24 Eylül 2023

Atiden esintiler

Galatasaray Başakşehir FK karşısında takım savunmasını yukarı çektiği bir karşılaşma oynadı. Hücumda da oldukça hareketli ve üretkendi. Başakşehir FK karşısında Galatasaray’ın Okan Buruk’un hayalleri doğrultusunda daha dikine, daha öne doğru bir oyun oynadığını gördük. Dolayısıyla şunu söylemek mümkün: Galatasaray geçen sezonun üzerine yeni bir futbol yapısı inşa ediyor.

Metin Münir’in aziz hatırasına saygıyla… [1]

Yok filmi o kadar geri sarmayacağım ve “Okan Buruk için Başakşehir maçı, ligin en başında 0-0 biten Kaysersipor-Galatasaray karşılaşmasıyla başlamıştı” demeyeceğim. Ama şunu söyleyeceğim: “Okan Buruk için Başakşehir karşılaşması Galatasaray-FC København maçında başladı.”

Niçin böyle iddialı bir cümle kuruyorum? Bunun iki nedeni var. İlki Okan Buruk’un Galatasaray-FC København (FCK) maçı sonrasında düzenlediği basın toplantısında söylediği bazı şeyleri hatırlıyorum. Üzerinde çok konuşulmadı.[2] Mesela şöyle demişti Buruk: “Savunmadan birini çıkardım, Torreira’yı stopere çektim, daha iyi oyun kurmak için. Çünkü bizim Galatasaray seviyesindeki bir takıma göre geriden daha iyi oyun kurmamız gerekiyor. Bugün maçın genelinde çok fazla kalecimize geriye pas oynadık.

Devamında da şunu: “Savunma oyuncularından benim isteğim öne doğru takımı itmeleri. Zaman zaman arkaya doğru kaçmaya başlıyorlar. Özellikle iki maçtır benden uzak olan yerde takım savunmasının arkaya doğru zaman zaman kaçmasını görüyorum. Bu istediğimiz bir şey değil tabii ki. (…) Biz geride oynayacak, oyunu geride kabul edecek bir takım değiliz. (…) Bizi önde oynamaktan eksiltecek oyuncu olursa zaten bununla ilgili değişikliğimiz olur.

Galatasaray’ı her bakımdan yakından takip edenler tarafından bu cümleler tek bir gerçeğe işaret ediyordu: Okan Buruk Victor Nelsson’un geriye kaçarak oynamasından rahatsızdı.

Buruk’un önceden elinde Nelsson’un yerine oynatabileceği hızlı ve ayağı iyi bir stoper yoktu, ama artık var: Davinson Sánchez.[3] Kanımca Sánchez, Galatasaray’ın Okan Buruk’un hayalindeki futbolu oynaması için iliklenen ilk gömlek düğmesi niteliğinde. Bu konuya sonra geri döneceğim.

Gördüğümüz üzere Sánchez’in Başakşehir maçına ilk 11’de başlayacağı FCK maçı sırasında belli olmuştu. Sergio Oliveira ve Tetê’nin Başakşehir maçına ilk 11’de başlamalarının nedeni de yine FCK maçıydı. Hatırlayalım; o maçta skor 2-0’a gelince Okan Buruk Kerem Demirbay yerine hemen Oliveira’yı sahaya atmıştı, çünkü Demirbay’ın aşırı yorgunluktan adım atacak hali kalmamıştı. (Demirbay Samsunspor maçının ikinci yarısında da oyundan düşmüştü.) Dolayısıyla zaman Okan Buruk için yeniden Oliveira’yı hatırlama zamanıydı. Tetê’ye gelince; FCK karşısında oyuna dahil olduktan sonra gösterdiği bir gol, bir asistlik performans onu ilk 11’e çağırıyordu. (Tetê asistlerini dün de sürdürdü.)

Kâzımcan Karataş’a gelince. Açık konuşmak gerekirse onun oynama nedeni üç yerli kuralı gibi görünüyor. Ancak Karataş oyunda olduğu bölüm içinde sol kanada Galatasaray’ın uzun zamandır özlediği bir şeyi kavuşturmuş oldu: Hız ve atletizm.

