27 Ocak 2019

"Dindar nesil" cami ile Jenga arasında sıkışırsa!..

"Haydi Çocuklar Camiye" projesinin ikincisi, 21-31 Ocak tarihleri arasında düzenleniyor

 2019 Türkiye'sinde artık bir "ibadet yarışmamız" da var! Server Gençlik'in erkek çocuklara yönelik organize ettiği "Haydi Çocuklar Camiye" projesi, "Namazını camide kıl, puanları topla, ödülünü kap!" sloganıyla günümüze dair çok şey anlatıyor.

 "De ki: Benim namazım, ibadetim, hayatım ve ölümüm hep âlemlerin Rabbi Allah içindir"... (En'am suresi 162. ayet)

"Dinin direği" olarak nitelenen namazın amacı, Kuran'da en yalın haliyle bu cümlede tarif edilir. Hatta biraz ileri götürüp Kant'ın "ödev ahlakı" açısından bakıldığında eylem (namaz), bir beklenti (sevap, cennet, ödül vs.) için bile değil, bizzat doğru ahlakın kendisi (tanrı) için yapılmalıdır.

Peki Server Gençlik'in"Namazını camide kıl, puanları topla, ödülünü kap!"sloganıyla hayata geçirdiği ve yarışmayı (!) ilk üçte bitirecek çocuklara "muhteşem ödüller" vadettiği "Haydi Çocuklar Camiye" projesini bu durumda nereye koymamız gerekecek?

 


"Sevap" drone'a dönüşürken!..

 

Öğrencileri yarıyıl tatilinde camiye çekmeyi, onlara "İslam sevgisi kazandırmayı" amaçlayan "Haydi Çocuklar Camiye" projesinin ikincisi, 21-31 Ocak tarihleri arasında düzenleniyor. Yarışmanın tanıtımında, "En büyük ödül Allah'a yakınlaşmak" dense de ilerleyen satırlarda; bisiklet, kaykay, tablet ve Jenga gibi "muhteşem ödüllerin" çocukları beklediği vurgulanıyor. Hatta yarışmanın Kars etabını düzenleyen cemaat, büyük ödül olarak "drone" vereceğini duyuruyor!

Millî Eğitim Bakanlığı tarafından da desteklendiği söylenen "proje", her şeyin dinselleştirildiği 2019 Türkiye'sinde, namaz gibi kadim bir ibadetin bile nasıl günümüzün popüler değerleriyle yan yana getirildiğini çok açık gösteriyor.

 

Ya Suriyeler kazanırsa?..

Sadece 6-13 yaş arası erkek çocukların katılabildiği namaz yarışmasında, "Kızlar neden ibadete çağrılmıyor?" sorusu bir yana bırakılırsa, kurallar çok net. Elindeki çizelgeyle camiye giden çocuğumuza, sabah namazı için 10, yatsı için 8, diğer vakitler için 5 puan verileceği belirtiliyor. Yarışma sonunda puan eşitliği olursa, çocuklar arasında bu kez sure yarışması yapılacağı ve daha çok sure bilen çocuğun ödül kazanacağı söyleniyor! Yani bir nevi "penaltı atışları" karşımıza çıkıyor! Bunun için her ezberlenen sureye de "1 puan" uygun görülmüş.

Buna itiraz eden bir annenin sosyal medyada Server Vakfı'na ettiği sitem, durumun "dünyevi" yanını güzel özetliyor: "Yarışmaya Suriyeliler'i de kaydediyorsunuz. Onlar ana dillerinden dolayı surelere daha hakimler! Bu yüzden bizim çocuklarımız elenecek!"

Bir nevi "Dinî Survivor"...

Böylece, temel amacı günde belli vakitler "yaratıcı"sıyla baş başa kalmak, ona şükranlarını sunmak olan bir ibadet; her şeyi deforme etmekte mahir ülkemizde, puan toplamalı, elemeli, elenmeli bir tür "Dinî Survivor"a dönüştürülmüş oluyor!

Üstelik yarışmaya katılan çocuk sayısı 20 binin üzerinde deniyor! Ve "dinimizi yaşayamıyoruz" gerekçesiyle, "Camiler kışlamız, müminler asker" dizeleriyle yönetime gelen dindar kesimden en ufak bir itiraz yükselmiyor! Daha da çarpıcısı, sosyal medyada yarışmanın özünü İslam'a aykırı bulan eleştiriler, hayır, dindarlardan değil; kendini ateist ya da deist olarak tanımlayan kişilerden geliyor!

"Yalan dünya"nın zaferi

Bunun sonu nereye varır? 
Sorunun cevabını, TRT'nin geçen yıl "O Ses Türkiye" formatında (!) düzenlediği "Kuran'ı Güzel Okuma Yarışması" ile ilgili makalesiyle, Prof. Dr. Tayfun Atay'dan alalım ve finalde genel tabloya bir göz atalım:
"(...) bilinmiyor yahut görülemiyor ki seküler (dünyevi) alanı kutsalın güdümüne sokmaya yönelik bu girişimler hep tam tersi istikamette sonuç veriyor ve kutsal, seküler alanın, dinî deyişle "masiva"nın ("yalan dünya"nın) güdümüne giriyor. 
Seküler olanın dinselleşmesi yerine, dinsel olanın sekülerleşmesine şahit olunuyor". (Tayfun Atay, "Görünüyorum O Halde Varım", Can Yayınları 2017, S.219)

Kablo çalan nesiller geliyor! 

Eskiden ayakkabı çalınırdı camilerden. "Dindar nesiller" yetiştirmeye başlayan ülkemizde bu hafta, inşaat halindeki bir caminin bakır kabloları çalınıyor! 
Eskiden sakince Kuran okunur, meali altyazıyla gösterilirdi TV'lerde... Gaziantep İslam Bilim ve Teknoloji Üniversitesi Rektörlüğü'ne atanan "televaiz" Nihat Hatipoğlu, şimdi "sosyal medya günahları" hakkında fetva veriyor. 

Ve Orta Çağ'da ruhban sınıfının "cennet tapusu" sattığı söylenir, dönemin Avrupa'sıyla ince ince alay edilirdi tarih kitaplarında. Bugün AKP Sivas Milletvekili İsmet Yılmaz, partisine oy verenlere "Kıyamet Günü"nde kurtuluş müjdeliyor! 
Ve takvimler, milattan sonra 2019'u gösteriyor!.. 

Yazarın Diğer Yazıları

Alkollüydüm, şeytana uydum, Rabbim affetsin!

Bizler millet ve devlet olarak fevkalade kusursuzuz ama çeşit çeşit dış güç bizi kandırıyor, mütemadiyen yoldan çıkarmaya çalışıyor

İlk taşı en dürüst olanımız atsın!

'Karşı cenah'tan birini ahlaki açıdan 'tutarsız' diye linç etmek kolay ama ya biz 'öteki'ler ne kadar samimi, ne kadar güveniliriz?

Kereviz salatası ve dehşetin elastik sınırları!

Türkiye'de gece yatağa "Artık hiçbir şeye şaşırmam!" diye girip ertesi sabah daha da garip olaylara uyanıyoruz