24 Aralık 2022

Unutulmuş erdemler gecesi

50 yıllık başarılı meslek hayatı “Yaşam Boyu Başarı” ödülüyle taçlanan ünlü barmen Fatih Akerdem, iki muhteşem jestiyle Almanya’yı salladı…

Liseyi bitirip Almanya’daki stajına başlamak üzere Frankfurt’a ayak basan genç adam, babasının ricasını yerine getirmek için havalimanının gümrüksüz mağazasına yöneldi. Yıllardır göremediği bu ülkede yaşayan amcasını da ziyaret edecek, bir karton Amerikan sigarasını da babasından armağan götürecekti.

Birkaç gün sonra amcasının evinde, çayını yudumluyordu. Amcası yeğenini hafifçe süzdü ve sordu:

- Oğlum, sigaraya ne zaman başladın?

… Lise sonda başladım amcacığım. Ama siz nasıl fark ettiniz? Babama hiç söylemedim, o da beni içerken görmedi.

- Ah evlâdım, baban benim yirmi senedir sigara içmediğimi bilmez mi? Bu karton senin. Sen babanın yanında içmesen de o fark etmiş, harçlığını sigaraya yatırma diye de ucuz yerden bunu sana aldırmış. Seni mahcup etmemek için de doğrudan söylememiş. Al bakayım…

Genç adam, babasının inceliği karşısında gözlerinin dolmasını engelleyemedi.

Bu sahneden tam yarım asır sonra, bıyıklarına ak düşmüşken bir gecede iki unutulmaz jeste imza atan da o oldu.

Fatih Akerdem 1973’te turizm ve otelcilik lisesini bitirip staj için geldiği Almanya’da tam 50 yıla yakın şeykır sallamış, acı-tatlı nice olaylar yaşamış, ağır bir iş dalı olan servis dünyasının kahrını çekmişti. Film yıldızlarından cumhurbaşkanlarına nice ünlüye hizmet etmiş, ne ilişkilere tanık olmuş, ne sırlar duymuştu. Meslek hayatının doruklarına da sadece yarattığı usta lezzetlerle değil, karşısındakini rahatlatan insancıl, sevecen ve erdemli kişiliğiyle tırmanmıştı. Yeryüzünün yaşayan en ünlü barmenlerinden biriydi ve tam anlamıyla inceliklerin adamıydı. Alkış tufanları kopan Berlin’deki akşamda da, yaptığı sürprizlerle unuttuğumuz erdemleri hatırlattı.

Frankfurt’a kokteyl armağan etti

90’lı yıllarda çiçeği burnunda bir içki yazarı iken Akerdem’i Alman içki dergilerinde görür, sosyeteye kokteyl kursları verdiğini okurdum. Çalıştığı The Westin Grand Frankfurt otelini ziyaret eden ünlülere kokteyl sunarken samimî fotoğraflarına rastlardım. Frankfurt’un “millî kokteyli” Frankfurt Cooler’ı icad ettiğini, otele gelen herkesin mutlaka bu kokteylden içtiğini duyardım. Alman Barmenler Derneği Başkanlığı’na seçildiğini öğrenip gururlanırdım. Derken 2008’de yine Frankfurt’ta Le Meridien Park Oteli'nin bar müdürü olan yakın arkadaşı barmen Ahmet Ayberk’le birlikte rakı kokteylleri yapıp bir kitapta topladıklarını öğrendim. Ve atlayıp Frankfurt’a giderek onlarla tanıştım, sonraki yıllarda da dostluğumu sürdürdüm.

Akerdem dört yıl önce emekli oldu, Almanya ile bağını koparmasa da dünyaya daha fazla açıldı. Kâh okyanusları arşınlayan bir Cruise gemisinde, kâh Vietnam’ın ücra otellerinde eğitmenlik ve danışmanlıklarını sürdürdü. İstanbul’a da uzandı, Tay mutfağını “fine dining” zarafetinde sunan Tepebaşı’ndaki Çok Çok Pera’nın Ernest Bar’ı kurup danışmanlığını yürüttü.

Ender uzunluktaki başarılı meslek hayatı, son zamanlarda yeni ödüller de getirmeye başladı. 2018’de Berlin’deki Miksoloji ve Bar Ödülleri’nde “Yaşam Boyu Başarı Ödülü”ne layık görüldü. Yine Berlin’de, geçtiğimiz günlerde bir ödül daha aldı ve konuşması sırasında salon iki kez adeta yerinden oynadı…

Barmenlerin kralı Fatih Akerdem, Rolling Pin dergisince Yaşam Boyu Başarı ödülüne layık görüldü

Paylaşmanın güzelliğini hatırlattı

Arena Berlin fuar alanının dev salonu, Almanca yayımlanan saygın Rolling Pin dergisinin 2022 ödülleri için hıncahınç doluydu ve Avrupa yeme-içme dünyasının bu önemli ödüllerinin kazananları merakla bekleniyordu. Kendisine “Yaşam Boyu Başarı” ödülü verilecek Fatih Akerdem, en yakın yoldaşı olan Ahmet Ayberk’le birlikte ön sıralardan birine kurulmuştu. Sıra Akerdem’e geldiğinde, her ödül sahibi gibi plaketini alıp yerine oturmak yerine şaşkın bakışlar arasında Ayberk’i sahneye çağırdı. Akerdem, beklemediği bu davet üzerine ürkek adımlarla sahneye çıkan arkadaşını kucaklarken, şunları söyledi:

