16 Nisan 2024

Sapere aude

Galatasaray çok zor geçeceği düşünülen Alanyaspor deplasmanını ikinci yarıdaki etkili futboluyla kolayca aştı. Ligin bitimine altı hafta kala Okan Buruk "bilmeye cesaret et" mottosunu sürdürüyor

Okan Buruk'un işi çok zor, çünkü herkesi memnun etmek isteğinde. Futbolcuları, zaman zaman kendisine sormadan transfer yapabilen yöneticileri, Galatasaray taraftarını ve camiasını, basın mensuplarını ve en nihayetinde spor kamuoyunu. Ancak Okan Buruk herkesi kendi doğrularında ısrar ederek memnun etme kararlığında. Zaten işini zorlaştıran asıl unsur da bu.

Oysa Okan Buruk'un basit ilkeleri ve bir futbol şablonu var kafasında. Şöyle:

  • Pozisyon fark etmeksizin futbolun iki yönünü oynayan bir futbolcu grubu.
  • Bu futbolcu grubunun hızlı düşünüp, hızlı oynadığı akışkan bir yapı.
  • Bütün rakip oyunculara bire bir baskı yapıldığı prese dayalı futbol.
  • 10 numarasız, ancak santrfor arkasında gezgin oynayan futbolcunun ikinci bir santrfor görevini üstlendiği hücum kurgusu.
  • Koridorları etkili kullanan forvet özelliğine sahip kanat futbolcuları.
  • Hücumcu ve hızlı bekler.
  • Hücumda ve savunmada merkezi kapatan hareketli orta saha futbolcuları.
  • Takımın boyunu kısaltan ayakları temiz ve keskin stoperler.

"Bunları hangi teknik direktör istemez" yolundaki retorik soruyu atlayarak Okan Buruk'un oynatmak istediği futbola ilişkin bazı soru işaretlerini dün gidermiş olabileceğini ele almak istiyorum bu yazıda.

Bu konuya Dries Mertens'ten başlamak istiyorum.

Spor kamuoyu forma numarasından hareketle Mertens'in Galatasaray'da 10 numara pozisyonunda oynadığı düşüncesinde. Ben aksini düşünüyorum. Çünkü Mertens klasik 10 numarada olması gereken birkaç temel özelliğe sahip değil; dribling yapmak, vizyon ve yeteneğiyle takımı yönetmek ve oynatmak gibi. Mertens'te bunlar yok.

Ne var peki? Her şeyden önce Buruk'un sık sık söylediği gibi doğru baskıları yapan bir oyuncu Mertens. Ayrıca çok etkili olmasa da keskin bir şutör. Maçlarda dikkat edin, Mertens kaleyi gördüğü an, "başka takım arkadaşım daha uygun durumda mı acaba" diye hiç düşünmeden vurur. Pas vermeyi ise şut atamadığı anlarda düşünür. (Ben Mertens'in bu özelliklerinin İtalya ligi Serie A'da bir kalıba döküldüğü düşüncesindeyim. Çünkü İtalya'da futbolcuların büyük bir bölümü kaleyi gördüğü an vurur. Serie A bu açıdan Bundesliga ve İngiliz Premier Lig'in bir seviye üstünde bir lig.)

Yapısal sorun

Mertens'in bu özelliği iki yıldır yapısal bir sorun oluşturuyor Galatasaray hücumlarında. Yapısal sorun şu: Kanatlarda oynayan oyuncular dışında takımın ana taşıyıcı kolonlarına dahil olan bir merkez grubu yok. Galatasaray geçen yıl bu yapısal sorununu kanatta oyun kurucu karakteriyle oynayan Kerem Aktürkoğlu sayesinde aşmıştı. Özellikle ligin ikinci yarısında Mauro Icardi'yi en çok besleyen futbolcu Aktürkoğlu olmuştu. Hatta bununla kalmamış, ligi asist kralı olarak tamamlamıştı.

Bu sezon gerek Icardi'nin biraz sakatlıktan, biraz da tembellikten dolayı atletizmini biraz kaybetmiş olması, gerekse de Aktürkoğlu'nun zihinsel bir türbülansa girmesi nedeniyle Galatasaray zihniyet olarak geçen yılın biraz gerisine düştü. (Burada söylememe gerek yok sanırım, Wilfried Zaha ömrü boyunca hiçbir zaman oyun kurucu kanat futbolcusu rolünü üstlenmedi. O hep takımının mızrak ucuydu. Bir tür Icardi-Barış Alper Yılmaz karışımı oyuncu oldu hep.)