Maç kadrosundaki tek sürpriz Kerem Aktürkoğlu yerine Barış Alper Yılmaz’ın ilk 11’e girmesiydi. Ancak bunun “karma”ya dek uzanan bir nedeni olduğunu ileri sürebilirim burada: Barış Alper Yılmaz Galatasaraylılara aslında Kerem Aktürkoğlu’nun takım için ne kadar önemli bir oyuncu olduğunu belgelemek için sahaya çıktı. Yılmaz ilk yarı boyunca bir tür “karma”nın kendisine yüklediği bu misyonu yerine getirdi ve izleyenlere Aktürkoğlu’nun niçin bu takımın vaz geçilmez oyuncusu olduğunu yeniden hatırlattı.

Sadece ilk 11 değil, Galatasaray’ın Başakşehir FK’ya karşı oyun planı da yine FCK maçında belirlenmişti. Hatırlayalım, Galatasaray o maça, son dönemde, hatta bu sezon hiç görmediğimiz ölçüde ateşli bir ön alan baskısı yaparak başlamıştı. Başakşehir FK’nın da hem tarihsel olarak (özellikle Emre Belözoğlu dönemi), hem de yeni hocası Çağdaş Atan’dan dolayı geriden pasla oyun kurma prensibine sahip olduğu düşünüldüğünde FCK’ya karşı yapılan agresif ön alan baskısının Başakşehir FK’ya karşı da yineleneceği hemen hemen belli olmuştu.

Maçtan önceki arka plan kabaca buydu denilebilir. Maça gelecek olursam, ben Başakşehir FK-Galatasaray maçını üç alt başlıkta ele alacağım: Ön alan baskısı, geçiş savunmasının güçlenmesi ve Okan Buruk’un yeni futbol fikirleri ve gelişme noktaları.

Ön alan baskısı

Geçen yıl 7-0 sonuçlanan Başakşehir FK maçı Galatasaray’ın ön alan baskısını zirveye çıkardığı maç olarak tarihe geçmişti. Bu sezon maçtan önce Başakşehir FK teknik direktörü Çağdaş Atan Galatasaray’a karşı ön alan baskısı yapacaklarını söylemişti. Ancak maç başladığında tam tersini gördük. Başakşehir Galatasaray’ı önde basamadı, tam tersine Galatasaray kıvamında tuttuğu ön alan baskısıyla Başakşehir FK’nın oyun kurmasını önledi, hatta oyuna girmesinin önüne geçti. Tıpkı geçen yıl yaptığı gibi.

Aslında bu köşeyi takip edenler özellikle geçen sezon neredeyse her yazıda, okurları bıktıracak kadar ön alan baskısından bahsettiğimi unutmamışlardır. Bu yazıda yeniden bu konsepti hatırlatmamın bir nedeni var.

Okan Buruk’un Galatasaray’ın hem stoper, hem de hücum hattını radikal biçimde değiştirerek maça başlaması çoğu insan gibi benim de bu oyuncu yapısıyla Galatasaray nasıl ön alan baskısı yapacağını merak etmeme yol açtı. Aslında vaktinde Sánchez’in Galatasaray’ın bir numaralı stoperi olacağını ve bunun da ön alan baskısındaki eşleşmelerde Galatasaray’a ciddi katkı sağlayacağını yazmıştım. Zaten yazının başında gömleğin ilk düğmesinin doğru iliklenmesiyle kastettiğim şey de buydu. (Bu yazıyı yeniden hatırlamak isteyenler şuraya bakabilirler.)

Ön alan baskısına agresif biçimde katılmak konusunda hızlı olmadığı için büyük tereddütler yaşayan Nelsson yerine Sánchez’in baskı sırasında takımı daha da öne taşıyacağı muhakkaktı. Burada tartışılacak bir şey yok.[4] Nitekim maçtan sonra Okan Buruk da Sánchez hakkında şunları söyledi: “Davinson performans olarak önemli bir katkı sağladı bugün takıma. Hem hava topları, hem takımı öne doğru çıkarması, pas trafiğinde de önemli işler yaptığını düşünüyorum. İlk maçına göre hem istekliydi, hem motiveydi, takıma da arkadan konuşarak önemli destek verdi.

Ön alan baskısında merak konusu olan, hem çok çabuk hızlanabildiği, hem de futbolu çok iyi bildiği için baskı yapma konusunda Torreira ile birlikte takımın en iyisi olan Dries Mertens’in yer almadığı Galatasaray’ın önde nasıl baskı yapacağıydı. Merak biraz yersizmiş, zira aslında fizik olarak hazır olmadığı bilinen ve görülen Hakim Ziyech’in ön alan baskısı konusunda Mertens’i aratmadığını söyleyebilirim.

