18 Ocak 2025

Çamlık’ta bir öğle sonrası

Lüleburgaz’ın bir et lokantasında Château Petrus’leri, Haut-Brion’ları, Figeac’ları Kırklareli şaraplarıyla karşılaştırarak tatmak ve sürprizler yaşamak…

Her şey, şarap dünyamızın egzantrik üreticilerinden Mustafa Çamlıca ile bir sohbetimizde başladı. Çamlıca “Her yıl 30 bin avroluk bütçe ayırıp dünyanın en üst düzey şaraplarını satın alıyor, üretim ekibimle tadarak ‘Bakın, çıkmak ve yarışmak istediğimiz ligin şarapları bunlar’ diyorum. Ayrıca bu şarapların laboratuar analizlerini yaparak kendimizinkilerle karşılaştırıyorum. Çok öğretici oluyor” deyince, “Bir dahaki tadımınızda ben de olmak isterim” dedim. Telefonum birkaç ay sonra çaldı: “Bu yılki büyük şaraplar tadımı gelecek haftaya. Mutlaka bekliyoruz…”

Mustafa Çamlıca 7 bin avro verdiği Petrus'le...

Kırklareli’nin Lüleburgaz ilçesindeki üreticimizin çok sevdiği ve sık sık konuklarını ağırladığı Çamlık Restaurant’a girdiğimde, mekânın bizim için kapatıldığını farkettim. Mustafa Bey, ekibi ve ailesinin yanı sıra birkaç çok tutkulu şarapsever dostumuz da tadılacak şarapları heyecanla bekliyordu. Chamlija şaraplarının danışman önoloğu Antoine Bastide d’Izard da şişeleri inceliyordu.

Mustafa Bey herkese birer dosya vererek “Önce teknik verilere bir bakalım” dedi. Her bir şarabın yoğunluğunu, toplam kuru madde miktarını ve polifenollerini ölçmüş ve bir tabloya işlemişti. Buna göre Kırklareli bağlarından ürettiği şarapların değerleri Bordo’nun doruk şatolarının ürünleri ile çok yakındı.

Şişesi 7 bin avroluk Petrus açıldı

Ardından şaraplar kadehlere birer birer akmaya başladı… Tümü de 2020 rekoltesi şaraplar arasında neler yoktu ki? Bir şişesi tam 7 bin avroya satılan Château Petrus… Haut-Brion… La Mission Haut-Brion… Leoville las Cazes… Figeac… La Conseillante… Kimi Cabernet Sauvignon üzümünün ağırlıkta olduğu Bordo’nun sol yakasından, kimi de Merlot’nun ağırlıkta olduğu sağ yakasından gelen şarapları, Chamlija’nın benzer üzümlerden yapılan Django, Magnus, Turandot, Thracian, Nev’i Şahsına Münhasır ve Asticus Mons şaraplarıyla birlikte tattık.

Çamlık Tadımı'nda 2020 rekolteli şaraplar tadıldı

Kırklareli’deki üreticimizin Bordo’nun bu iddialı bağları kadar düşük verimde yetiştirdiği üzümlerden yaptığı şarapları onların karşısında ezilmedi, hatta çoğundan daha canlı, meyvemsi çıktı. İşin ilginci, 35 yıldır yüzlerce kez tattığım her biri efsaneleşmiş, kökleri asırlara dayanan bu şaraplar da geçmiş yılları kadar heyecan verici değildi. 2010’lara kadar bu büyük şarapları gençken tattığımızda muazzam güçlü, ağır yapılı ve kapalı bulurduk. Nitekim L’Amateur de Bordeaux dergisinin kurucusu, ünlü Bordo uzmanı Jean Paul Kaufmann da “Bordo kendini kolayca vermez” der, “Gençliğinde çoğu zaman asık suratlı, hatta nüfuz edilemez bir şaraptır. İlk yıllarda bir sertlik gösterir, bu sertlik giderek azalır, bir inceliğe ve zarafete dönüşür. Tanenleri erimeye rıza gösterdiğinde, Bordo gerçek kimliğini gösterir” diye eklerdi.

Rahat içimin sırrı “mox”

İyi bir yıl olan 2020’nin çoğu eksperlerden 95 ila 100 puan almış tattığımız şarapları ise Kaufmann’ın anlattıkları gibi yıllar sonra açılacak şaraplar değildi, bugün bile içilebilir durumdaydı. Aramızdaki tek önolog olan Antoine, bunun nedenini “Mox”la açıkladı. “Mox diye kısalttığımız mikro-oksijenasyon, yani şaraba üretimi ve dinlenmesi sırasında azar azar oksijen verilmesi Bordo’da giderek daha yaygınlaşıyor. Bu da şarapların ömür çizgisini kısaltıyor ama onları daha genç içilebilir hale getiriyor. Artık şatoların çoğu ailelere değil büyük yatırımcı şirketlere ait ve onlar şarapların hızlı satılıp yatırımlarının hızlı geri dönmesini arzuluyor. Yoksa 10-15 sene önce bugünkü gibi 4 yıllık Grand Cru’leri içemezdiniz…”

