09 Kasım 2023

Bayern'le oynama kılavuzu

Okan Buruk Bayern eşleşmesinde çok açık bir mesaj verdi: Galatasaray rakip kim olursa olsun, hangi sahada oynarsa oynasın kendi futbolunu oynar. Buruk bu mesajla birlikte futbol dünyasına, "Bayern'le nasıl oynanır" başlıklı bir kılavuz da vermiş oldu

Birçok şeyin birbirine karıştığı çok katmanlı Bayern München eşleşmesinden yine yenilgiyle ayrıldı Galatasaray. Elbette daha fazla katman vardır, ancak ben bu eşleşmeyi beş katman üzerinden analiz etmek istiyorum.

  1. Şampiyonlar Ligi takımı olma yolculuğu.
  2. Galatasaray'ın oyun planı.
  3. Galatasaray hücumlarının etkisizliği ve nedenleri.
  4. Bayern München'in oyun planı.
  5. Okan Buruk'un tutkuları ve takıntıları.

Başlıyorum.

Şampiyonlar Ligi yolculuğu

Galatasaray bu sezon yola iki temel hedefle koyuldu; Türkiye'de şampiyon olmak ve Avrupa'da önce UEFA Şampiyonlar Ligi'ne katılmak, ardından da gruplardan çıkmak. Bu amaçla da kadrosunda neredeyse yarı yarıya revizyona gitti; önemli isimler eklendi takıma.

Okan Buruk'un Avrupa yolculuğunda önünde iki yol vardı. İlki maç maç ilerlemek ve her maçı en uygun taktikle oynamak. İkincisi de her maçı kendi oyun şablonuyla oynamak.

Buruk, zor olanı, ikinci yolu seçti. Şampiyonlar Ligi'ni Galatasaray'ın ön alan baskısı, hızlı ve doğrudan futbola dayalı oyununu test edebileceği bir laboratuvar olarak kabul ederek yola çıktı. Galatasaray karşılaştığı takımın ne kadar şöhretli olduğuna ya da hangi zorlu deplasmanda mücadele ettiğine bakmadan kendi oyununu rakiplerine kabul ettirmeye çalışacaktı. Hedef buydu.

Galatasaray ilk maçta kendi oyununu sadece ilk 30 dakika boyunca rakibine (FC København) kabul ettirdi. Bu süre içinde de aşırı baskılı oyunu sayesinde maçı koparma noktasına getirdi, ancak bitiricilik sorunu nedeniyle bunu gerçekleştiremedi. Galatasaray Manchester United karşısındaki ikinci maçta baskılı oyununu 90 dakikaya daha dengeli biçimde yaydı. İki kez geriye düşmesine rağmen ayağı kalkmasını bilerek Old Trafford deplasmanından galibiyetle döndü. Galatasaray kendi evinde oynadığı Bayern München karşılaşmasında ise aşırı baskılı oyununu yaklaşık bir saate çıkardı. Ancak ilk maçtaki gibi yine bitiricilik sorunu yaşadığı için son yarım saate beraberlikle girdi. Oyunun son bölümünde ise kuvvetini yitirdiği için geriye düştü ve Bayern'in attığı iki gole yanıt veremedi.

Baskıya devam

Galatasaray kendi oyunundan feragat etmediğini dün de gösterdi. Maç içinde baskılı oyununu dengeli biçimde sahaya yansıtmaya çalıştı. Bu çabasında son bölüme kadar başarılı da oldu. Ne var ki kadro derinliği ve enerji birikimi bakımından rakibinin gerisinde olduğu için 80'inci dakikaya kadar ortak olduğu maçın son bölümünde Bayern München'a teslim oldu. Böylece Galatasaray dün kendi adına bir adım atarak oyununu daha zor bir seviyede yeniden test etti. Belki bunu demek için biraz daha vakit var, ancak dünkü Bayern karşısında Galatasaray'ın bir şampiyonluk Ligi takımı olma yolunda önemli bir merhaleyi daha geride bıraktığını söyleyebiliriz. 

Buradan Galatasaray'ın oyun planına geçebiliriz.

Okan Buruk'un stratejisi

Bayern München karşısında Galatasaray'ın oyun planının ana omurgasını şu unsurlar oluşturuyordu:

  1. Ön alan baskısı.
  2. Hücum sekanslarını tamamlamak.
  3. Topu en kısa sürede geri kazanmak.
  4. Hücumda ağırlığı sağ kanada vermek.

