26 Ağustos 2023

Cumhuriyet yazıları - I

Cumhuriyet’in yıl boyu unutturulan ve 29 Ekim’e sıkıştırılacağı belli olan 100. Yıldönümünü farklı bir biçimde kutlamak istedim…

23 Temmuz 2022 gününün tüm gazetelerinde aynı haber vardı: Cumhuriyet’in 100. yılı kutlamaları 30 Ağustos’ta başlayacak, bir yılı aşkın bir süre yapılacak pek çok etkinlikle birlikte, doruğuna varacağı 29 Ekim 2023’e kadar devam edecekti…

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın imzasıyla yayınlanan genelgeye göre bu süreçteki etkinlikleri Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı planlayacaktı. Büyük Taarruz’un yüzüncü yıldönümünde başlayacak kutlamalar şehirlerin düşman işgalinden kurtuluşları ile devam edecek, Mudanya Mütarekesi’nin ve Lozan’ın 100. Yıldönümleri de bu kapsamda kutlanacaktı. 6 Ekim 1923’teki İstanbul'un Kurtuluşu’nun ardından kutlamalar 29 Ekim 2023’teki görkemli şenliklerle sona erecekti. Genelge uyarınca bir 100. Yıl logosu hazırlanacak ve resmî yazışmalarda da bu logo kullanılacaktı. Bu kapsamdaki her bilgi ve duyuru da www.yuzuncuyil.gov.tr adlı bir web sitesinde yayınlanacaktı.

Tasarım ve uygulama: Belma Kuyucu

Bunların hiçbirisi yapılmadı… Yüzüncü yılın 9. ayına girerken, yuzuncuyil.gov.tr adlı web sitesinde “Kurumsal kimlik şu anda hazırlık aşamasındadır” yazısını görmek tam bir hayal kırıklığı.

Oysa Cumhuriyet’in tanığı olduğum 50. ve 75. yılları büyük tutku ve sahiplenmeyle kutlanmıştı. 50. Yılda sadece 9 yaşındaydım, anılarım silik ama o yıldönümünde tüm şehirlerimizin valilikleri tarafından hazırlanan “İl Yıllıkları”ndan seneler boyu yararlandım. Verilere zor erişilen, bilgisayarların ve internet gibi ağların henüz olmadığı 1973’te her valiliğin ilinin bütün önemli bilgilerini derlediği bu kocaman yıllıklar ülkenin adeta bir envanterini çıkarmış, bugün bile yararlanılabilen bir bilgi hazinesi olmuştu.

50. Yılın ülkeye armağanı, her il valiliğinin hazırladığı dev il yıllıkları olmuştu

1998’deki 75. Yılda ise bir yıl öncesinden hazırlıklar başladı. Hayatı boyunca sağda siyaset yapmış Cumhurbaşkanı Demirel, hiçbir komplekse kapılmadan solcu aydınların yönetimindeki Tarih Vakfı’nı bu konuda görevlendirdi, Prof. Dr. İlhan Tekeli ve arkadaşlarının öncülüğünde yıl boyu adeta entelektüel bir fırtına esti. Kitaplar, sergiler, tiyatro ve operalar, sempozyum ve konferanslar tüm yıla yayıldı, 75 yılın bilançoları çıkarıldı, toplumsal hafıza tazelendi. 75. Yıl logosu ülkeyi kapladı, hatıra paraları ve pulları basıldı. Sadece devlet 75. Yıl için 38 milyon dolarlık harcama yaptı. İstanbul Valiliği, bir kitapta topladığı 75. Yıl kutlamalarını 260 sayfaya zor sığdırdı…

Cumhuriyet'in 75. Yıldönümünde özel pul ve zarflar basılmıştı

Tüm bunları görmüş biri olarak, 100. yıla hem devletin, hem de sivil toplumun bu denli duyarsız kalmasını içime sindiremedim. Ülkemin bu denli önemli bir yıldönümünü bu kadar coşkusuz, sönük ve heyecansız geçiştirmesi, üstelik bunu kanıksaması karşısında şaşkınlık ve öfke duydum. Ve Cumhuriyet’in 85 milyonda 1 sahibi olarak kendi çapımda harekete geçtim, yıllardır omuz omuza çalıştığımız grafiker arkadaşım Belma Kuyucu’dan sivil ve yumuşak 100. yıl logoları hazırlamasını rica ettim. Bugünden itibaren 100. yılın sonuna kadar tüm kişisel iletişimlerimde ve sosyal medya mecralarında bu logoları kullanacağım. Başkalarının da benim gibi yapabilmesi için tüm logoları linkinde de paylaşıma açtım. Dileyen bu logolardan sevdiklerini kaydedebilecek, dilediği gibi kullanabilecek. Bunları kendince değiştiren, beğenmeyip başkalarını hazırlayan, daha iyilerini yapanlar olursa da amaca ulaşılmış olacak...

75. Yıl için özel hatıra paraları çıkarılmıştı

Cumhuriyet, “yurttaşın yönetimi” demek. Yurttaş ona sahip çıktıkça Cumhuriyet’in kılcal damarlarına kan yürüyecek, asırlık Cumhuriyet’imiz güçlenip ölümsüzleşecek.

Bir gastronomi yazarının sütununda böyle bir yazıyla karşılaşmaya şaşıranlar olabilir. Onlara, büyük düşünür Sartre’ın “İnsan çağından, yaptıkları kadar yapmadıklarından da sorumludur” sözlerini hatırlatırım.

Elbette branşımı da ihmal etmedim. “Cumhuriyet Yazıları” başlığı altında topladığım bu yazı dizisinde gelecek hafta Cumhuriyet döneminde şarapçılığımızın nasıl büyük aşamalar kaydettiğini kaleme alacağım. Dizi üçüncü bölümde Cumhuriyet’in içki dünyamıza, dördüncü bölümde de sofra kültürümüze kattıklarıyla devam edecek.

Yaşasın Cumhuriyet, nice yüzyıllara…

Mehmet Yalçın kimdir?

Türkiye'nin ilk "içki yazarı" Mehmet Yalçın, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu. 1984'ten itibaren haber ajansı ve dergilerde muhabirlikten genel yayın yönetmenliğine uzanan görevlerde bulundu.

1997'de modern yaşam tarzı dergisi Gurme'yi, 2001'de de Türkiye'nin ilk içki kültürü dergisi Gusto'yu çıkardı. Sabah ve Milliyet gazetesinin Pazar eklerinde 17 yıl gastronomi alanında köşe yazarlığı yaptı.

"A'dan Z'ye Viski", "A'dan Z'ye Şarap" ve "A'dan Z'ye Bira" kitaplarını yazdı.

Dünyanın dört yanında sayısız şarap ve sert içki tadım ve eğitimine katılan Yalçın, danışmanlık ve eğitmenliklerini sürdürüyor, her hafta Türkiye'nin en çok okunan bağımsız internet gazetesi T24'te yazıyor.

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Toskana’da şarap ve sanat

Rönesansı başlatan sanat cenneti İtalya’nın Bordo ile yarışan bağlarında, müzeleri kıskandıracak bir şaraphaneden izlenimler…

Fındıkağacı malikânesi

İskoçya'nın bir numaralı malt viski üreticisinin miras bıraktığı paha biçilmez fıçılar şişelendi, Türkiye'ye kadar geldi…

İçki dünyasından bir Levent Kömür geçti

İçki dünyamızın en büyük şirketi Mey Diageo’yu 7 yıl boyunca yöneten, görevini soranlara “Yeni Rakı’nın genel müdürüyüm” diyen sıradışı bir insanın serüveni…