04 Aralık 2021

Şarap turizmi gelecek vadediyor

Türkiye'nin dört bir yanındaki ziyarete açık 50'yi aşkın bağ ve şaraphane "Önoturizm Rehberi"nde bir araya getirildi, şarap turizmindeki potansiyelimiz ilk kez belgelendi…

İstanbul'daki Zorlu Center'ın şık restoranlarından Morini'de öğle yemeğine oturduğumuzda, telefonlarımıza Cumhurbaşkanı'nın yeni ekonomik politikasıyla ilgili haberler düşüyordu. Tayyip Erdoğan, "Tek derdimiz var; ihracat, ihracat, ihracat ve bunu başaracağız" diyordu. Ne ilginçtir ki Şarap Üreticileri Derneği Başkanı ve Kavaklıdere Şarapları'nın sahiplerinden Ali Başman'ın mesajı da tam bununla ilgiliydi. Başman önce 2021 rekoltesinin özelliklerini anlatıp Pendore ile Côtes d'Avanos bağlarının yeni çıkan "şato stili" şaraplarıyla ilgili bilgi verdi, sonra da konuyu ihracata getirdi:

"Şarap ihracatımız adeta sembolik ölçülerde, sadece 10 milyon dolar. 9 milyar dolar ihracat yapan Fransa ve 5 milyar dolarlık İtalya ile karşılaştırma yapmıyorum elbette ama Yunanistan bile 100 milyon dolarlık ihracat yapıyor. Komşumuz ufacık Gürcistan, bizim 2.5 katımız şarap üretiyor. Devletten destek filan beklemiyoruz ama bari köstekler az olsun, vergi, baskı ve tanıtım engelleri ile önümüz kesilmesin…"

Başman, "Pandemide tüm dünyada şarap satışları yüzde 30 oranda internete kaydı ama bizde hâlâ yasak. Bu yasaklar yüzünden şarapçılık gelişemiyor, bu çok ciddî potansiyeli değerlendiremiyoruz" diye de ekledi.

Dinlediğim tablo yüzünden doğrusu keyfim kaçmıştı, restoranın usta şefinin lezzetli yemeklerine eşlik eden Pendore'nin ödüllü Harmonie'sinin armonik yudumları bile kasveti dağıtamamıştı. Neyse ki ofise döndüğümde masamın üzerinde bulduğum kitap, Ali Başman'ı doğrulamakla birlikte şarapçılığımızla ilgili umutlarımı arttırdı.


Türkiye'nin şarap turizmi rotaları 270 sayfalık bir kitapta toplandı.

Önoturizmle zenginleşen köyler…

Masamdaki kitabın adı "Türkiye Önoturizm Rehberi"ydi ve altbaşlığında da "Dört mevsim doğa turizmi yaşanan bağ rotaları ve tesisler" yazıyordu. Murat Yankı ile Göknur Gündoğan'ın kaleme aldıkları kitap tam 270 sayfa boyunca Türkiye'de gezilebilecek, yemek yenilip konaklanılabilecek bağları ve şaraphaneleri anlatıyordu. Alfa Yayınları'ndan çıkan şık tasarımlı ve bol fotoğraflı kitapta 50'den fazla adres vardı ve şaraba getirilen tanıtım sınırlamaları yüzünden belki çoğu ilk kez bu kitapla yazılı bir belgeye kavuşuyordu.

Yazarlar dünyada 1950'lerde gelişmeye başlayan bağ ve şarap turizminin yüksek gelir grubundan kültürlü gezginlere hitap ettiğini belirtiyor, TÜİK ve Trakya Bağ Rotası verilerine dayanarak "Bir önoturist kitle turizmiyle gelen turistin tam 8 katı harcama yapıyor" diyorlardı. Türkiye'nin şarap konusunda en uzman turist rehberi olan Murat Yankı, "Önoturizmde bağ ve şaraphanelerin yanı sıra yakınlarda ziyarete değer tarihî yerlerin bulunması büyük bir avantaj. Türkiye bu açıdan olağanüstü şanslı bir ülke" diye ekliyordu. Dev rehber bağ ve şaraphaneleri tanıtan iç açıcı fotoğraflarla dolu sayfalarla sürüp gidiyor, "Türkiye'de neler varmış!" dedirtiyordu.


Bağ otellerinde o bağın şaraplarını yörenin yemekleri eşliğinde yudumlamanın tadına doyulmuyor...

Sadece kaliteli şaraplar üretmekle kalmayıp onu cazip bir turizm unsuru yapmanın bir bölgeyi nasıl zenginleştirdiğinin en çarpıcı örneğini İtalya'da görmüştüm. Milano yakınlarındaki Piemonte tepelerinde ufacık bir köy olan Barbaresco'da "Bar-Baresco" adlı şarap barı dolup taşıyor, köy kadınlarının ördükleri dantellerden masa örtülü Michelin yıldızlı lokantalarda bölgenin trüflü yemekleri yeniliyor, mahzenlerden çıkarılan yıllanmış şaraplar yüzlerce avroya açılıp yudumlanıyordu. Köylü o kadar zengindi ki sit alanı olduğundan ilk günkü gibi korunmuş asırlık evlerin önünde son model otomobillerden geçilmiyordu. Bu denli butik bir şarap turizmi yapamayan Portekiz'de ise bağ bölgelerine yakın kongre merkezleri vardı, serbest günlerde yapılan şarap turları uluslararası kongrelere katılanlar için ayrı bir cazibe oluşturuyor, biraz da bu yüzden pek çok kongre organizatörü ülkeyi tercih ediyordu.


Kırklareli'deki Arcadia bağlarının içinde kurulan Bakucha, şarap turizmine yönelik butik otellerimizden.

Kitabı son sayfasına dek inceleyip kapağını kapatırken, insan "Ali Başman haklı… Şarabın doğduğu toprakların ülkesi olarak muazzam bir potansiyele sahibiz. Ama neyse ki uyanmışız, bunu değerlendirme yolunda adımlar atmışız" diye düşünüyor. "Keşke vergiler de azalıp şaraplarımızın fiyatları düşse, devlet araştırma enstitüleriyle şaraplık bağcılığa Ar-Ge desteği verse, tanıtım yasağını kaldırıp şarap turizminin kitleselleşmesinin önünü açsa" dileğinde bulunuyor.

Ve ilk fırsatta baharın gelmesini, Trakya, Urla veya Denizli'deki bağ rotalarına doğru birkaç günlük bir kaçamağı hayal ediyor…

Yazarın Diğer Yazıları

Bekri Çeşnici’yi özleyeceğiz…

Geçen hafta kaybettiğimiz ödünsüz Cumhuriyetçi Ali Sirmen, “Bekri Çeşnici” takma adlı kalemi çok kıvrak bir gastronomi yazarıydı aynı zamanda… 

Türkiye'nin "Çiçek"i soldu

Hafta içinde kaybettiğimiz Arif Keskiner (daha çok bilinen adıyla Çiçek Arif) sanat dünyasının en renkli insanlarındandı…

Gümüş Kule’yi soydular!

Şarap mahzeni mutfağından daha ünlü olan Paris’in en seçkin restoranı Tour d’Argent’ın 300 bin şişelik kavı soyuldu. Kibar hırsızlığın öyküsü…