Aslında bu dört maddenin üçü birbiriyle çok ilintili. Bunu biraz açmak istiyorum.

Artık yazmaya gerek yok; ön alan baskısı Galatasaray'ın ayırt edici özelliği (alamet-i farikası) durumunda. Galatasaray Süper Lig, ya da UEFA Şampiyonlar Ligi fark etmeksizin bütün takımlara karşı ön alan baskısı yapıyor ve kendi oyununu rakip takımlara kabul ettirmeye çalışıyor. Burada elbette bir meydan okumadan bahsediyoruz.

Ancak bu konu, bir cesaret meselesi değil. Zira Bayern München'a karşı ön alan baskısı yapmak, sadece meydan okumak anlamına gelmiyor. İşin bir de zorunluluk tarafı var. Şöyle; Bayern München topa hükmettiğinde Avrupa'nın en tehlikeli takımlarından biri. Çünkü çok güçlü bir set oyununa sahipler. Bayern München bu özelliği sayesinde de kendisine karşı defans yapmaya çalışan bütün rakiplerine kolayca üstünlük sağlayabiliyor.

Buradan hareketle Bayern München'ın güçlü set oyununu sınırlandırmak amacıyla ön alan baskısı yapmanın bir seçenek değil, bir zorunluluk olduğu da çok açık.

Ancak mesele burada bitmiyor. Zira Bayern München sadece güçlü set oyununa sahip bir takım değil. Aynı zamanda Avrupa'nın en hızlı geçiş hücumu yapabilen takımları sıralamasında da üst sıralarda. Bunu da taktik disiplinin yanı sıra, Alphonso Davies, Leroy Sané, Kingsley Coman ve Jamal Musiala gibi topla ve topsuz çok hızlı ve yetenekli futbolculara sahip olmasına borçlu.

Dolayısıyla Bayern'e karşı ön alan baskısı yapmak hem bir zorunluluk, hem de bir risk. Zira kaybedilen her top birkaç saniye içinde kalenize gol tehdidi olarak geri dönebiliyor. Okan Buruk da maçtan bir gün önceki basın toplantısında bu tehdidi, "çok hızlı bir şekilde kalenize geliyorlar" diye özetlemişti. Buruk Bayern'in hızlı geçiş hücumlarını sınırlandırmak için hücum sekanslarını tamamlamak ve topu en kısa sürede yeniden kazanmanın önemine de dikkat çekmişti.

Kaan Ayhan'a özel görev

Hücumda ağırlığı sağ kanada vermeye gelince. Aslında ilk maçta da görmüştük ciddi bir arka plana sahip olan bu stratejiyi: Bayern analizinde sağ kanatta oynayan Coman'ın her pozisyonda geriye gelirken sol kanatta oynayan Sané'nin bekine yardım getirmediği dikkat çekiyordu. Galatasaray bu nedenle her iki maçta da kendi sağ kanadından hücum geliştirmeyi ana hedef olarak belirledi. Bu amaçla da hücumlarda Kaan Ayhan'a sağ kanatta özel bir görev verildi.

Bunu tek örnekle göstermek istiyorum.

Dakika 41,51. Muslera aut atışını sağ çizgideki Boey'ye oynuyor. Topu tek hamlede kontrol eden Boey sağa kaçan Kaan Ayhan'ı görüyor, o da tekte öne fırlayan Ziyech'i kaçırıyor. Ziyech sol ayağıyla topu, Bayern ceza sahasına giren Icardi'nin önüne yumuşak biçimde bırakıyor. Icardi'nin vuruşu Manuel Neuer'e çarparak dönüyor (aşağıdaki fotoğraf).

