İlk bakışta; Cumhurbaşkanı'nın ABD ziyaretinden bir sonuç çıkmadı denebilir.
Zaten bir sonuç çıkması beklenmiyordu. Bildik sözler tekrarlandı durdu yorumu yapılabilir.
Ama satır aralarına baktığımız zaman işin rengi değişiyor.
Ankara- Washington arasında ipleri geren en büyük mesele; ne YPG ne FETÖ, ne terörist Mazlum Kobani'nin 'general' diye anılması, ne tampon bölge, ne Trump'ın hakaret dolu mektubu, ne başka bir şey.
En büyük sorun S-400 füzeleri.
ABD Başkanı konuyu basın toplantısına taşıdı; zorluk oluşturuyor dedi.
Kısaca, Washington 'aldınız ama aktif hale getirmeyin, kutudan çıkarmayın' diyor!
Aktif hale getirilirse ne olur?
Ağır yaptırımlar devreye girecek.
Yaptırım tasarısı Senato'nun önünde. Füzeler konuşlandığı zaman büyük ihtimalle bile demiyorum yüzde yüz onaylanacak.
Düne kadar, Erdoğan- Trump görüşmesine kadar, Ankara'daki hava şuydu; Senato'dan geçer ama Trump veto eder veya hayati maddeleri uygulamaz.
Trump'ın düşüncesi hiç de böyle değilmiş. Rus yapımı füzelerin Türkiye'ye konuşlanmasına sessiz kalmayacağını, senatörlerle aynı görüşte olduğunu ima etti. Hatta söyledi.
Hele Trump'ın başında azil surece varken. Hele önümüzdeki yıl başkanlık seçimi yapılacakken!..
Trump Türkiye lehine kılını kıpırdatmaz.
Ama bir ara formül bulundu galiba. S-400 sorununu çözmek için güvenlik danışmanlarıyla bir komisyon kurulmasına karar verildi. O komisyon çözüm arayacak.
Ne kadar sürede?
Ucu açık!..
Ankara füzeleri nisan ayında aktif hale getireceğini açıklamıştı. Komisyon o tarihe kadar soruna çözüm bulur mu?
Zor. Zaten bir mesele komisyona havale edildi mi, bilin ki çözüm aranmıyor, zaman kazanılıyor demektir.
S-400'ler de böyle olacak. ABD seçimlerini bekleyeceğiz. Trump giderse yeni başkanla bir kez daha müzakere edeceğiz falan.
Bu mesele böyle.
YPG'ye gelelim. Sınırımızdan uzaklaşmaları, 30 kilometre geri çekilmeleri ABD'yle değil Rusya ile didişmemiz gereken mevzu. Çünkü ABD o bölgeyi Ruslara bıraktı.
YPG ana unsurlarıyla (dağ ve sınıra konuşlandırdığı kadrosu) güneye indi. Köylerdeki sivil milisleri kaldı.
Erdoğan, Beyaz Saray'dayken ABD Savunma Bakanı Esper, gazetecilerin sorularını yanıtlarken SDG'ye (yüzde 80'i YPG) yardımı sürdüreceklerini söyledi. Mutabakat metnine koydular ama ağır silahları toplamayacakları belli. Daha da kötüsü yenilerini verecekleri de belli.
Hâlâ İŞİD'le mücadelede önemli bir güç olarak görüyorlar. Tabii IŞİD bahane, İran'a karşı silahlı yerel güç olarak tutmak/kullanmak istiyorlar.
Ekonomik yaptırımlar diyeceksiniz?
Onun akıbeti S-400'lere bağlı.
Sadece yaptırımların değil, F-35 uçaklarının da akıbeti füzelere bağlı.
Peki, Fethullah Gülen'in iadesi, Halkbank gibi meselelerde gelişme var mı diye sorarsanız; aynen duruyor. Buzdolabında.
Erdoğan'ın hızlı Washington ziyaretinin özeti bu.