05 Haziran 2023

Buruk’un yazılımına güncelleme geldi

Galatasaray’ın geçtiğimiz salı günü Ankara’da ilan ettiği 23’üncü şampiyonluk yolculuğu, popüler bir dizinin, herkesi koltuğuna sabitleyen bölüm sonunu andıran bir finalle sona erdi. Son maçta Fenerbahçe’nin çok net bir skorla 3-0 mağlup edilmesi, şampiyonluk kutlamalarını başka bir boyuta taşıdı. Diğer taraftan Okan Buruk’un dün oynattığı futbol, gelecek sezona ilişkin önemli ipuçları da içeriyor...

Zaman sanki, 8 Ocak 2023, pazar günü Fenerbahçe Stadı’nda oynanan ve Galatasaray’ın deplasmanda 3-0 kazandığı maçtan sonra durmuş ve dün yeniden akmaya başlamış gibiydi. Üst haznedeki kum tanelerinin o ince cam boğazdan teker teker geçerek alt hazneyi doldurmasından sonra zaman durmuştu. Kum saati dün ters çevrildi ve zaman yeniden, ancak daha hızlı biçimde akmaya başladı.

Galatasaray’la Fenerbahçe’nin 8 Ocak’taki ilk randevusunda taktik olarak çok iyi hazırlanmış Okan Buruk performansı izlemiştik. Kurmaylarıyla beraber lig yarışındaki en büyük rakibi olan Fenerbahçe’yi iyi analiz ettiği anlaşılan Okan Buruk’un o maçtaki temel stratejisi şu olmuştu:

  1. Fenerbahçe’nin üçlü stoper grubuyla onların önünde oynayan Willian Arão’dan oluşan defans blokunun ileriyle arasındaki bağı, Milot Rashica, Barış Alper Yılmaz, Kerem Aktürkoğlu ve Dries Mertens’le koparmak.
  2. Fenerbahçe’nin defans hattının arkasına hızlı oyuncular kaçırarak rakibinin takım boyunu uzatmak, böylece bloklar arasında ortaya çıkan boşlukları değerlendirmek.
  3. Fenerbahçe’nin etkili ön alan presinden kaçınmak için Fernando Muslera’yla başlayan oyun kurma setlerini (ara koridorda hızlı ve dikine paslaşmalarla çok kısa süre içinde ikinci bölgeyi geçmek, vb.) çeşitlendirmek ve keskinleştirmek.

Okan Buruk, kurmaylarıyla beraber bir bilgisayar yazılımcısı hassaslığında hazırladığı bu stratejiyle Jorge Jesus’un oyun planını bozmuş, böylece Galatasaray Kadıköy’de 1994 sonrasındaki en gösterişli lig galibiyetini almıştı.

Dün o maçın rövanşı Ali Sami Yen’de oynandı ve bu maçta çok açık biçimde şunu gördük: Okan Buruk Fenerbahçe maçı yazılımını aradan geçen zaman içinde güncellemiş ve 2.0 kıvamına getirmiş. Buna karşın Jorge Jesus ilk maçta elde ettiği çarpıcı yenilgiye rağmen oyun planında hiçbir yeniliğe gitmemiş, Galatasaray’ın karşısına aynı yazılımla çıkmayı tercih etmiş.

Şimdi Okan Buruk’un yeni sürümüne geçebiliriz. Neydi dün bu sürümde gördüklerimiz?

  1. Gerek hücumda, gerek savunmada, kısaca sahanın her yerinde alan hâkimiyetini sağlamak. (Sahanın birçok yerinde rakip oyunculara ikili-üçlü baskı yapmak).
  2. Galatasaray’ın fizik kalitesini yüksek tempoyla test etmek.
  3. Lucas Torreira - Berkan Kutlu orta sahasıyla Fenerbahçe’nin en zayıf olduğu yer olan merkezde üstünlüğü ele almak. Yine bu ikiliyle ikinci topları toplayarak hızla hücuma çıkmak.
  4. Dördü de koşucu ve atlet karakterine sahip hücum hattıyla (Nicolò Zaniolo, Barış Alper Yılmaz, Kerem Aktürkoğlu ve Mauro Icardi) Fenerbahçe defans hattının zayıf noktalarına saldırmak.
  5. Koşucu forvet hattını koşucu iki bekle (Sacha Boey ve Kâzımcan Karataş) desteklemek.
  6. Ön alanda baskı yaparak Fenerbahçe’nin uzun oynamasını sağlamak.

Yazının bu bölümünde yukarıdaki bazı önemli konuları örneklemeye çalışacağım.