Buraya sadece tek bir pozisyon alacağım.

Dakika 9,41. Barış Alper Yılmaz’ın farklı dışarı çıkan şutundan doğan aut atışını Başakşehir FK kalecisi Volkan Babacan ön libero Erden Karzev’e oynuyor. Tam o sırada Torreira öne doğru koşarak baskı yapmaya hazırlanıyor (aşağıdaki fotoğraf).

Maçın hemen başında Galatasaray’ın, yaptığı ön alan baskısıyla gole yaklaştığı bir pozisyona bakıyoruz. Soldan itibaren dikdörtgenler içinde Icardi Duarte’yle, Torreira Kurzev’le, Oliveira Berkay Özcan’la, Tetê Lima’yla eşleşmiş durumda. En sağdaki dikdörtgende ise Barış Alper Yılmaz Dubois’yı marke ediyor. Bu pozisyonda Torreira, Başakşehir kalecisinin pas verdiği Kurzev’den topu kapacak, daire içindeki Ziyech ise geri dönerek Icardi’ye kilit pas vermeye çalışacak. (Kaynak: https://www.todtv.com.tr/canli-tv/bein-sports-1?c=spor )

Fotoğrafta gördüklerimiz şunlar: Ziyech Babacan’ın sol stoper Ousseynou Ba’ya oynamaması için açıyı kapatmış durumda. Mauro Icardi ise sağ stoper Léo Duarte’yi kontrol ediyor. Torreira Eden Karzev’le, Oliveira Berkay Özcan’la, Tetê sol bek Lucas Lima’yla, Barış Alper Yılmaz da sağ bek Léo Dubois ile eşleşmiş durumda.

Kısa metrajda hızlanma ustası Torreira kendinden beklendiği gibi birden hızlanıp topa dokunuyor, ancak yere düşüyor. Burada marke ettiği stoperin pas açısını kapatan Ziyech hemen geri dönerek topa sahip oluyor ve boş durumdaki Icardi’ye kilit pas çıkarıyor. Fakat bu potansiyel asist, topun yere düşen Torreira’ya çarpmasıyla ziyan oluyor.

Görüldüğü gibi Ziyech aktif biçimde ön alan baskısına katıldığı gibi, pozisyonu süzerek hemen geri dönüyor ve o kritik anda futbol adına en doğru şeyi yaparak Icardi’ye gol attırmaya çalışıyor.

Geçiş savunması

Daha önceki yazılarda Milot Rashica’nın transfer edilmemesi ve Kâzımcan Karataş’ın formayı Angeliño’ya kaptırması nedeniyle Galatasaray’ın geçiş savunmasının geçen sezona oranla güçsüzleştiğinden söz etmiştim.

Başakşehir FK maçında Galatasaray’ın geçiş savunması anlamında yeniden güçlendiğine şahit olduk. Bunu sağlayan üç isim ise Sánchez ile yeniden sol beke dönen Karataş’ın yanı sıra ilk yarıda Barış Alper Yılmaz oldu.

Buraya sadece tek pozisyon alacağım.

Dakika 19,39. Başakşehir FK yarı sahasında Torreira dikine Barış Alper Yılmaz’a oynuyor. Bu an sol bek Karataş ile sol stoper Bardakcı da rakip yara sahadalar. Ancak Barış Alper Yılmaz burada top kaybı yapınca hızlı bir Başakşehir FK hücumu başlıyor. Atağı sürükleyen Dubois Galatasaray yarı sahasına geçiyor (aşağıdaki fotoğraf).

Başakşehir FK’nın geçiş hücumuna bakıyoruz. Bu hücumda Galatasaray Torreira, Oliveira, Bardakcı ve Boey’nin hızla geriye koşması sayesinde sayısal üstünlüğü 5’e 3 elinde tutuyor. Top ayağında olan Dubois (lacivert dikdörtgen içinde) en soldaki takım arkadaşı daire içindeki Piatek’e oynuyor. Ancak arkadan gelen Sacha Boey (kırmızı daire içinde) bu tehlikeyi önleyecek. (Kaynak: https://www.todtv.com.tr/canli-tv/bein-sports-1?c=spor )

 

Tam bu anda tehlikeli bölgede sayısal üstünlük Oliveira, Bardakcı ve Torreira’nın hızla geri dönmesi sayesinde 5’e 3 Galatasaray’da. Başakşehir hücumunda Dubois en soldaki Krzysztof Piatek’e oynuyor. Piatek burada iki atlet, Sánchez’le Boey arasında kalıyor. Karşısında Sánchez, arkasında Boey var. Piatek topa dokunduğu anda yetişen Boey tehlikeyi önlüyor.

