28 Aralık 2020

Yıl sonu öncesinde şirketler için hatırlatmalar

Gözden kaçırılması muhtemel bazı noktalar...

Yıl sonları, şirketlerin mali işler departmanları ve meslek mensupları açısından oldukça hareketli geçen zamanlardır. Kapanış işlemleri, stok sayımları, mutabakatların tamamlanması, düzenlenmesi veya alınması gereken faturaların takibi gibi önemli işlemlerin yoğunluğu içerisinde, gözden kaçırılması muhtemel bazı noktaları hatırlatmakta yarar görüyorum.

Yapılandırma kanunu başvuruları

7256 Sayılı Kanun ile 31.08.2020 öncesi dönemlere ait kesinleşmiş vergi, SGK ve bazı kamu alacakları için yapılandırma imkânı getirildi. Yapılandırma hükümlerinden yararlanmak için 31.12.2020 tarihine kadar başvuruda bulunmak gerekli. Cumhurbaşkanı bu süreyi bir ay uzatmaya yetkili olmakla birlikte, henüz bu yetkisini kullanmadı. Bu nedenle yapılandırma hükümlerinden faydalanmak isteyen mükelleflerin, 31.12.2020 tarihine kadar başvuruda bulunmaları gerekiyor.

Nakit sermaye avanslarının tescili

Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 10/1-ı maddesi uyarınca; finans sektörü haricindeki şirketlere, 1 Temmuz 2015 tarihinden sonra yaptıkları nakdi sermaye artışları üzerinden ("nakdi sermaye artışı x TCMB ticari krediler faiz oranı x indirim oranı" formülüyle) hesaplanan varsayımsal faizin vergi matrahından indirimi imkânı sağlanmakta. 

Diğer taraftan, sermaye artırımına ilişkin kararın alınmasından önce, ortaklar tarafından sermaye avansı olarak şirketin banka hesaplarına yatırılan tutarlar da bu indirime konu edilebiliyor. Ancak, sermaye avanslarının bu indirime konu edilebilmesi için; (i) bu tutarların banka hesabına yatırıldığı tarihten itibaren şirketin bilançosunda öz sermaye kalemleri arasında yer alan "Diğer Sermaye Yedekleri" hesabında izlenmesi, (ii) banka hesabına yatırıldığı tarihin içinde bulunduğu hesap döneminin sonuna kadar bu tutarlarla ilgili sermaye artırımına ilişkin kararın ticaret siciline tescil ettirilmesi gerekiyor.

Bu nedenle, 2020 yılı içerisinde ortakları tarafından banka hesaplarına nakden yatırılan sermaye avansı ödemelerini nakit sermaye faiz indirimine konu etmek isteyen şirketlerin, bu tutarları 31.12.2020 tarihine kadar sermaye olarak tescil ettirmeleri gerekli.

Sermayenin kaybı, örtülü sermaye

Türk Ticaret Kanunu (TTK)'nun 376/1-2'inci maddesi kapsamında, zararlar nedeniyle anonim şirket sermaye ve yasal yedek akçeler toplamının en az yarısının ya da üçte ikisinin karşılıksız kalması durumu, sermaye kaybı olarak nitelendirilmektedir. İlk durumda yönetim organının genel kurula iyileştirici önlemleri sunması, genel kurulun da uygun gördüğü iyileştirici önlemlerin uygulanmasına karar vermesi gerekli.

Sermayenin en az üçte ikisinin kaybı halinde ise genel kurulun; sermaye azaltımı, sermaye tamamlama yahut sermaye artırımı yöntemlerinden birine karar vermesi zorunlu.

Ancak Ticaret Bakanlığı tarafından yapılan düzenlemeler çerçevesinde 1 Ocak 2023 tarihine kadar henüz ödenmemiş yabancı para cinsinden borçlardan doğan kur farkı zararlarının tamamı ile 2020 ve 2021 yıllarında tahakkuk eden kiralamalardan kaynaklanan giderler, amortismanlar ve personel giderlerinin toplamının yarısının, sermaye kaybına ilişkin hesaplamalarda dikkate alınmaması mümkün.  

Bu nedenle şirketlerin yıl sonundan önce, özkaynak yeterliliğine ilişkin tahmini hesaplamalarını yapmaları ve sermaye kaybı kapsamına girip girmediklerini tespit etmeleri önem arz ediyor. Şayet ilgili madde hükümleri kapsamında sermaye kaybının oluşacağı öngörülüyorsa, "ortak borçlarının kısmen veya tamamen özkaynağa dönüştürülmesi, sermaye azaltımı ile zararların kapatılması, sermaye avansı konulması" gibi yöntemlerin yılsonuna kadar uygulanmasında yarar var.