Yeni oyun kurucu kanat forvet

Okan Buruk'un elinde oyun kurucu kanat oyuncusu kalıbına uygun tek bir futbolcu var bu sezon: Hakim Ziyech. Ancak o da zaman zaman nükseden ve kronik olduğu izlenimi veren sakatlıklarla boğuşmak zorunda kalıyor bir yandan. Diğer yandan da takımın liderliğinin doğrudan kendisine verilmesini arzulayan bir mizaca sahip. Ziyech'le ilgili bir başka sorun da fizik kalitesinin bırakalım 90 dakikayı, 45 dakikayı bile tam anlamıyla çıkaramayacak durumda olması.

Tüm bu nedenlerden ötürü Okan Buruk'un zihninde Ziyech'le ilgili yeni bir fikrin ağırlık kazanmış olabileceğini düşünmeye başladım dün. Buruk Ziyech'i maçların ikinci yarılarında sahaya sürebilir bundan böyle.

Dün bunu çok açık biçimde gördük. Oyuna dahil olduktan sonra birçok şey kattı dün Ziyech Galatasaray'ın futboluna.

  • Her şeyden önce Aktürkoğlu'nun şampiyonluğunu üstlendiği saha içindeki manasız ve çoğu top kaptırmayla sonuçlanan koşuşturmalara son vererek ciddi bir futbol aklı ekledi Galatasaray'a.
  • Mertens'i, yapamadığı oyun kurucu rolünden uzaklaştırarak bir takım oyuncusuna dönüştürdü.
  • Futbol aklı konusunda takımda kendisine en çok benzeyen Kerem Demirbay'a ofansif bir işlevsellik kazandırdı.
  • Futbol bilgisi nedeniyle kanat beki Kaan Ayhan'ı doğru biçimde oyunun içine katabildi.
  • Alanyaspor defansını bir mıknatıs gibi üzerine çekerek başta Barış Alper Yılmaz olmak üzere takım arkadaşlarına özgürce kullanabilecekleri boş alanlar yarattı.
  • Ve en nihayetinde özellikle kalecileri çaresiz bırakan şutları ve sadece kendisinin atabileceği kilit paslarla Galatasaray'ın sahadaki en tehlikeli oyuncusuna evrildi.

Ziyech'in Galatasaray'a kattığını oyuncuların ortalama pozisyonlarına baktığımızda çok açık biçimde görüyoruz. Aşağıda solda Galatasaray'ın ilk yarıda oyuncuların ortalama pozisyonları yer alıyor. Görüldüğü gibi Torreira, Demirbay, Mertens, Barış Alper Yılmaz, Icardi ve Aktürkoğlu ilk yarıda neredeyse üst üste yığılmışlar gibi oynamışlar. Ne derinlik var, ne genişlik.

Sağdaki ise ikinci yarıdaki ortalama pozisyonlar. Ziyech ve Kaan Ayhan'ın oyuna girmesiyle Galatasaray'ın saha parselasyonu daha ideal düzene geçiyor. Böylece sahayı diklemesine ve enlemesine daha verimli kullanan bir takım ortaya çıkıyor.

Soldaki Ziyech ve Kaan Ayhan girmeden önceki Galatasaraylı futbolcuların saha içi ortalama pozisyonları. Sağdaki ise Ziyech ve Ayhan sonrası ortalama pozisyonlar. (Kaynak).

Buraya Ziyech'in Galatasaray'a kattıklarına ilişkin iki örnek alıyorum.

İlk örnek; dakika 54,50. Alanyaspor kendi yarı sahasında sol stoper Fidan Aliti'nin Ahmed Hassan'ı, onun da soldan bindiren Yusuf Özdemir'i kaçırmasıyla geçiş hücumuna çıkıyor (aşağıdaki fotoğraf).

Alanyaspor hücumuna bakıyoruz. Bu pozisyonda soldan Yusuf Özdemir'in yaptığı ortayı Oğuz Aydın'dan önce Köhn kafayı vurarak topu Torreira'ya aktarmış olacak.  (Kaynak.)

Aslında bu Alanyaspor'un klasik hücum setlerinden birisi. Sezon boyunca sık sık sağ veya sol kanattan gelen topu diğer kanattaki oyuncunun gole çevirdiğini gördük Alanyaspor'da. Bu hücumda da sol kanat forveti Yusuf Özdemir'in taşıdığı topla sağ kanat forveti Oğuz Aydın'ı pozisyona sokmaya çalıştığını görüyoruz.

Ancak bu hücumda ileride çoğalamıyor Alanyasporlu futbolcular. Galatasaraylılar hızla geri koşuyorlar. Özdemir'in Galatasaray ceza sahasına yaptığı ortayı Derrick Köhn kafayla Lucas Torreira'ya kazandırıyor. O hemen Demirbay'a oynuyor, o da sol çizgideki Ziyech'e.