Burada geçiş savunmasıyla ilgili bir pozisyonu daha, Galatasaray’ın dakika 35,34’te kullandığı korner atışını ele almak istiyorum. Sağ köşeden yapılan bu atışı Ziyech içbükey kullanınca kaleci Babacan kolayca topu yakalıyor ve hızla sağdan bindiren Emanuel Dennis’in önüne atıyor. O da Serdar Gürler’i kaçırıyor (aşağıda soldaki fotoğraf).

Bilindiği gibi korner atışlarında rest-defence adı verilen “arka cephe savunması” için en geriye sağ ve sol bek yerleştirilir. Ancak maçın bu anında Karataş sakatlandığı için sol beke Bardakcı geçmiş durumda. Bardakcı ise kornerlerde kafayla gol aradığı için en geride sadece sağ bek Boey var. Bu önemli bir konu.

Başakşehir FK hücumunda bilindiği gibi Serdar Gürler tek başına Galatasaray ceza sahasına girmiş (aşağıda sağdaki fotoğraf) ve karşısına dikilen Sánchez’in yere düşmesini taklit eder gibi o da yere düşmüş, böylece Galatasaray önemli bir tehlikeden kurtulmuştu.

Galatasaray’ın kullandığı korner sonrasında Başakşehir FK’nın geçiş hücumuna bakıyoruz. Soldaki fotoğrafta Dennis ofsayt pozisyonundaki Serdar Gürler’i kaçırıyor. Kırmızı daire içinde ise Galatasaraylı Sánchez’i görüyoruz. Sağdaki fotoğrafta ise, daire içindeki Sánchez geriden çıkmasına rağmen o kadar hızlı koşmuş ki Gürler’in karşısına dikilmiş durumda. (Kaynak: https://www.todtv.com.tr/canli-tv/bein-sports-1?c=spor )

Burada dikkat çekmek istediğim ilk şey Dennis topu attığında Serdar Gürler’in ofsaytta olduğu. İkincisi ise Sánchez’in hızı. Soldaki fotoğrafta Serdar Gürler’den yaklaşık 6 metre geride görünen Sánchez sağdaki fotoğrafta önünde olan Piatek’i geçmiş ve Gürler’in karşısına dikilmiş durumda.

Şimdi geliyoruz son alt başlığa.

Okan Buruk’un futbol fikirleri

Öncelikle şunu bir kez daha söylemek gerekiyor. Evet Okan Buruk önemli bir futbolcu grubuna sahip. Ancak bu grubun neredeyse yarısından fazlası[5] hiç kamp yapmadan katıldılar Galatasaray’a. Bu yetmezmiş gibi, kampa katılanların bir bölümü de (Nicoló Zaniolo, Berkan Kutlu, Yunus Akgün, Emin Bayram) düzenli oynayabilecekleri takımlara gittiler.

Bu aşamada Okan Buruk’un önünde iki yol vardı. İlki hazır olmayan futbolcuların fizik olarak yüzde yüz hazır olmalarını beklemek. Ya da onları oynatarak hazırlamak. Buruk riskli olmasına rağmen ikinci yolu seçti. Galatasaray’daki genel tablo bu.

Diğer taraftan Okan Buruk’un kendine has bir futbol felsefesi var; rakiplere ön alan baskısı yapmak, hızlı hücumlar, doğrudan futbol, blok kıran paslarla hızlanan pas dizileri gibi.

Başakşehir FK maçında bunların hepsini gördük. Örneğin Galatasaray’ın ilk golü dakika 41,54’te Fernando Muslera’nın topu eliyle Sánchez’e vermesiyle başladı. Dokuz paslık dizi, Tetê’nin kilit pasında Ziyech’in topu sol ayağıyla kaldırıp yine aynı ayağıyla vurmasıyla sonuçlandı. Galatasaray kalesinden başlayıp Başakşehir FK kalesinde son bulan hücum toplam 33 saniye sürdü.[6]

Keza ikinci gol de yine Muslera’nın pasıyla başladı, ancak bu kez Galatasaray dört pasta rakip ceza sahasına girerek penaltı kazandı. Bu hücum ise sadece 11 saniye sürdü.