Galatasaray'ın maçta yarattığı en önemli tehlikeye bakıyoruz. 23 sırt numaralı Kaan Ayhan'ın (en altta) kaçırdığı Ziyech (daire içinde) Icardi'nin önüne bırakıyor topu. Dikdörtgen içindeki Icardi'nin şutu ise Bayern kalecisi Neuer'in ayağından dönecek. Bayern ceza sahasına koşan en soldaki Zaha dönen bu topa vuramayacağı için Galatasaray önemli bir fırsattan yararlanamamış olacak. (Kaynak)

Neuer'den dönen top Zaha'nın önüne geliyor, ama Zaha topa vuramıyor. Devamında Galatasaray Torreira ile topu kazanıp hücumu tazeliyor. Ancak Aktürkoğlu pas hatası yapıyor ve top yeniden Bayern'e geçiyor. İkinci Bayern pasında Torreira çizgide Kimmich'e basarak topu yine kazanıyor ve hemen Icardi'ye oynuyor. Icardi topuğuyla Aktürkoğlu'nu görüyor, Aktürkoğlu da altı pasta boş durumda olan Ziyech'i. Ancak Ziyech topu sol ayağıyla önüne almaya çalışırken bitirici vuruşu yapamıyor (aşağıdaki fotoğraf).

Bu pozisyonun 28 saniye sonrası. Icardi'nin kaçırdığı gol pozisyonu Torreira'nın üst üste topu iki kez kazanmasıyla tekrarlanıyor. Torreira, Icardi, Aktürkoğlu (daire içinde) üzerinden gelen topu Ziyech (dikdörtgen içinde) soluyla önüne almaya çalışıyor, ancak şut atamıyor. (Kaynak)

Bu hücumda iki unsur dikkat ediyor. İlki hız ve doğrudan futbol. Şöyle; topun Muslera'dan çıkmasıyla Icardi'nin Bayern München ceza sahasında şutunu çekmesi arasında sadece 11 saniye var. Galatasaray bu 11 saniyeye dört pas sığdırdı ve süre içinde yaklaşık 90 metre mesafe kat etti.

Dikkat çeken ikinci unsur ise topun en kısa süre içinde yeniden kazanılması. Şöyle; Icardi'nin çektiği şutun Neuer tarafından çelinmesinin ardından Galatasaray iki kez topu yeniden kazanarak hücum tazelemeye çalıştı. İlkinde başarısız oldu, ikincisinde ise altı pasta Ziyech gol pozisyonuna sokulmuş oldu. Tüm bunlar 22 saniyeye sığdı. 22 saniye içinde Torreira topu bir kere kazandı, Aktürkoğlu yanlış bir pas verdi, Torreira topu yeniden kazandı ve Galatasaray üç pasla Ziyech'i pozisyona soktu.

Dolayısıyla bu hücumda hem doğrudan ve hızlı futbolu görüyoruz, hem de topun geri kazanılmasını.

Buradan geliyorum Galatasaray hücumlarının etkisizliğine.

Üretim sorunu

Galatasaray'ın Şampiyonlar Ligi'nde oynadığı ilk üç maçta hücum metrikleri oldukça iyiydi. Ancak Galatasaray bu hücum metriklerinin oldukça altına düştü. Hücum etkinliği bakımından dünkü Bayern karşılaşmasının dört maçlık Şampiyonlar Ligi grup aşaması sürecindeki en kötüsü olduğunu söylemek gerekiyor. Galatasaray her ne kadar mücadele gücü ve oyunu rakibine kabul ettirme kararlığıyla Münih'te Bayern'e karşı ciddi bir direniş göstermiş olsa da, bu direnişini üretime yansıtamadı.

Galatasaray'ın üretimde ortaya çıkan verimsizliği maç istatistiklerine yansımış durumda. Galatasaray dün 11 kez rakip ceza sahası içinde topla buluşabildi ve rakip kaleye ikisi isabetli sadece altı şut atabildi.[1] (Bir karşılaştırma yapmak gerekirse Galatasaray bir önceki Bayern München maçının sadece ilk yarısında rakip kaleye dördü isabetli 16 şut atmış, 11 kez de Bayern ceza sahasına girmişti.)

Kanımca yukarıya aldığım hızlı ve doğrudan hücum dışında Galatasaray maçta bir tane daha önemli bir atak geliştirdi. Onu da buraya alıyorum.

Dakika 9,04. Bayern'in hızlı hücumunu sağdaki taç çizgisi civarında Davinson Sánchez kesiyor. Üst üste yapılan 16 hazırlık pasından sonra Abdülkerim Bardakcı iki blok arasındaki Wilfried Zaha'ya oynayarak hücum fazı içindeki hızlı atağı başlatıyor.