Ziyech Torreira'yla paslaştıktan sonra etrafı beş Alanyasporlu futbolcu tarafından sarılıyor. Başka bir deyişle Ziyech bir mıknatıs gibi rakip oyuncuları üzerine çekiyor. Ardından da doğru bir zamanlamayla topu merkezdeki Demirbay'a aktarmayı başarıyor (aşağıdaki fotoğraf).

Etrafı beş Alanyasporlu futbolcuyla çevrilmiş olan Ziyech burada topu Demirbay'a aktarıyor. Bu pas sonrasında Galatasaray 4'e 4 hücuma çıkma fırsatı yakalıyor. (Kaynak.)

Futbolun değişmez kuralı işliyor burada. Bir yerde çok fazla futbolcu varsa, sahanın geri kalan kısmında büyük boşluklar oluşmuştur. Ziyech'in bu pası sonrasında Galatasaray boş alan bularak Demirbay üzerinden 4'e 4 hücuma çıkma şansı yakalamış oluyor (aşağıdaki fotoğraf).

İki saniye sonrası. Ziyech'in pasıyla dörde dört Galatasaray hücumu başlamış oluyor. (Kaynak.)

Demirbay topu biraz sürdükten sonra soldan bindiren Barış Alper Yılmaz'a oynuyor. O da önce Alanyaspor ceza sahasına giriyor. Sonra topu sağına çekip Florent Hadergjonaj'dan sıyrıldıktan sonra yerden kaleye vuruyor (aşağıdaki fotoğraf).

Altı saniye sonrası. Demirbay'ın pasıyla Alanyaspor ceza sahasına giren Barış Alper Yılmaz topu sağına çekip Hadergjonaj'dan kurtulduktan sonra kaleye vuracak. (Kaynak.)

Böylece Galatasaray yedi pasta ilk golüne ulaşmış oluyor. Bu golde Demirbay'ın hareketliliği dikkat çekici. Burada Ziyech'i oyunun içine sokan ve sonra da ondan uygun zamanda pas almak için ileri hareketlenen futbolcu Demirbay oldu. Demirbay'ı Yılmaz'ın şut çektiği an, Alanyaspor ceza sahası içinde de görüyoruz. Böylece Yılmaz'ın üzerine bir fazla futbolcuyla gidilmesini ve çektiği şutun bloklanmasını önlemiş oluyor.

Diğer örnek

Dakika 56,32. Alanyasporluların geriden şişirdiği topu Kaan Ayhan Victor Nelsson'a, o da kalecisi Fernando Muslera'ya oynuyor. Galatasaray hücumu Muslera'nın sağındaki Kaan Ayhan'a verdiği pasla başlıyor. Ayhan orta sahadaki Demirbay'a yüksek oynuyor. Demirbay bu topu Mertens'e veriyor kafasıyla. Mertens de çizgideki Ziyech'e.

Üzerine gelen Jure Balkovec'ten sıyrılan Ziyech'in etrafı yine Alanyasporlu futbolcularla çevriliyor. Bu kez karşısında dört Alanyasporlu var. Ziyech bu hücumda da boşluğu en doğru biçimde görerek ceza sahasına koşu gösteren Icardi'yi kaçırıyor (aşağıdaki fotoğraf).

Üzerine dört Alanyasporlu oyuncuyu çekerek takım arkadaşlarına boş alan yaratan Ziyech burada ceza sahasına koşan Icardi'yi topla buluşturacak. (Kaynak.)

Icardi hemen uygun durumdaki Mertens'e bırakıyor topu. Mertens de en soldaki Demirbay'a yüksek oynuyor. Demirbay'ın kafa vuruşunu çizgi üzerinde Richards çıkarıyor (aşağıdaki fotoğraf).

Mertens'in sağdan gönderdiği yüksek topa altı pasta havalanan Kerem Demirbay uzak direğe doğru vuruyor. Ancak bu topu Richard çıkaracak. (Kaynak.)

Dönen topu Yılmaz şutluyor. Bu top Alanyaspor kalecisi Ertuğrul Taşkıran'a çarparak kornere çıkıyor.

Bu hücumda Galatasaray dokuz pasta kalecisinden rakip altı pasa kadar mesafe kat ederek Alanyaspor kalesine üst üste iki kez şut çekme fırsatı buldu. Ve bu hücum sırasında topa sekiz ayrı Galatasaraylı futbolcunun ayağı değmiş oldu.

Yazıyı fazla uzatmamak için gördüğüm birkaç şeyi kısa kısa paylaşmak istiyorum.