Bu hücum üzerinde biraz durmak istiyorum, çünkü daha önce de görmüş olduğumuz bu hücum setini Galatasaray Başakşehir FK karşısında bolca uyguladı ve hepsinde ciddi tehlikeler üretti.

Bu hücum seti Muslera’nın orta sahaya gelen Icardi’ye yüksek top atmasıyla başlıyor ve Icardi’nin bu topu Galatasaray’ın forvet oyuncularının önüne indirmesiyle gelişiyor. Burada temel prensip rakibin iki bloğunu uzun pasla geçerek doğrudan rakip kaleye gitmek.

Bu hücum seti üzerinden yakalanan iki pozisyonu buraya ekliyorum.

  • Dakika 47,09. Muslera geriden Icardi’ye uzun oynuyor, Icardi topu kafasıyla Aktürkoğlu’nun önüne bırakıyor. Aktürkoğlu gelişine hemen sağ çizgideki Tetê’nin önüne atıyor topu ve koşusunu sürdürüyor, sonra da elini kaldırarak Tetê’den topu istiyor. Tetê’nin pası sonrasında Aktürkoğlu penaltı kazanıyor.
  •  
  • Dakika 52,46. Muslera yine Icardi’ye uzun oynuyor ve Icardi yine Aktürkoğlu’na indiriyor topu. Bu hücumda Aktürkoğlu solundaki Icardi’yi kaçırmak yerine şutu tercih ediyor.
  •  

Ne var ki burada da gördüğümüz en uygun pozisyonda olana pas verememek sorunu nedeniyle Galatasaray istatistiklere yansımayan önemli tehlikeler de harcadı. Bunlara örnek olarak dakika 60,26’da başlayan hücumu gösterebilirim. Galatasaray’ın 3’e 2 sayısal üstünlükle gerçekleştirdiği bu hücumda Torreira solundan kaçan Aktürkoğlu’nu topla buluşturamadı, pasını rakip savunmacıya attı. (Bu yanlış pasla başlayan Başakşehir FK’nın hızlı hücumunu üç rakip futbolcu arasında kalan Sánchez önledi.)

Buna benzer biçimde dakika 65,10’da Wilfried Zaha’nın yanlış tercihi, dakika 69, 12’de ise Tetê’nin uygun durumda iki oyuncuya pas vermeyip şut atması (aşağıdaki fotoğraf) nedeniyle Galatasaray iki tehlikeli hücumdan yararlanamadı.

Dolayısıyla Galatasaray için bir numaralı gelişme alanını hücumlardaki final kararların iyileştirilmesi oluşturuyor.

Bu hücumda top ayağında olan 20 sırt numaralı Tetê, solunda Zaha ve Icardi boşta olmasına rağmen şut atmayı tercih etti. Tetê’nin şutu Başakşehir FK defansı tarafından bloke edildi. (Kaynak: https://www.todtv.com.tr/canli-tv/bein-sports-1?c=spor )

Bu maçta Okan Buruk’tan gördüğümüz futbol fikirlerinden birisi de topun oyuna sokulmasında merkez orta saha oyuncularının farklı biçimlerde kullanılmasıydı.

Örneğin, dakika 55,57’de Galatasaray derine gelen Ziyech üzerinden oyun kurdu. Bu hücumda da Icardi’ye yine yüksek top atıldı, ama bu yüksek topu atan Muslera değil Ziyech’ti. Icardi’nin yine kafayla Aktürkoğlu’nun önüne indirdiği bu hücumun en önemli özelliği Kaan Ayhan dışında tüm Galatasaraylı futbolcuların topa dokunmasıydı. Hücum Demirbay’ın asist bölgesine inip merkezdeki Aktürkoğlu’na gol atması için verdiği pası Karzev’in dışarı atması nedeniyle kornerle sonuçlandı.

Bu kornerde başka bir set izledik. Aşağıdaki fotoğrafta da görüldüğü gibi korner atışını kullanmadan önce Ziyech sağ elini kenara doğru açıyor.

