Mesele şu: IMF İcra Kurulu yeni bir karar aldı. Pandemi nedeniyle IMF'e ortak olan devletlere 600 milyar dolar dağıtacağını açıkladı. Türkiye'ye düşen rakam 6 milyar 400 milyon dolar.
Merak edilen de şu: İktidar, yani Recep Tayyip Erdoğan bu parayı alacak mı almayacak mı?
Alsa bir dert almasa başka dert.
Ankara'nın bir dolara ihtiyacı var. Merkez Bankası rezervi eksi 50 milyar dolarda. Kasasındaki para kendinin değil, emanet para…
Bu sebeple, NATO/ABD çekilirken Kabil havalanın korumasına talibiz. Swap yaparız kasaya biraz para gelir diye.
Bu sebeple, aşılı aşısız turist nereden gelirsen gel, hastalıklı gel, sağlıklı gel, yeter ki gel politikası izliyoruz.
Bu sebeple, Yunanistan'la arayı düzeltme, Avrupa Birliği ile iyi ilişkiler kurma derdindeyiz.
Bu sebeple, Suriyeli, Iraklı, Afgan göçmenleri bırakmayacağız diye Batı'ya söz veriyoruz.
Bu sebeple, sağa sola posta koymayı bıraktık.
Çünkü çark dönmüyor. Ankara'nın acil paraya ihtiyacı var.
Dolar 8 lira 70 kuruş oldu, Merkez Bankası piyasaya müdahale edemiyor, dolar satıp, kurun ateşini söndürmüyor.
Oysa Merkez Bankası doları altı lira seviyesinde tutmak için 125 milyar doları harcadı.
Şimdi bir dolar harcayacak hâli yok.
Çünkü bir doları bile yok.
Soru şu: IMF'yi düşman ilan eden, uzun süre her konuşmasında IMF'in Türkiye'den 5 milyar dolar borç istediğini söyleyen Erdoğan 6.4 milyar doları alacak mı almayacak mı?
Almak istiyormuş gibi bir halleri var!..
Ama IMF'e karşılar, IMF'ten gelen parayı düşmandan gelen para olarak görüyorlar, IMF'ten para alacağımıza, IMF'e muhtaç olacağımıza ölürüz daha iyi, diyorlar.
Diyorlar ama durum farklı. Çünkü 6.4 milyon dolar şartta bağlı verilen kredi değil. Bağış gibi!..
Bu yüzden alacaklar gibi dedim…
Çünkü, AKP iktidarının, Erdoğan'ın IMF'e karşı olmasının, bütün kötülüklerin anası gibi göstermesinin nedeni farklı…
Şu notu düşeyim; IMF çalışanın değil işverenin yanındadır. AKP de çalışanın değil, iş dünyasının müteahhitlerin yanında. Pandemi sürecinde onların bir kuruşunu geciktirmedi, onları sıkıntıya sokmadı.
Şimdi diyeceksiniz ki zihniyet aynıysa anlaşmaları lazım.
Anlaşamamalarının nedeni başka.
IMF parayı verince nereye harcandığını kontrol etmek istiyor, Erdoğan buna karşı çıkıyor. Varlık Fonu kurarak kamu bankalarını, kamu kuruluşlarını Sayıştay denetiminden kaçıran anlayış IMF'e evet der mi?
IMF denetimine izin verir mi?
Geçen yıl Korona salgınının başladığı günlerde IMF'ten ucuz kredi alsaydık, bu sıkıntıların hiçbirini çekmezdik. MB rezervi eksiye düşmezdi, dolar kuru da 8.70'lere çıkmazdı.
Brezilya 60 milyar dolar kredi aldı.
Türkiye de 30-40 milyar dolar alabilirdi.
Ankara denetimden kaçmak için IMF'in kapısını çalmadı. Oysa IMF'in dayattığı stand- by anlaşması olmayacaktı. Ankara yine de denetime girmemek için kabul etmedi.
IMF'ten o krediyi alsa Varlık Fonu'nun kapısını denetime açacaktı. Kim bilir altından neler çıkacaktı?
Ankara bundan korktu.
Sonuç…
IMF'in vereceği 6 milyar 400 milyon dolar denetim dışıysa Ankara parayı alır, değilse elini sürmez.