İkili-üçlü sıkıştırma

Galatasaray’ın maçtaki temel planı Fenerbahçe’deki her oyuncuyu bire bir marke edecek şekilde karşılamaktı. Bu planın maçın önemli bölümünde gerçekleştiğini söylemeliyim. Galatasaray’ın Fenerbahçe’yi karşılama planını en iyi gösteren fotoğraflardan birini aşağıda paylaşıyorum.

Yukarıdaki fotoğrafta da görüldüğü gibi her Fenerbahçeli futbolcu bir Galatasaraylı tarafından marke edilmiş durumda. Burada temel amaç Fenerbahçe’yi uzun vurmaya yönlendirmek ve hücum etkinliğini olabildiğince azaltmaktı. Galatasaray bu planında oldukça başarılı oldu. Hem yaptığı baskı sayesinde Fenerbahçe’nin kendi kalesine isabetli şut çekmesine izin vermedi, hem de bu plan üzerinden gol ve tehlike üretti.

Galatasaray gerek ön alanda rakibini karşılarken, gerekse de geçiş savunması esnasında rakip oyunculara ikili-üçlü sıkıştırmalar yaptı.

Buraya iki tane örnek alıyorum.

Dakika 11,16. Galatasaray kendi sağ kanadından Kerem Aktürkoğlu’yla serbest vuruş kullanıyor. Bu vuruş sırasında Fenerbahçeli bütün oyuncular kendi ceza sahalarında bulunuyorlardı. Bu da hızlı geçiş hücumu için Fenerbahçe’ye önemli bir fırsat sunuyordu

Aktürkoğlu’nun kullandığı serbest vuruşta top doğrudan Fenerbahçe kalecisi İrfan Can Eğribayat’a geliyor. Oyunu hızlı biçimde başlatarak Fenerbahçe’yi geçiş hücumuna çıkarmak isteyen Eğribayat topu eliyle Luan Peres’e göndriyor. Peres de topu biraz sürdükten sonra orta saha civarında bulunan Diego Rossi’yi görüyor.

Aşağıdaki fotoğrafta da görüldüğü gibi Rossi topu aldığında kendini, hızla geri dönen üç Galatasaraylı oyuncu (Kerem Aktürkoğlu, Nicolò Zaniolo ve Lucas Torreira) tarafından çevrilmiş durumda buldu.

Başında da Barış Alper Yılmaz vardı. Bu pozisyonda Kerem Aktürkoğlu Rossi’nin sol çizgi üzerinde bulunan Enner Valencia’ya verebileceği pas açısını kapatmış durumdaydı. Benzer biçimde Torreira da arkasındaki Fenerbahçeli oyuncunun pas kanalını kapatıyordu.

Burada başka bir detay var: Normalde sol kanatta oynayan Kerem Aktürkoğlu’nun serbest vuruşu sağ kanattan kullandığı için takımının savunmasına sağ kanattan katıldığını görüyoruz. Bu nedenle Galatasaray kendi sağ kanadını, hem bu kanadın forvet oyuncusu Zaniolo, hem de sol kanat forveti Aktürkoğlu’yla beraber savunmuş oldu.

İkinci örnek; dakika 19,47. Abdülkerim Bardakcı Galatasaray hücum için hazırlık pasları yaparken ileriye yüksek oynuyor. Bu topu Ferdi Kadıoğlu kafayla takım arkadaşı Willian Arão’ya verip aldıktan sonra merkezdeki Arda Güler’e oynuyor. O da sol ara koridordaki Valencia’yı görüyor. Valencia’yı bu hücumda Rossi ve Peres de destekliyor.

Valencia sol köşeden Galatasaray ceza sahasına girince aşağıdaki fotoğrafta da görüldüğü gibi üç Galatasaraylı tarafından çevriliyor. Sacha Boey, Torreira ve Zaniolo bu Galatasaraylılar. Boey topa ayağını sokuyor ve Torreira’ya kazandırıyor. O da hemen Zaniolo’ya pas veriyor.

Burada Zaniolo’nun topu aldıktan sonra yaptığı şey Galatasaray’ı farklı kılan bir öğeyi işaret ediyor:

Topu alan Zaniolo hemen driplinge başlıyor, ama dikine değil. Zaniolo merkeze doğru ilerliyor, çünkü sahadaki o an en güvenli bölge merkez. Amacı topun Galatasaray’da kalmasını sağlamak, ardından da sahayı tarayarak en boştaki takım arkadaşını kaçırmak. Topu en kısa sürede güvenli bölgeye taşıyan Zaniolo bunu yaparken bir yandan da sahayı tarıyor. Böylece, aşağıdaki fotoğrafta da görüldüğü gibi sağdan Barış Alper Yılmaz’ın bindirme yaptığını görüyor ve ona ters ve uzun bir top gönderiyor.