Önolog Antoine Bastide d’Izard Bordo'nun büyük şaraplarındaki değişimi genç içim arzusuna bağlıyor

Gerçekten de Bordo’nun bu ligdeki şato şarapları 20. Yüzyıl boyunca uzun seneler yıllandırılarak mükemmel içim olgunluklarında yudumlandı. 2000’lere kadar bir restoranda bu şarapların 3-5 yıllıkları asla servis edilmezdi. Restoranlar şarabı gençken alır, kavlarında yıllandırır, olgunlaştıklarında menüye eklerdi. Hayatın ağır aktığı, acele edilmeyen, “sabır” kelimesinin erdem olduğu zamanlardı. 2000’lerden sonra yeni para eski parayı kovdu, tüketime oligarklar, Asya’nın görgüsü sınırlı yeni zenginleri ve teknoloji guruları egemen oldu. Onlar da bir “marka” olarak adını duydukları en pahalı şarapları, lezzetlerine, olgunluk ya da hamlıklarına aldırmadan “En kralını aç!” diye ısmarladılar. Hiper kapitalizm çağında büyük şarapların bazıları da bu hızlı içim döngüsüne kendilerini uyarladılar.

Bordo Grand Cru ve Kırklareli şaraplarının karşılaştırmalı tadımı ilginç sonuçlar doğurdu

Çamlık Tadımı’nın mesajları

14 birbirinden yoğun kırmızının kavurduğu damaklarımızın Trakya’nın nefis köfte ve kuzularıyla kendine geldiği Çamlık’taki öğle sonrasının bir mesajı bu oldu. Bir diğer mesajı da, bizden de büyük Bordo’lar kıratında şaraplar çıkabileceğiydi. Batının şarap otoriteleri bize yıllarca “Boş verin Cabernet’yi Merlot’yu, siz Öküzgözü’ne, Kalecik Karası’na odaklanın” derken aslında “Bu pazar bizim pazarımız, bizimle rekabete, pastadan dilim almaya filan kalkmayın, pazarı bize bırakın. Siz folklorik ve yerel bir renk olun” diyorlardı. Tıpkı “Siz modern sanata filan boş verin, halı-kilim dokuyun, türkü söyleyin” diyen Batı’nın sanat çevreleri gibi…

14 iddialı şarabı tattığımız seansta şaraplarımız büyük Bordo'lar karşısında ezilmedi, bazıları daha bile iyiydi...

Ressam Bedri Baykam yıllar önce bu cümleleri çok duyduğu Batılı sanat simsarları ve eleştirmenlerine isyan etmiş, “Maymunların da resim yapmaya hakkı vardır!” başlıklı ironik bir bildiri yazıp New York galerilerinde dağıtmıştı. Çamlık Tadımı’nın bir gösterdiği de, “maymunların” da çok iyi şaraplar yapmaya hakkı olduğu ve bunu başarabileceğiydi…

Mehmet Yalçın kimdir?

Türkiye'nin ilk "içki yazarı" Mehmet Yalçın, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu. 1984'ten itibaren haber ajansı ve dergilerde muhabirlikten genel yayın yönetmenliğine uzanan görevlerde bulundu.

1997'de modern yaşam tarzı dergisi Gurme'yi, 2001'de de Türkiye'nin ilk içki kültürü dergisi Gusto'yu çıkardı. Sabah ve Milliyet gazetesinin Pazar eklerinde 17 yıl gastronomi alanında köşe yazarlığı yaptı.

"A'dan Z'ye Viski", "A'dan Z'ye Şarap" ve "A'dan Z'ye Bira" kitaplarını yazdı.

Dünyanın dört yanında sayısız şarap ve sert içki tadım ve eğitimine katılan Yalçın, danışmanlık ve eğitmenliklerini sürdürüyor, her hafta Türkiye'nin en çok okunan bağımsız internet gazetesi T24'te yazıyor.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Okurlara cevaplar

Zaman zaman yaptığım gibi yine okurlardan gelen birikmiş soruları yanıtlıyorum. İçkilerle ilgili merak edilenler, hayli geniş bir yelpazede…

2024’te iz bıraktılar

Yılın son yazısında 12 ayın bilançosunu çıkarmak, önemli olaylarını derlemek yaygın bir gelenektir. Ben de öyle yaptım. İşte yeme-içme dünyasına bu yıl damgasını vuranlar…

İştah açan kitaplar

Gastronomi kitaplığımız yeni eserlerle zenginleşti. İşte son zamanlarda yayınlayan en lezzetli kitaplar…

"
"