  1. Enerji azalınca

Galatasaray her ne kadar ilk yarıda hücum anlamında kendi seviyesinin altında kalmış olsa da bir şeyi doğru yaptı: Alanyaspor'un enerji depolarının neredeyse boşalmasını sağladı. Hem ön alanda pres yapmaya çalışan, hem de hücum planları gereği sık sık 25 kilometre / saat üstü sprintler atmaya çalışan Alanyasporlu futbolcular enerjilerinin önemli bir bölümünü ilk yarıda harcamış oldular. Oyunun bu bölümünde skor avantajı elde edemedikleri için aktif dinlenme de yapamadılar. Galatasaray ikinci yarıda temposunu ve hızını biraz artırınca Alanyasporlu futbolcular buna hiçbir reaksiyon veremediler.

  1. Antrenmanların faydası

Barış Alper Yılmaz dün aynı golü iki kez attı; sağına çekip uzak direğe vurdu. Bein Sport spikeri Yalçın Çetin karbon kopya golleri izleyicilere "dejà vu" deyimiyle aktardı. Bilindiği gibi bir kere gerçekleşen rastlantısal olabilir. Ama bir şey iki kere gerçekleşiyorsa burada antrenmanda çalışılmış bir şey var demektir. Nitekim ilk golden sonra Barış Alper Yılmaz'ın doğrudan Galatasaray teknik direktörü Okan Buruk'u havaya kaldırması bu vuruşun antrenmanlarda çalışıldığını işaret ediyor gibi geldi bana.

  1. Köhn'ün dilemması

Galatasaray'ın devre arasında transfer ettiği Derrick Köhn fizik kapasite olarak standart dışı bir profile sahip. Nitekim dün başlarda biraz tutuk görünse de Alanyaspor'un sağ kanat forveti Oğuz Aydın'a karşı maçın ilerleyen bölümünde ciddi bir fiziksel üstünlük kurmayı başardı. Ne var ki Köhn bir bek olarak yolun çok başında. Bunun iki nedeni var. İlki Köhn maç içindeki eşleşmeleri düello mantığında kabul ediyor. İkincisi ise pozisyon bilgisi oldukça zayıf. Rakibiyle topsuz eşleşmelerde refleks olarak topu takip ediyor ve kalesini koruma içgüdüsüyle hareket ediyor. Oysa bunu yapmak yerine rakibinin topsuz hareketlerini takip etmeli. Köhn maçın ilk yarısında bu ölümcül hatayı birkaç kez yaptı. En önemlisinde Nelsson kritik müdahalede bulunarak Galatasaray'ı golden kurtardı (aşağıdaki fotoğraf).

Köhn'ün topsuz pozisyonda tutması gerektiği Oğuz Aydın'a nasıl uzak kaldığına bakıyoruz. Bu hücumda soldan Yusuf Özdemir'in verdiği pasa Nelsson dokunamasa Oğuz Aydın gol atabilirdi. (Kaynak.)
  1. Tandem hattı

Alanyaspor Türkiye'nin en iyi hücum eden takımlarından birisi. Bu hücumlarda santrfor Ahmed Hassan'ın gerilere gelerek pas istasyonu olması, onun bıraktığı koridora ise Efecan Karaca'nın kaçması ve Karaca'nın da bindirme yapan sol kanat forveti Yusuf Özdemir'i beslemesi sık sık gördüğümüz setler aarsında.

Galatasaray dün bu seti kısmen iyi, kısmen de kötü savundu. İyi olan şuydu; Karaca'yla bire bir eşleşen Abdülkerim Bardakcı Karaca'ya fazla alan bırakmadı. Onu iyi savundu. Benzer biçimde Nelsson da Hassan'la oldukça başarılı biçimde eşleşti. Kötü olan ise aylar sonra ilk maçına çıkan Serge Aurier'nin bahsettiğim hücum setlerinde Yusuf Özdemir'i sık sık kaçırmasıydı.

Alanyaspor hücumunda Galatasaraylı futbolcuların eşleşmelerde yaptıkları hatalara bakıyoruz. Bu pozisyonda Serge Aurier yakından marke etmesi gerektiği Yusuf Özdemir'e oldukça uzak kalıyor. Bu nedenle de Özdemir kendisine verilen topu Torreira'nın çok uzakta kaldığı Leroy Fer'e kolayca aktaracak. Özdemir topu arkadaşına aktardıktan sonra ileriye koşacak ve iki pas sonrasında boş durumda topla yeniden buluşacak. (Kaynak.)