Hakim Ziyech korner atışından önce sadece takım arkadaşlarının anlayabileceği bir işaret yapıyor elini kenara açarak. (Kaynak: https://www.todtv.com.tr/canli-tv/bein-sports-1?c=spor )

Belli ki bir işaret bu. Ardından da topu yüksek kullanmak yerine yerden ceza sahasına gönderiyor. Icardi geriye doğru gelip soluyla vuruyor bu topa, ama vuruşu dışarı çıkıyor (aşağıdaki fotoğraf). Bu vuruştan sonra anlıyoruz ki Ziyech elini yana açarak Icardi’ye topu yerden atacağını haber veriyor.

Ziyech’in korner atışından yerden verdiği pası Icardi (daire içinde) soluyla kaleye şutluyor. Ancak bu şut dışarı çıkacak. (Kaynak: https://www.todtv.com.tr/canli-tv/bein-sports-1?c=spor )

 

Dikine oyun

Başakşehir FK maçında sıkça Galatasaray’ın dikine oynadığını gördük. Dolayısıyla sürekli ileriye oynamak üzere ilk 11’e eklenen Sánchez etkisinin tüm takıma yayıldığını söylemek mümkün. Bu dikine oynamak zihniyetini küçük bir örnekle anlatmak istiyorum.

Dakika 89,53. Başakşehir FK hücumunda Serdar Gürler soldan takım arkadaşı Cemali Sertel’i kaçırmak istiyor, ancak Boey topa temas ederek bu hücumu önlüyor. Sahipsiz kalan topu kapan Torreira hemen yanındaki Ndombélé’yi görüyor.

Ndombélé bu topu gelişine dikine bir pasla Kerem Aktürkoğlu’na gönderiyor, o da yine tekte sol öndeki Icardi’ye. Böylece iki blok kıran pasla Galatasaray 2’ye 1 sayısal üstünlükle hücuma çıkmış oluyor (aşağıdaki fotoğraf).

Galatasaray’ın yararlanamadığı son hızlı hücuma bakıyoruz. Ndombélé ve Aktürkoğlu’nun peş peşe attıkları iki dikine pastan sonra topla buluşan Icardi (daire içinde) bu hücumda, sağdan bindiren Aktürkoğlu’nu kaçıramadı.  (Kaynak: https://www.todtv.com.tr/canli-tv/bein-sports-1?c=spor )

Ancak bu hücumda Icardi sağdan bindiren Aktürkoğlu’na güzel pas veremedi. Onu kaçırmak istediği attığı topu Başakşehir FK kalecisi Babacan kontrol etti.

Sonuç

UEFA Şampiyonlar Ligi dünyanın en büyük ve en gelişmiş futbol arenası. Elbette işin bir yarış ve rekabet boyutu var. Ancak bu turnuvayı bir sonuçtan çok, bir yolculuk olarak ele almak daha doğru olur. En azından Galatasaray için düşündüğüm şey tam da bu.

Galatasaray Şampiyonlar Ligi’ni, hemen sonuç almak istediği bir yarış olarak görmek yerine, bir kaldıraç olarak konumlandırmalı. Temposunu, hızını ve fiziksel dayanıklılığını kalıcı olarak yükselteceği bir kaldıraç. Okan Buruk’un da böyle düşündüğünü hissediyorum. Onun, bitmeyen bir yolculuk olarak düşündüğü Şampiyonlar Ligi süreci sonucunda ulaşmak istediği yeni bir Galatasaray hayali olduğu düşüncesindeyim.

Dünkü Başakşehir FK maçında hayal ettiği Galatasaray’dan bazı ipuçları gördük:

  • En arkada rakipleriyle temaslı oynayan ve takımı ileriye iten bir stoper hattı.
  • Merkezde oynayan bütün futbolcularının (dünkü maçta Torreira, Oliveira, Demirbay, Ndombélé, Ziyech ve Aktürkoğlu) savunma ve hücumda sorumluluk üstlendikleri, sürekli dikine oynamaya çalışan bir orta saha yapısı. (Burada, ikişer metre atlayan üç oyuncunun toplam altı metre atlaması yerine, her oyuncunun tek başına altı metre atlamasının istendiği bir yapıdan söz ediyorum.)
  • Forvet oyuncularının sürekli hareketlilik temelinde hızlı hücumları.
  • Rakibe sürekli baskı.
  • Topu koşturmaya, rakibi yormaya dayalı takım oyunu.

Özetle; bana öyle geliyor ki Galatasaray geçen sezon uygulamaya başladığı futbol prensiplerini terk etmeden üzerine yeni yapılar inşa etmek amacında.