Zaha hemen sol çizgideki Angeliño'ya dönüyor, Angeliño da iç koridordaki Kerem Aktürkoğlu'na. Aktürkoğlu Min-Jae Kim ile girdiği ikili mücadelede ayakta kalıp merkeze dönüyor. Tam bu anda 3'e 1 Galatasaray lehine sayısal üstünlük ortaya çıkacakken Icardi geride kalınca sayısal üstünlük olasılığı darbe alıyor (aşağıdaki fotoğraf).

Galatasaray'ın maçtaki ilk tehlikeli hücumuna bakıyoruz. Angeliño'nun merkeze gönderdiği topu kontrol eden Aktürkoğlu (daire içinde) hemen sağ kanatta boş pozisyonda olan Ziyech'i (dikdörtgen içinde) görüyor. Ziyech bu pozisyonda topu düzeltip vurmak istiyor, ancak şutunu Bayern defansı bloke ediyor. (Kaynak)

Ancak buna rağmen Aktürkoğlu sağdan bindiren Ziyech'i topla buluşturmayı başarıyor. Ziyech'in topu düzeltip attığı şutu Bayern savunması bloke ediyor.

Üretim sorunun nedenleri

Bu ikisi dışında da hücumları oldu Galatasaray'ın, ama ofsayta takılan ile Cédric Bakambu'nun golle sonuçlanan haricinde bunları şutla sonuçlandıramadı.

Niçin peki?

Kanımca bunun iki temel nedeni var. İlki Galatasaray orta sahasının hücumda etkin rol alamaması. (Torreira ve Kaan Ayhan temelde savunma formasyonu içinde etkili futbolcular. Bu nedenle hücum yönleri oldukça kısıtlı.) İkincisi de Galatasaray'ın hücum formasyonunda yer alan futbolcuların fiziksel ve zihinsel form olarak zirvede olmamaları.

Örneğin Ziyech; yeni yeni sakatlığın etkisinden kurtuluyor, fizik olarak istenilen seviyede değil. Icardi'ye gelince, bilindiği gibi hiç antrenman yapmadan iğneyle oynuyor. (Bunun ne kadar gerekli olup olmadığı tartışılabilir.) Bu da verimini oldukça aşağı çekiyor. Zaha'nın ise uzun bir oryantasyon sürecine ihtiyacı varmış gibi duruyor. Zira rakip bekle geriye dönmenin zorunlu olduğu Galatasaray'ın kanadında oynamakla Crystal Palace'ın en imtiyazlı futbolcusu olmak arasında belirgin bir mesafe var ve Zaha henüz bu farkları içselleştirmiş değil.

Galatasaray'ın hücum formasyonunda fizik açıdan en iyi durumda olan futbolcu hiç kuşkusuz Aktürkoğlu. Ancak onda da fizikselin yanı sıra zihinsel bir yorgunluk göze çarpıyor. Bu nedenle dün maçta toplam 12 top kaybı yaptı. Galatasaray'ın ilk 11'inde yer alan hücum futbolcuları dünü toplam 46 top kaybıyla kapattılar.[2] Sadece bu veriler bile Galatasaray'ın hücum formasyonundaki oyuncuların dünkü verimsizliğini çok iyi açıklıyor.

Buradan geliyorum Bayern'in maç planına.

Tuchel'in uyarıları

Muhtemelen Tuchel maçtan önce oyuncularını şu konularda uyardı.

  1. Savunmadan pasla çıkarken hata yapmamak.
  2. Topa sahip olmak için fazla gayret göstermemek. Gerektiğinde topu Galatasaray'a bırakmak.
  3. Hızlı geçiş hücumlarını denemek.
  4. Galatasaray'ın fizik kalitesinin maçın son bölümünde düştüğünü unutmamak.
  5. Galatasaray'ın zayıf bölgesinin sol kanat olduğuna dikkat çekmek.

Biraz açacak olursam: İlk maçta Bayern geriden pasla çıkarken Galatasaray'ın yaptığı ön alan baskısına yakalanmış, bu nedenle de önemli tehlikeler yaşamıştı. İkinci maçta bu açıdan Bayern'in çok az hata yaptığını gördük. Ancak bu, Bayern'in Galatasaray'ın ön alan baskısını pasla kırdığı anlamına gelmiyor elbette. Sadece maçın sonucuna etkide bulunacak hata yapmadıkları anlamına geliyor. Bayernli defans futbolcuları dün bu konuda oldukça dikkatliydiler.