Zaniolo’nun bu pası sayesinde dört Fenerbahçeli oyundan düşerken Galatasaray da üçe üç hücuma çıkma şansı yakalıyor.

Burada sadece şunu belirtmek istiyorum. Galatasaray’ın başlattığı hücum geçişlerinde, hızlı ve doğrudan oynamak için pas hataları yapıldığına sık sık şahit oluyoruz. Ancak pas hatalarına rağmen Galatasaray hem topun, hem de boşa çıkan oyuncuların yönü olarak hep doğru hücum ediyor. Bu da bize Galatasaray’ın hızlı geçiş hücumlarını antrenmanlarda sık sık çalıştığını gösteriyor. Aynı şeyi Fenerbahçe için demek ise çok mümkün değil. Zira birçok hücumda Fenerbahçeli futbolcular doğru yönleri bulamadılar ve doğru koşuları gerçekleştiremediler.

İkinci topları süpürmek

Okan Buruk’un dünkü maçta en temel stratejilerinden birisi seken yüksek topları özellikle Berkan Kutlu ve Lucas Torreira ile toplayarak takımının hızlı hücuma çıkmasıydı. En önde dört tane koşucusu bulunan Galatasaray kazandığı bu ikinci toplarla gol ürettiği gibi tehlikeli hücumlar da gerçekleştirdi.

Buraya üç örnek alıyorum.

Dakika 27,37. Berkan Kutlu, Kâzımcan Karataş’a yapılan faul atışını kalecisi Muslera’ya doğru oynuyor. Muslera da orta sahaya doğru yüksek ve uzun bir top gönderiyor. Bu topa Fenerbahçe’nin sağ stoperi Samet Akaydın’la ve Mauro Icardi beraber çıkıyorlar. Ancak topa kafayı vuran Samet Akaydın oluyor. Dönen bu topu Berkan Kutlu yeniden kafayla ileriye, Barış Alper Yılmaz’a doğru oynuyor. Yılmaz yüksek gelen bu topu aşağıdaki fotoğrafta görüldüğü gibi arkaya aşırtıyor.

Böylece geriden fırlayan Zaniolo kafasıyla topu önüne indiriyor ve soldan Fenerbahçe ceza sahasına giriyor. Peres’e rağmen de kuvvetli ayağıyla çok sert vuruyor (aşağıdaki fotoğraf); böylece Galatasaray öne geçiyor.

İkinci örnek; dakika 37,55. Galatasaray’ın en organize ataklarından birini izliyoruz. Geride hazırlık pasları yapan Galatasaray’da Abdülkerim Bardakcı ilerideki Barış Alper Yılmaz’a yüksek oynuyor. Bu topu Kerem Aktürkoğlu’na doğru havalandıran Barış Alper Yılmaz, Kerem’in kafa pasıyla soldan bindirme fırsatı yakalıyor (aşağıdaki fotoğraf).

Bu topu yaklaşık 40 metre süren Barış Alper Yılmaz rakip ceza sahası içine koşan Icardi’ye oynamak istiyor. Ancak tam bu sırada Szalai yatarak topa dokunmayı başarıyor (aşağıdaki fotoğraf). Açılan bu top ikinci direk civarında Zaniolo’nun önüne geliyor, ancak İtalyan oyuncunun sağ ayağıyla yaptığı vuruş iyi değil.

Üçüncü örnek; dakika 56,34. Muslera yine ileriye doğru yüksek oynuyor (aşağıdaki fotoğraf).

Havaya yükselen Icardi bu topu arkasındaki Zaniolo’ya aşırmayı başarıyor. O da soldan bindiren Kerem Aktürkoğlu’na oynuyor. Ancak bu pasın şiddeti ve yönü çok iyi değil. Aktürkoğlu biraz açılan topu kontrol ettikten sonra ceza sahasına koşu gösteren Icardi’ye yüksek oynuyor. Icardi’nin kafa vuruşu ise yandan dışarı çıkıyor.

Görüldüğü gibi Galatasaray, Bardakcı ve Muslera’nın yüksek ve uzun oynadığı topların Barış Alper Yılmaz ve Icardi tarafından arkaya aşırılmasıyla ciddi fırsatlar yakaladı, hatta ilk gol ve kırmızı kart pozisyonu da bu set üzerinden gerçekleşti.

Tez

Tam bu noktada Okan Buruk’un dün Fenerbahçe karşısında, sadece bu sezonun finalini değil, gelecek sezonun provasını da yaptığı düşüncesindeyim. Bu görüşümü birkaç maddede izah etmek istiyorum.