Şair gibi, Galatasaray da bize, “kökü mazide olan atiyim” demek istiyor. Dün duydum bunu.


[1] Metin Münir öğrenmeye açık insanlara değerli şeyler öğretmiş çok sevdiğim bir insandı. Onun aziz hatırasını saygıyla taşımaya gayret edeceğim.

[2] Okan Buruk’un burada zikrettiğim konuşmasını, tabii gözümden de kaçmış olabilir, medyada gördüğüm kadarıyla sadece Sinan Yılmaz bir veri olarak değerlendirdi. Daha fazla bilgi için şuraya bakılabilir. https://www.youtube.com/watch?v=B9RkOZ-TP8I

[3] Dipnot olarak şunu eklemenin yerinde olacağını düşünüyorum. Galatasaray bu sezon Mauro Icardi ve Kaan Ayhan’ı da dahil edersek tam 13 futbolcu transfer etti, ancak bu oyuncular içinde hazır gelen ve hemen oynayabilecek tek futbolcu Sánchez oldu.

[4] Opta verilerine göre Sánchez’in maç istatistikleri şöyle: Pas 52/61. Pas isabet oranı yüzde 85,2. Uzun pas 2/3. Top kapma 2. Pas arası 3. İkili mücadele 8/13. Hava topu 6/8.

(Kaynak: https://www.todtv.com.tr/canli-tv/bein-sports-1?c=spor )

[5] Galatasaray kampına katılamayan futbolcuların listesi şöyle: Günay Güvenç, Angeliño, Davinson Sánchez, Eyüp Aydın, Kerem Demirbay, Tetê, Lucas Torreira (sakat olduğu için), Sergio Oliveira (sakat olduğu için), Tanguy Ndombélé, Mauro Icardi, Wilfried Zaha, Halil Dervişoğlu, Hakim Ziyech, Cédric Bakambu. Yani altyapı futbolcuları hariçte bırakılırsa 23 kişilik kadronun 14’ü.

[6] Galatasaray maç boyunca 10 ve üzeri pas dizisinden oluşan yedi hücum gerçekleştirdi.


Melih Şabanoğlu kimdir?

Melih Şabanoğlu, Galatasaray Lisesi ve İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunu.

Okur, yazar, merak eder. Çocukluktan itibaren her yaş döneminde ve değişik sektörlerde çalışırken spor ve futbol, amatör tutkusu oldu hep.

Futbolun matematiğini anlamaya çalıştı. Sabahtan akşama dek muhtelif maçlar izleyerek geçireceği günlerin hayalini kurdu.

Ana ilgi ve uğraş alanı ise Osmanlı modernleşmesi ve geç Osmanlı döneminde spor tarihi.

Bu konuda Kuruluş: Mekteb-i Sultani’den Galatasaray Spor Kulübü’ne Türkiye’de Futbolun Erken Çağı (1904-1907) başlıklı bir kitabı var.

Önümüzdeki dönemlerde bu çalışmanın diğer ciltlerini çıkarmayı umuyor.

Yazarın Diğer Yazıları

Modern futbol Galatasaray’a ters geliyor

Dünkü Beşiktaş hezimetine de ben aynı kapsamda, modern futbol zihniyetiyle oynayan bir takıma karşı elde edilen yenilgi gözüyle bakıyorum

Son mu, başlangıç mı?

Türkiye ilk yarısında oldukça etkili olduğu maçta Hollanda’ya 2-1 yenilerek Avrupa Futbol Şampiyonası’na çeyrek finalde veda etti. Bu sonuçla birlikte Montella yeniden eleştirilmeye başlandı. Ancak sağlıklı bir karar için süreci, oyunu ve oyuncuları doğru analiz etmek gerekiyor

Kebap über Schnitzel

11. Kariyer maçını oynayan sadece Demiral, Kadıoğlu ve savunma anlamında Barış Alper Yılmaz değildi. Kanımca Mert Günok da kariyer maçını oynadı. Uzatmanın son saniyesinde yaptığı kurtarış Türkiye milli takım tarihindeki en ikonik anlardan birisi olarak çok uzun süre hatırlanacak, Galatasaraylıların 2000’deki UEFA finalinde Claudio Taffarel’in yaptığı kurtarışı yıllar boyunca unutmamaları gibi

"
"