Diğer taraftan Bayern, Galatasaray'ın bu sezonki en önemli zayıf noktasının hızlı savunma geçişi olduğundan hareketle topu Galatasaray'a bırakmakta hiç tereddüt yaşamadı. Nitekim ilk maçta olduğu gibi bu karşılaşma da hızlı geçişlerden tehlikeler ürettiler.

Buraya Bayern'in hızlı geçişten ürettiği üç örneği alıyorum.

Birinci örnek, dakika 13,28. Angeliño, Galatasaray yarı sahasının ortalarına doğru soldan Aktürkoğlu'na taç atışı kullanıyor. Burada Aktürkoğlu kolayca yere düşerek top kaybı yapıyor. Topu kontrol eden Musiala hemen Kane'e oynuyor, o da sağdan Galatasaray ceza sahasına koşu gösteren Sané'ye. Burada Muslera Sané'nin ayağına yatarak tehlikeli önlüyor (aşağıdaki fotoğraf).

Bayern München'ın yarattığı ilk önemli tehlikeye bakıyoruz. Kane'in pasıyla Galatasaray ceza sahasına giren Sané'yi Galatasaray kalecisi Muslera durduruyor. (Kaynak)

İkinci örnek, dakika 29,11. Galatasaray ikinci bölgede baskı yaparak Bayern'i kendi kalesine dönmeye zorluyor. Top kaleci Neuer'e geri pas olarak veriliyor. Neuer kendisine gelen topu yüksek oynuyor. Kane'in indirdiği bu topu Leon Goretzka kontrol ederek Bayern München atağını başlatıyor. Hücum fazının başında Bayern 4'e 3 sayısal üstünlüğe sahip (aşağıdaki fotoğraf).

Bayern München'ın hızlı geçiş hücumuna bakıyoruz. Kane'in kafayla indirdiği topu kontrol eden Goretzka (daire içinde) Bayern'i hücuma kaldırıyor. Bu hücumda dikdörtgen içinde de görüldüğü gibi 4'e 3 Bayern üstünlüğü var. Bu hücumu Galatasaray'dan soldan itibaren Boey, Bardakcı ve Angeliño karşılamaya çalışıyor. Kırmızı daire içindeki Kaan Ayhan da takım arkadaşlarına yardım etmek amacıyla hızla geriye koşuyor. (Kaynak)

Biraz sürdükten sonra Goretzka soldan bindiren Sané'nin önüne atıyor topu. Muslera'yla karşı karşıya kalan Sané Boey'nin baskısı nedeniyle net bir vuruş yapamıyor ve şutu Muslera'ya takılıyor.

Üçüncü örnek, dakika 35,14. Galatasaray yine Bayern yarı sahasında baskı yapıyor. Min-Jae Kim'in yükselttiği topu Kaan Ayhan kafayla Torreira'ya oynuyor. Ancak Torreira burada pas hatası yapıyor, Aktürkoğlu topu yeniden kazanmaya çalışıyor, ama başaramıyor. Top Davies'te kalıyor.

Davies Kimmich'e, o da merkezdeki Musiala'ya oynuyor. Musiala İstanbul'da ilk Bayern golü öncesinde olduğu gibi Bardakcı'dan sıyrılıp sağ taraftan akan Coman'ı kaçırıyor. Böylece Bayern'in hızlı geçiş hücumu başlıyor. Bu hızlı hücumda da sayısal üstünlük 5'e 4 Bayern'de (aşağıdaki fotoğraf).

Bayern München'ın ilk yarıdaki bir diğer hızlı geçiş hücumuna bakıyoruz. Kırmızı dikdörtgen içindeki Bardakcı'dan sıyrılmış olan Musiala (siyah dikdörtgen içinde) Bayern'i hücuma çıkarıyor. Sayısal üstünlük 5'e 4 Bayern'de. Bu hücumda Musiala sağdan bindiren Coman'a (siyah daire içinde) topu aktaracak. Onun Galatasaray ceza sahası içinde Goretzka'ya vermek istediği pası ise kırmızı daire içindeki Kaan Ayhan önleyecek. (Kaynak)

Coman biraz topu sürdükten sonra topu merkezdeki Goretzka'ya aktarmak istiyor, ancak tam bu sırada araya, geriye doğru hızla koşan Kaan Ayhan giriyor ve bu tehlikeyi önlüyor.