Diğer taraftan vergi mevzuatı uyarınca, şirketlerin ortaklarından veya ilişkili kişilerden kullandıkları borçların, şirketin dönem başı öz sermayesinin üç katını aşan kısmı örtülü sermaye sayılıyor. Örtülü sermayeye isabet eden faiz ve kur farkı giderleri ise kurumlar vergisi matrahının tespitinde indirim konusu yapılamıyor. 

Dolayısıyla ortaklarından ve/veya ilişkili kişilerden borçlanan Şirketlerin; dönem sonu özkaynak tutarlarını, bu kapsamdaki borçların üçte biri seviyesine getirmeleri isabetli olur. 

Şüpheli ticari alacak karşılıklarının indirimi

Vergi mevzuatı uyarınca mükelleflerin şüpheli alacaklarına ilişkin olarak ayırdıkları karşılıkları vergi matrahlarından indirim konusu yapabilmeleri, bu alacakların dava veya icra safhasında olmaları halinde mümkündür (Küçük miktardaki alacaklar için yazı ile birden fazla kez talep edilmiş olması yeterlidir).

Ancak Vergi İdaresi yıllardır, bu karşılıkların sadece ilgili dava/icra sürecinin başlatıldığı yılda vergi matrahından indirim konusu yapılabileceği yönündeki tartışmalı görüşünde ısrarcıdır. Olası ihtilafların önlenmesi ve hak kaybına uğranılmaması adına yıl sonlarında, dönem içinde alacaklara ilişkin başlatılan dava ve icra süreçlerinin doğru raporlanması ve şartları taşıyan şüpheli alacak karşılıklarının ilgili yılda vergi matrahının tespitinde indirim konusu yapılması önem taşıyor.

Yenileme fonu

Amortismana tabi iktisadi kıymetlerin satışından elde edilen kazançlar, satışa konu varlığın yenilenmesi konusunda karar alınması veya bu amaçla girişimde bulunulması durumunda, üç yıl süreyle yenileme giderini karşılamak üzere fon hesabında bekletilebilir. Bu sürede satışa konu varlığın yerine yenisinin alınması halinde, fon hesabında bekletilen tutarlar yeni alınan varlık için ayrılacak amortismana mahsup edilir. Yeni bir iktisadi kıymet alınmazsa, fondaki tutar üçüncü yılın sonunda vergi matrahına ilave edilir.

Özellikle kârlı şirketlerin, amortismana tabi kıymetlerin satışından doğan karları açısından azami üç yıl süre ile vergi ertelemesi sağlayan yenileme fonu uygulamasını, yıl sonu itibariyle değerlendirilmesinde yarar var.

E-defter ve E-belge uygulamalarına kayıtlı olmayan mükellefler

19.10.2019 tarihinde yayımlanan 509 no.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ve Elektronik Defter Tebliğinde değişiklik yapan Tebliğ ile, e-belge (e-fatura, e-arşiv, e-irsaliye vb.) ve e-defter uygulamasına dahil olma zorunluluğu getirilen mükelleflerin kapsamını genişletilmiştir.  

Bu itibarla, halen bu uygulamalara dâhil olmayan mükelleflerin ilgili düzenlemelerde yer verilen şartları değerlendirmeleri ve 1 Ocak 2021 tarihi itibariyle kapsama dâhil olmaları durumunda e-defter ve e-belge başvurularını bir an önce gerçekleştirmeleri gerekir.

Aksi halde ise, bu kapsamdaki mükelleflerin, (hesap dönem takvim yılı olan şirketler açısından) 2021 yılında kullanacakları yasal defterlerinin açılış tasdiklerini yılsonuna kadar yaptırmaları gerekiyor.  

E-defter uygulamasına kayıtlı mükelleflerin de, 2021 yılında kullanacakları (henüz elektronik ortamda tutulamayan) envanter defterleri, damga vergisi defterleri, pay defterleri, karar defterleri ve varsa diğer tutulması zorunlu defterlerini Aralık sonuna kadar tasdik ettirmeleri zorunlu.

Yazarın Diğer Yazıları

2022 yılında geçerli kurumlar vergisi oran(lar)ı ve özellikli düzenlemeler

2022 yılında bazı mükellef grupları ve kazanç türleri itibariyle genel orandan daha düşük kurumlar vergisi oranları uygulanacak.

Uluslararası vergilendirmede kurallar değişiyor: BEPS, MLI ve Türkiye'nin yaklaşımı

BEPS projesi kapsamında uygulamaya geçirilecek eylemlerin, yatırım kararları açısından Türkiye aleyhine sonuç doğurmayacak şekilde planlanması önem arz ediyor

Finansman gider kısıtlaması 17 yıl sonra yeniden yürürlükte

 Mükelleflerin öz kaynaklarını aşan yabancı kaynaklarına isabet eden finansman giderlerinin yüzde 10'unu vergi matrahından indirim konusu yapmalarını engelleyen bu düzenlemenin zamanlaması doğru değil