  1. Okan Buruk, ilk Fenerbahçe maçında sahada olan Dries Mertens, Sergio Oliveira, Milot Rashica ve Léo Dubois’yı kulübede tutarak onların yerine Zaniolo, Barış Alper Yılmaz, Berkan Kutlu ve Kâzımcan Karataş’ı sahaya sürdü. Buruk basın toplantısında bu değişiklikteki temel motivasyonu, takımı gençleştirmek ve aç oyunculara fırsat tanımak olarak tanımladı. Kanımca bu değişiklik, gelecek sezon izleyeceğimiz Galatasaray’dan da izler taşıyor.
  2. Fenerbahçe maçında Galatasaray’ın forvet hattının dört koşucudan oluşmasının, Okan Buruk’un gelecek sezon oynatmayı düşündüğü futbol hakkında önemli ipuçları içerdiği düşüncesindeyim. Böylece ilk Fenerbahçe maçına oranla Galatasaray dün rakibinin statik ve ağır defans hattını çok daha zor durumlara düşürdü.
  3. Hem takımın yaş olarak gençleşmesi, hem de forvet hattının yanı sıra iki bekin de koşucu ve atlet özelliklere sahip olması sayesinde Galatasaray dün maç içinde Fenerbahçe’yi yıpratan bir tempoya çıktı.
  4. Bu nokta bizi sadece Okan Buruk’un gelecek sezonki futbol tasavvuruna götürmüyor, bize 2000 yılında Avrupa’da elde edilen başarının 1991’de başlayan bir projenin sonucu olduğundan hareketle Galatasaray’ın dört-beş yıllık planlaması hakkında da bir fikir veriyor.
  5. Galatasaray’ın önümüzdeki sezon başlayacağı Avrupa yolculuğunda başarılı olmak için bu yıl şampiyonluğu getiren kadrodaki yaşlı oyuncular yerine daha genç, daha tempolu ve hareketli futbol oynayan bir yapıya yöneleceğini söylemek kehanet olmasa gerektir.
  6. Bu düşünceden hareketle sık sık söylenip yazıldığı gibi Boey, Nelsson ve hatta Zaniolo’nun önümüzdeki transfer penceresinde takımdan ayrılmaları durumda yerlerine benzer profile sahip ve atletizm özellikleri yüksek oyuncuların geleceğini de söyleyebiliriz.
  7. Son olarak şunu da eklemek yerinde olacaktır: Kadro planlamasında temel amaç Türkiye’de değil, Avrupa’da başarılı olabilecek bir kadro planlamasını gerçekleştirmek olacak. Zira Avrupa’yı hedefleyen bir kadro planlamasının Türkiye’de de başarılı olacağı muhakkak. Ama tam tersi çok mümkün değil.
  8. Son olarak önümüzdeki transfer penceresine pazarlama parametreleri yerine, Avrupa futbolunun temel karakteristikleri olan tempo ve fizik kalite parametreleri üzerinden bakmak gerektiğini söylemek istiyorum.

Melih Şabanoğlu kimdir?

Melih Şabanoğlu, Galatasaray Lisesi ve İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunu.

Okur, yazar, merak eder. Çocukluktan itibaren her yaş döneminde ve değişik sektörlerde çalışırken spor ve futbol, amatör tutkusu oldu hep.

Futbolun matematiğini anlamaya çalıştı. Sabahtan akşama dek muhtelif maçlar izleyerek geçireceği günlerin hayalini kurdu.

Ana ilgi ve uğraş alanı ise Osmanlı modernleşmesi ve geç Osmanlı döneminde spor tarihi.

Bu konuda Kuruluş: Mekteb-i Sultani’den Galatasaray Spor Kulübü’ne Türkiye’de Futbolun Erken Çağı (1904-1907) başlıklı bir kitabı var.

Önümüzdeki dönemlerde bu çalışmanın diğer ciltlerini çıkarmayı umuyor.

Yazarın Diğer Yazıları

Bir yenilgiden fazlası

Portekiz karşısında hiçbir varlık sergileyemeyen Türkiye yaşı yeten insanlara 1970’lerin milli takımından bir pasaj yaşattı. Taktikten habersiz ve fizik olarak oldukça geri olduğu için sahaya karakter koyamayan bir Türkiye vardı sahada

Bir galibiyetten fazlası

Kanımca Montella’nın en kritik kararı, zaman ve alan bulmakta sorun çeken Arda Güler’i sahada tutmasıydı. Montella bu kararının ödülünü Arda Güler’in skoru 2-1’e getiren golüyle almış oldu

Bam bam bam…

Galatasaray, çoğu taraftarının stres içinde beklediği Konyaspor virajını, rakibine hiçbir şans tanımadan oynadığı kararlı bir futbolla 3-1 önde tamamlayarak 2023-2024 sezonu şampiyonu oldu