İki Bayern hücum örneği

Bayern bunun dışında bahsetmiş olduğum topu terse Coman'a oynayarak ve klasik set hücumlarıyla da tehlikeler üretti. Buraya ikisinden de birer örnek alıyorum.

İlk örnek tersteki Coman'a verilen pas, dakika 52,03. Orta saha civarında Davies soldan taç atışında gerideki Kimmich'e oynuyor. Kimmich terse uzun oynayarak sağ çizgideki Coman'ı topla buluşturuyor. Bu ters top Galatasaray defansının dengesini bozuyor. Bu dengesizlik Coman'ın topu yine ters tarafa, sola doğru ortalamasıyla zirveye çıkıyor. Coman'ın Galatasaray ceza sahasına ortaladığı topu Müller kafayla arka direğe indiriyor. Orada Kane var boş durumda, vuruşu direkten dönüyor (aşağıdaki fotoğraf).

Bayern München'ın maç berabere giderken yarattığı en büyük tehlikeye bakıyoruz. Sağdan Coman'ın ortaladığı topu Müller kafayla arka direğin dibindeki Kane'in önüne indirecek. Kane'in vuruşunda top yan direkten dönecek. (Kaynak)

Bu hücumda dikkati çeken unsur, şutu direkten dönen Kane'in arkasında Galatasaraylı futbolcu yerine başka bir takım arkadaşının, Goretzka'nın bulunması. Bu da iki ters topta Galatasaray defansının dengesinin nasıl da kolayca bozulduğunu gösteriyor bize.

İkinci örnek ise Bayern'in klasik set hücumundan. Dakika 89,49. Bayern kendi ceza sahası önünde faul atışıyla topu hareketlendiriyor. 16 pas sonrasında Müller Galatasaray ceza sahasında Muslera'yla karşı karşıya kalıyor. Müller'in Muslera'nın üzerinden yaptığı vuruş az farkla yandan dışarı çıkıyor (aşağıdaki fotoğraf).

Bayern München'in 2-0 öndeyken kaçırdığı mutlak gol pozisyonuna bakıyoruz. Bütün Bayern'li futbolcularının ayağının değdiği bu hücumda Gnabry'nin (daire içinde) pasıyla Müller (dikdörtgen içinde) Muslera'yla karşı karşıya kalıyor. Onun vuruşu top yandan dışarı çıkacak. (Kaynak)

Galatasaray ilk Bayern maçında ikinci golü de böyle yemişti. O gol öncesinde Bayern 15 pas yaparken Galatasaraylı futbolcular kuvvetleri tükendiği için neredeyse hiç reaksiyon gösterememişlerdi. Dünkü bu pozisyonda da benzer bir şey gerçekleşti ve Müller bir anda kendini Muslera'nın karşısında buldu. Ancak bu kez sebep kuvvetten düşme değil, 2-0 geriye düşmenin getirdiği konsantrasyon kaybıydı.

Buradan geliyoruz son alt başlığa.

Buruk'un tutkuları ve takıntıları

Dün Galatasaray adına bazı şeyler gelecek adına ümit verirken bazı şeyler de umut bulutlarının dağılmasına yol açtı. Umut bulutlarını dağıtanlarla başlayayım.

Kasımpaşa maçında Victor Nelsson'un sağ stoper, Sánchez'in sol stoper, Bardakcı'nın da sol beke kaydırılmasının takımı nasıl olumsuz etkilediğini yakından görmüştük. Okan Buruk aynı formasyona dün Bayern maçının 78'inci dakikasında döndü ve Angeliño'yu kenara alarak Nelsson'u sahaya sürdü. Ve Galatasaray ilk golü bu değişikliğin hemen arkasından yedi.

O dakikaya kadar sağ stoperde çok başarılı bir performans gösteren Sánchez sol stopere geçince ilk hücumda Kane'e gereksiz bir faul yaparak Bayern'e golle sonuçlanacak bir duran top kazandırmış oldu. İkinci gol öncesinde ise Nelsson'un yaptığı kritik hata herkesin aklındadır. Ayrıca sol beke geçen Bardakcı'nın da geride kalan süre boyunca tek olumlu hareket yapmadığı da yine gözlerden kaçmamış olmalı.

