Türkiye'de kurumlar vergisi oranı 2007 yılındaki kanun değişikliği ile önemli oranda indirilerek (yüzde 33'ten) yüzde 20'ye düşürülmüştü. Ancak sonraki yıllarda indirim beklenirken sürpriz bir şekilde kurumlar vergisi kanununa eklenen geçici madde ile bu oran, tüm kurumlar için 2018, 2019 ve 2020 yılları ile sınırlı olmak üzere yüzde 22'ye çıkartılmıştı.
2021 yılı başında bu geçici maddenin uygulaması sona erecek ve kurumlar vergisi oranı tekrar yüzde 20 seviyesine inecek. Yeni bir yasal düzenleme yapılmadığı sürece, izleyen yıllarda da yüzde 20 oranı uygulanmaya devam edecek, zira Cumhurbaşkanı'nın kurumlar vergisi oranını belirlemeye ilişkin yetkisi bulunmuyor.
2021 yılına özgü olarak bu durumun haricinde 2009 yılından beri yürürlükte olan indirimli kurumlar vergisi uygulaması da, kanuni şartları sağlayan teşvik belgeli yatırımlardan elde edilen kazançlara (yatırıma katkı tutarına mahsuben yatırım dönemlerinde elde edilen diğer kazançlar dâhil) belgede belirtilen oranlarda kurumlar vergisi indirimi sağlıyor.
Bununla birlikte, 17 Kasım 2020 tarihinde yayımlanan 7256 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikle, 17 Kasım tarihinden sonra payları Borsa İstanbul piyasasında ilk defa işlem görmek üzere ve en az yüzde 20 oranında halka arz edilen kurumlara, halka arzın yapıldığı dönemden itibaren beş yıl süreyle 2 puanlık kurumlar vergisi indirimi sağlandı. Bu indirimin uygulanması için Cumhurbaşkanınca bir yetki kullanılmasına gerek bulunmuyor.
Şirketlerin paylarını halka arza teşvik etmeyi hedefleyen bu düzenlemeden; bankalar, finansal kiralama şirketleri, faktoring şirketleri, finansman şirketleri, ödeme ve elektronik para kuruluşları, yetkili döviz müesseseleri, varlık yönetim şirketleri, sermaye piyasası kurumları ile sigorta ve reasürans şirketleri ve emeklilik şirketleri faydalanamıyorlar.
Meclis'e sevk edilen Kanun teklifinde yer alan ve Cumhurbaşkanı'na kurumlar vergisi oranını beş puana kadar indirme yetkisi vermeyi öngören düzenleme ise, son anda 7256 sayılı Kanun'a dahil edilmedi. Kamuoyunda ciddi bir beklenti oluşturan yasa teklifinin ilgili kısmının kanunlaşmaması, kısa vadede kurumlar vergisi oranının indirimine yönelik umutları azalttı.
Esasen yüzde 20 seviyesindeki kurumlar vergisi oranı, OECD'nin 2020 yılında yayımladığı istatistiklerde yer alan; Avrupa Birliği bölgesi ortalaması (yüzde 22,5) ve dünya ortalamasının (yüzde 21,4) altında.
Ancak kurumlar vergisi oranlarında indirime gidilmesi yönündeki global trend ve uluslararası yatırımcıların Türkiye'ye alternatif olarak gördükleri Doğu Avrupa ve Balkan ülkelerindeki kurumlar vergisi oranlarının yüzde 9 ila yüzde 19 aralığında olması, mevcut kurumlar vergisi oranımızın nispeten yüksek kalması sonucunu doğuruyor.
Pandemi sürecinin olumsuz etkileri de dikkate alındığında, kurumlar vergisi oranında makul bir indirime gidilmesinin, gerek yerli gerek potansiyel yabancı yatırımcılar tarafından olumlu karşılanacağını düşünüyorum.
Nitekim Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı'nın Bütçe Gerçekleşmeleri ve Beklentileri Raporu'nda da, "kurumlar vergisinin kademeli olarak azaltılması ve halka yeni açılan şirketlere kurumlar vergisi indiriminin sağlanması", gelir politikasının temel öncelikleri arasında belirtilmişti.
Yeni halka arz gerçekleştiren şirketlere, 7256 sayılı Kanun'da getirilen vergi indirimi ile bu Rapor'da önceliklendirilen konulardan birinin uygulamaya geçtiğini görmüş olduk. Kademeli vergi indirimine ilişkin adım atılıp atılmayacağını ise önümüzdeki günlerde göreceğiz.
* Mehmet Yıldırım, BDO/Denet