Burada tabii adaletli olmak adına adam paylaşımı konusunda Aurier'nin henüz takıma uyum aşamasında olduğundan da söz etmek istiyorum. Yukarıdaki örneği bu açıdan değerlendirmekte fayda var.

  1. Ötekiler

Galatasaray'da (buna kulüp üyelerini ve taraftarları da dahil ediyorum) sezon başından bu yana Ziyech ve Zaha'ya şüpheli gözle bakılıyor. Bunun temel bir nedeni var. Özellikle Ziyech'in bir anti-hero kahraman profili sergilemesi. Kendisinin ve takım arkadaşlarının attığı gollere neredeyse hiç sevinmeyen bir karakter Ziyech. Başka bir dünyadan gibi. Sahaya bakış açısının gerçekten bu dünyada sık rastlanır bir açıya sahip olmadığı çok açık. Ancak bu tutumunun çoğu insan tarafından oyuna ve oyunculara üstten bakan bir açıyla ilişkilendirildiği de aşikâr. Zaha da biraz buna benzer. O da tek kişilik dünyasında kavrulan bir futbolcu.

Ancak Ziyech ve Zaha'nın Glatasaray'a önemli faydalar sağladıkları da çok açık. Bu iki futbolcu kendilerine ihtiyaç duyulduğu anlarda Okan Buruk'u fazla mahcup etmediler. Örneğin Zaha kurtarıcı olarak sahaya sürüldüğü çoğu maçta skor katkısı verdi ve maçı döndürdü. Ziyech de oynadığı zaman dilimlerinde az katkı vermedi; kritik gollere ve asistlere imza atarak Galatasaray'ı yarışta ve ayakta tuttu.

Ben Zaha ve Ziyech'in Galatasaray'a fazla telaffuz edilmeyen bir katkı daha sundukları kanaatindeyim. O da şu. Onlar kenarda durdukları sürece Okan Buruk Kerem Aktürkoğlu'nun tolerans sınırlarını zorlayan top kayıplarını sineye çekmek zorunda kalmıyor. Gerektiğinde Aktürkoğlu'na kement atarak sahaya bu futbolcuları atabiliyor. Dün kanımca maçı çeviren faktör bu oldu.

Sonuç

Ligin bitimine altı maç kaldı. Ancak Okan Buruk'un denemeleri ve arayışları hâlâ devam ediyor. Bence bu iyi bir şey. Zira sürekli arayış hali, bazı şeyler yanlış gittiğinde Okan Buruk'a küçük dokunuşlarla sistemi çalıştırır hale getirme fırsatları sunuyor.

Bu açıdan baktığımda "bilmeye cesaret et" anlamına gelen Latince "sapere aude" deyişinin sadece Aydınlanma'nın değil, Buruk'un Galatasaray'da yaratmaya çalıştığı futbol arayışının da mottosu olabileceği kanısındayım.

Melih Şabanoğlu kimdir?

Melih Şabanoğlu, Galatasaray Lisesi ve İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunu.

Okur, yazar, merak eder. Çocukluktan itibaren her yaş döneminde ve değişik sektörlerde çalışırken spor ve futbol, amatör tutkusu oldu hep.

Futbolun matematiğini anlamaya çalıştı. Sabahtan akşama dek muhtelif maçlar izleyerek geçireceği günlerin hayalini kurdu.

Ana ilgi ve uğraş alanı ise Osmanlı modernleşmesi ve geç Osmanlı döneminde spor tarihi.

Bu konuda Kuruluş: Mekteb-i Sultani'den Galatasaray Spor Kulübü'ne Türkiye'de Futbolun Erken Çağı (1904-1907) başlıklı bir kitabı var.

Önümüzdeki dönemlerde bu çalışmanın diğer ciltlerini çıkarmayı umuyor.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Kahramanların emeği

"Rakip analizi konusunda şöhreti bulunan Okan Buruk ve teknik heyetinin Galatasaray’ı, beşli defansla oynayan Sivasspor’a karşı nasıl oynatacağı merak konusu. Bu açıdan Pazar günü Okan Buruk’la Bülent Uygun’un taktik savaşını izleyeceğimizi söyleyebilirim"

Eski ve yeni futbol

Galatasaray son dönemde yeni bir futbola yelken açtı. Yeni futbol hızdan daha çok kontrol ve pas futboluna dayanıyor. Bu yeni futbolun sembolü Ziyech. Aktürkoğlu ise eski hız futbolunun sembolüydü

Bir dakikalık maç

Süper Kupa finaline iki şey damga vurdu: Fenerbahçe’nin finale aynı gün maç yapmış U-19 takımıyla çıkması ve bu takımın 1-0 geriye düştükten sonra sahadan çekilmesi