Burada soru şu: Yorulmuş ve muhtemelen sakatlanmış olan Angeliño yerine Okan Buruk takımda üç oyuncunun yerini değiştirmek yerine Kâzımcan Karataş'ı sahaya atsa, Galatasaray ne kaybederdi? Ayrıca Karataş'ın sahaya sürülmemesinin nedeni bir takıntı olabilir mi? Hipotetik bir soru olduğu için ilkini yanıt vermek gerçekte mümkün değil. İkinci sorunun ise yanıtını ben bilmiyorum.

Sonuç

Okan Buruk Bayern München'le yapılan iki maçta, önce kendi futbolcuları olmak üzere, ülkeye ve Avrupa'ya çok açık bir mesaj vermiş oldu. Yener ya da yenilir, hiç önemli değil; Galatasaray kimle ve nerede karşılaşırsa karşılaşsın kendi futbolunu oynar. Mesaj buydu.

Kanımca bu çok önemli bir mesaj. Ancak, bu mesajı önemli kılan Galatasaray'ın kendi futbolunu Avrupa'nın en zor üç-dört deplasmanından birisi olan Münih'te oynamak istemesi değil. Galatasaray'ın Allianz Arena'da kendi futbolunu oynamayı başarması. Evet üretkenlikte sorunlar yaşandı, bitiricilik iyi değildi, ama hiçbir şey maçın son anına kadar Galatasaray'ın verdiği mücadele sayesinde oyunun içinde kalmasının önüne geçemedi.

Kanımca Okan Buruk Avrupa futboluna sadece bir mesaj vermekle de yetinmedi. Aynı zamanda uygulanabilir ve geliştirilebilir bir kılavuz da sundu: "Bayern'le nasıl oynanmalı" bu kılavuzun adı.


[1] Bein Sports'ta yayınlanan Opta verileri Galatasaray'ın Bayern München kalesine sadece üç şut atabildiğini gösteriyor, ancak bu veri yanlış. UEFA verilerine göre Galatasaray Bayern kalesine altı şut çekti, bunların ikisinde isabet buldu. Yazıda bu veriyi dikkate aldım. Daha fazla bilgi için, https://www.uefa.com/uefachampionsleague/match/2039140--bayern-vs-galatasaray/statistics/

[2] Dün hücum hattında yer alan Ziyech 17, Icardi 9, Zaha ise 8 top kaybı yaptı. Daha fazla bilgi için, https://www.sofascore.com/football/2023-11-08

Melih Şabanoğlu kimdir?

Melih Şabanoğlu, Galatasaray Lisesi ve İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunu.

Okur, yazar, merak eder. Çocukluktan itibaren her yaş döneminde ve değişik sektörlerde çalışırken spor ve futbol, amatör tutkusu oldu hep.

Futbolun matematiğini anlamaya çalıştı. Sabahtan akşama dek muhtelif maçlar izleyerek geçireceği günlerin hayalini kurdu.

Ana ilgi ve uğraş alanı ise Osmanlı modernleşmesi ve geç Osmanlı döneminde spor tarihi.

Bu konuda Kuruluş: Mekteb-i Sultani’den Galatasaray Spor Kulübü’ne Türkiye’de Futbolun Erken Çağı (1904-1907) başlıklı bir kitabı var.

Önümüzdeki dönemlerde bu çalışmanın diğer ciltlerini çıkarmayı umuyor.

Yazarın Diğer Yazıları

Bir galibiyetten fazlası

Kanımca Montella’nın en kritik kararı, zaman ve alan bulmakta sorun çeken Arda Güler’i sahada tutmasıydı. Montella bu kararının ödülünü Arda Güler’in skoru 2-1’e getiren golüyle almış oldu

Bam bam bam…

Galatasaray, çoğu taraftarının stres içinde beklediği Konyaspor virajını, rakibine hiçbir şans tanımadan oynadığı kararlı bir futbolla 3-1 önde tamamlayarak 2023-2024 sezonu şampiyonu oldu

Galatasaray sıfır, Fenerbahçe bir

Fenerbahçe deplasmanda Galatasaray'ı 1-0 yenerek son haftaya az da olsa ümitli girmeyi başardı. Galatasaray ise kenar yönetiminden oyuncularına, maç hazırlığından zihinsel donanıma kadar sıfırdı