“Ahmet ve ben İzmir’deki lisemizi bitirip 1973’te stajyer olarak Frankfurt’a geldik. Uzun süre aynı otelde çalıştıktan sonra işyerlerimiz değişse de 50 yıllık arkadaşlığımız süresince personel odası dahil bir çok şeyi paylaştık. Yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmedi. Başarılarımızı beraber kutladık, başarısız olduğumuzda birbirimizi teselli ettik. Birlikte kitap yazıp dünyanın dört yanında eğitimler verdik. Kısacası, ne yaptıysak birlikte yaptık. O yüzden benim ödülüm aynı zamanda Ahmet’in de ödülü, bunu benim kadar o da hak etti. İzninizle onunla paylaşmak, birlikte kaldırmak istiyorum.”

Bu duygusal sahnenin ardından uzun süren alkışlar dindiğinde, Akerdem yeniden mikrofonu aldı:

“Uzattığımın farkındayım ama bir cümle daha söylemek zorundayım. Bir hesap yaptım, 50 yılda davetler, partiler ve ziyafetlerle 50 milyon bardak servis etmişim. Bu, 50 milyon bulaşık demek… Benim için 50 milyon bardak yıkayan tüm bulaşıkçılara teşekkür etmek istiyorum, onlar olmasaydı bugün olduğum yerde olmazdım!”

Fatih Akerdem'in ödülünü 50 yıllık dostu ve meslektaşı Ahmet Ayberk'le paylaşması,
Berlin'deki salonda duygulu anlar yarattı

Bu son cümlenin ardından gelen alkış seli ise, az öncekinin en az iki katı oldu…

Dünyaya egemen olan vahşi kapitalizm dayanışmanın yerine rekabeti geçiriyor, herkese “One man show” yaparak kendini markalaştırmasını öğütlüyor. Başarı kazandığında kimse hocasını, ustasını, yolunu açanları anmıyor. Bir ekip sanatı olan tiyatroda bile tek kişilik oyunlardan geçilmiyor ve kimse bunu yadırgamıyor. Birisi düştüğünde diğerleri onu kolundan tutup kaldırmak yerine, üzerine basarak biraz daha yükselmeyi yeğliyor. Bir zamanlar “En yüce değerdir” denilen emeğe ise bırakın saygı gösterilmesini, bu kelime lügatımızdan çıkmak, “emekçi” deyimi unutulmak üzere.

Akerdem’in jestleri, böyle bir çağda unutmaya başladığımız bazı erdemleri hatırlattı. Arena Berlin’i dolduran binlerce kişinin bunları coşkuyla alkışlaması ise, bu erdemlere duyulan özlemi gösterdi. “İnsanoğlu hâlâ filmin mutlu sonla bitmesini, iyi adamın galip gelmesini arzuluyorsa -ve filmlerin çoğu da böyle çekiliyorsa- umut tükenmez” diyen düşünürün de eminim kulakları çınladı…

Yarım yüzyıl boyunca acılarını ve sevinçlerini paylaşan sıkı dostlar, ödüllerini de paylaştılar...
 

Mehmet Yalçın kimdir?

Türkiye'nin ilk "içki yazarı" Mehmet Yalçın, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu. 1984'ten itibaren haber ajansı ve dergilerde muhabirlikten genel yayın yönetmenliğine uzanan görevlerde bulundu.

1997'de modern yaşam tarzı dergisi Gurme'yi, 2001'de de Türkiye'nin ilk içki kültürü dergisi Gusto'yu çıkardı. Sabah ve Milliyet gazetesinin Pazar eklerinde 17 yıl gastronomi alanında köşe yazarlığı yaptı.

"A'dan Z'ye Viski", "A'dan Z'ye Şarap" ve "A'dan Z'ye Bira" kitaplarını yazdı.

Dünyanın dört yanında sayısız şarap ve sert içki tadım ve eğitimine katılan Yalçın, danışmanlık ve eğitmenliklerini sürdürüyor, her hafta Türkiye'nin en çok okunan bağımsız internet gazetesi T24'te yazıyor.

Yazarın Diğer Yazıları

Fındıkağacı malikânesi

İskoçya'nın bir numaralı malt viski üreticisinin miras bıraktığı paha biçilmez fıçılar şişelendi, Türkiye'ye kadar geldi…

İçki dünyasından bir Levent Kömür geçti

İçki dünyamızın en büyük şirketi Mey Diageo’yu 7 yıl boyunca yöneten, görevini soranlara “Yeni Rakı’nın genel müdürüyüm” diyen sıradışı bir insanın serüveni…

“Ramazan'ın gülü” giderek soluyor…

Güllaçlarda gül tadının “eser miktarlara” indiği, gül reçelinin hepten unutulduğu, gül likörünün anılarda kaldığı günlerde, sitemli bir Ramazan yazısı…