bitmişti. O gün, galibiyete rağmen alternatifi aranmaya başlanmalıydı. O günkü Galatasaray galibiyetini sistem değişikliğine yoranlar dokuz kişi kalmış Karagümrük’e neredeyse 65 dakika gol atılamazken, lig sonuncusu Malatya bile sarsılamazken, Afyon ile kupa maçı uzatmalarda kazanılabilirken ve Adana Demirspor maçında da hiç de sürpriz olmayan, beklenen sonu izlerken neler düşünüyorlar çok merak ediyorum. İlk günden beri meselenin sistem olmadığını onlarca defa yazdığım için gayet huzurluyum!
Fenerbahçe’nin başkanı Ali Koç, sanki 4 senedir sene başında yüksek profilli bir hoca bulabilmiş gibi bu mevsimde hoca bulmanın zor olduğunu söylüyor ve daha 1-2 hafta sürebileceğini söyleyerek zaman kazanmaya çalışıyor. Aynı gün sezon başında anlaşılan ama kulübünden izin alamadığı için gelemeyen Bilic, Fenerbahçe’den teklif gelirse reddedemeyeceğini açıkça söylüyor. Sene başında hoca borsası (!) açıkken Bilic ile anlaşmaya kalkan yönetim şimdi kesat mevsimde neden boşta ve hazır olan Bilic ile anlaşmıyor? Yanlış anlaşılmasın; Bilic de Fenerbahçe’nin hocası değil de buradaki çelişkiyi nasıl anlatacağız? 20 Aralık’tan beri üç haftadır resmen hocasız olan takımın başkanı hala daha A, B ve C planlarından bahsediyorsa üç haftadır hangi planların üzerine çalışıyor? Hangi yönetici, her neyi yönetirse yönetsin, alternatifini bulmadan bir karar nasıl alır? Hadi aldı, bunu 25 milyon insana anlatabileceğine nasıl inanır? En sonunda da kendi sevdiği deyimle “satır aralarını okuyanların” rahatlıkla bulabileceği baklayı ağzından çıkarıyor ve gelecek sezon gelecek olan hocanın bu seneye de rehberlik etmesi gerektiğini, yani 17 senedir kulüp takımı çalıştırmamış Löw’ün tek seçenek olduğunu, 1-2 hafta daha onu ikna edememekle zaman kaybedeceğini, en iyi ihtimalle de İsmail Kartal ile devam edip gelecek sezonu hesaplayacağını itiraf ediyor. Zamanında, o dönemin UEFA ve FIFA nezdinde en büyük kupalarını kaldıran Hiddink’i, Antiç’i, İviç’i, Perreira’yı, Aragones’i getirebilen Fenerbahçe bugün hoca bile bulamıyor!
Fenerbahçe küçülüyor, Fenerbahçe yok oluyor, ne kupa büyüklüğü ne şampiyonluk olan o bambaşka büyüklükten eser kalmıyor ve buna sebep olan adamı bu camia yıllarca dört gözle bekledi. Ne kadar acı bir yanılgı!